Geçtiğimiz cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında önemli bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Trump Twitter’dan attığı mesajda “Ortadoğu’da devraldığım enkaza barış getirmek için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşeceğim” demişti. Görüşmenin en can alıcı kısmı, ABD’nin PKK/YPG’ye yaptığı silah yardımıyla alakalıydı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu görüşmenin akabinde yaptığı açıklamada “Trump bir daha YPG’ye silah yardımı yapmayacağız sözünü verdi” dedi.
Çavuşoğlu’nun açıklaması tüm dünya medyasında hızlıca karşılık buldu. Önce Türkiye’de YPG’ye silah yardımı sona eriyor haberleri geçerken, ardından ABD medyasından teyit haberleri geldi. Daha sonra ise silah “yardımının kesilmesi sözünün” tam olarak ne anlama geldiğine ilişkin tartışmalar başladı. ABD strateji değişikliğine mi gidiyor? Gerçekten de yardımı kesecek mi? Yoksa SDG ve YPG farklı örgütlerdir argümanı üzerinden destek devam mı edecek?
ABD Suriye’de PKK ile birlikte hareket etmeyi taktiksel bir ittifak olarak lanse etti şimdiye kadar. DEAŞ’la mücadelede kullanılabilecek en etkin unsurun YPG olduğunu iddia etti. Aynı zamanda Türkiye tarafına Rakka sonrası bu yardımı sona erdiririz mesajı verdi. Fakat bu süreçte kendisini bir çıkmaz içerisine soktu. Bir taraftan sahada desteklediği diğer gruplarla bağını kopardı. Yani sahada bundan sonra kullanabileceği başka aracı kalmadı. Diğer taraftan da verdiği muazzam silah desteğiyle PKK/YPG’nin pazarlık elini güçlendirdi.
ABD şu an bir ikilem yaşıyor. Rakka dahil YPG’nin çekirdek coğrafyası dışındaki noktalarda YPG eliyle istikrar sağlayamayacağını biliyor. Fakat ABD’nin desteği kesmesi durumunda YPG’nin sırtını hemen Rusya’ya dayamasından korkuyor.
DEAŞ’ın toprak hakimiyetini kaybetmesiyle birlikte bir istikrar kurma dönemine girdiğini düşünüyor ABD. PKK/YPG’nin istikrar sağlaması imkansız. En iyi ABD biliyor ki yerel halk PKK’yı istemiyor, PKK kurucu değil yıkıcı bir aktör. Yani PKK ile birlikte çatışmaya girilir ama inşa faaliyetlerine girilmez. Bu sebepten istikrar ve inşa için Türkiye gibi bir aktöre ihtiyaçları var. Aksi taktirde ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını artırması lazım. Trump yönetimindeki realist kurmaylar, Türkiye’nin nüfuzuna ve imkanlarına değer veriyor. Eğer ABD YPG’ye verdiği desteği kesecekse bunda bu kurmayların pozisyonu kritik rol oynayacak.
En büyük endişe ise ABD’nin sivrilttiği PKK’nın ekmeğini Rusya’nın yemesi. Bunu engellemek için verilen silahların geri alınması (çok da mümkün değil), sahada dengeleyici grupların neşet etmesi ve Türkiye’nin Suriye’deki PKK varlığına karşı mücadelesine destek verilmesi lazım. Bir süredir HTŞ’nin çok sayıdaki ismine karşı suikastlar yapılıyor, benzerinin Suriye’deki PKK liderlerine karşı yapılması şart.
Gelelim ABD’nin ne yapacağına. ABD önümüzdeki süreçte sahayı Rusya’ya bırakmama adına SDG’ye verdiği desteği devam ettirecektir. Bundan dolaylı olarak YPG de faydalanacak. Fakat Türkiye ile işbirliğini güçlendirebildiği ölçüde YPG’yle arasına mesafe koyacak. ABD köprüden önceki son çıkışta; Türkiye’yle ilişkileri düzeltme adına bu fırsatı da kaçırırsa hem ikili ilişkileri hem de Suriye’deki Amerikan askerlerini büyük bir darboğaza sokacak.
[Akşam, 27 Kasım 2017].