SETA > Yorum |
2024 Sıradan Bir Takvim Yılı Değildi

2024 Sıradan Bir Takvim Yılı Değildi

Geride bıraktığımız yılda, insanlık bir kez daha soykırımla yüzleşti. Batılı devletler, soykırıma siyasi, askeri ve mali olarak açıktan destek verdiler. Toplumlar düzeyinde İsrail'in katliamlarına tepki verilse de, yıl sonuna gelindiğinde soykırım gündemin gerisine düştü.

Yıl sonu yazılarında, geride bırakılan yılın önemli olaylarını sıralayıp değerlendirmek âdettendir. Her değerlendirici genellikle kendince bir öncelik sıralaması yaparak, sıraladığı konuların geleceğe etkisini de analiz eder.

Bugün 2025'in ilk günü. Yazıya başlarken zihnimde belirli konu başlıkları vardı. Bunları sıralayarak sonraki yıllara etkisini tartışmayı hedeflemiştim. Ancak, 2024 yılında İsrail'in Filistinlilere yönelik gerçekleştirdiği soykırımın yanına başka konuları eklemek, soykırımı önemsizleştirecektir.

Geride bıraktığımız yılda, insanlık bir kez daha soykırımla yüzleşti. Batılı devletler, soykırıma siyasi, askeri ve mali olarak açıktan destek verdiler. Toplumlar düzeyinde İsrail'in katliamlarına tepki verilse de, yıl sonuna gelindiğinde soykırım gündemin gerisine düştü.

Gündemin maalesef o kadar gerisine düştü ki, Batılı medya kuruluşlarının yıl içinde yaşanan gelişmeleri sıraladıkları değerlendirmelerinde İsrail'in katliamları birçoğunda sıralamaya girmedi. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 45 bin insanın öldüğü, binlercesinin yaralandığı, kalanların ise yiyecek ve suya erişemediği bir insanlık dramı, 2024'ün en önemli olayları arasında sayılmayı ya hak etmedi. Ya da sıradan bir olay gibi değerlendirildi. Başka birçok konunun içinde sıradan bir başlık gibi sunuldu.

Yapay zekâ, iklim değişiklikleri, dünyada giderek azalan nüfus artış hızı, dijitalleşme ile birlikte dezenformasyonla mücadelenin giderek zorlaşması, Trump'ın seçilmesinin dünya için anlamı, küresel göç hareketlerinin ortaya çıkaracağı sorunlar ve Ukrayna-Rusya savaşının Batı'nın güvenliğine etkisi gibi konular daha öncelikli görüldü.

2024 yılında İsrail'in soykırımı ile birlikte, bugüne kadar insanlık değerleri olarak sayabileceğimiz ne varsa ayaklar altına alındı. Uluslararası hukukun işlemediği, insanlığa karşı işlenen savaş suçlarının teşvik edildiği, açlık ve susuz bırakma ile insan öldürmenin normalleştiği bir çağda, küresel ısınma ve yapay zekânın insanlığın geleceğine etkilerini en önemli başlıklar olarak sıralamanın bir önemi yok.

Gazze'de soykırıma uğrayan bir halk için küresel ısınmanın insanlığın geleceğinde önemli bir tehdit oluşturacağını bilmesi hiçbir şey ifade etmez. Kendi ülkesi bombalanırken, ayakta kalmak için yer değiştiren bir mülteci, yapay zekâ alanında yaşanan gelişmelerin insan yaşamını kolaylaştıracağını bilmesi ne ifade edebilir ki...

Tarih hızlandı. 2024 yılı sıradan bir takvim yılı değildi. Soykırım yılı olarak 2024, üçüncü dünya savaşının eşiğinde olunduğu endişesi ile geçti. İsrail'in bölgesel savaş planının üçüncü dünya savaşını tetikleyeceği an meselesi olarak görüldü. Bu risk hâlâ var.

Ama Ortadoğu'dan tetiklenmesi şart değil. Örneğin, hiç beklenmedik bir anda Suriye'de rejim yıkıldı. Dünyanın başka bir yerinde, bir anda başka gelişmeler yaşanabilir.

Gelişmiş ülkelerde liderlik açığının giderek derinleştiği, büyük güçler arasında devam eden yıkıcı rekabeti dengeleyecek hiçbir kuralın işlemediği, uluslararası kurum ve kurallara savaş açıldığı ve soykırımın teşvik edildiği bir dünyada, 2025 yılından iyi şeyler beklemek zor.
Tüm okuyucularımın yeni yılını kutlarım.

[Sabah, 1 Ocak 2025]

İlgili Yazılar
2024'te Türkiye
Kitap
2024'te Türkiye

Aralık 2024

2022 de Türkiye
Kitap
2022’de Türkiye

Aralık 2022