2021 yılı Türkiye enerji tarihi açısından önemli gelişmelere sahne oluyor. 21 Ağustos 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı Karadeniz'deki Tuna-1 kuyusunda yer alan 320 milyar metreküplük doğal gaz keşfi Türkiye tarihi açısından bir ilkti. 17 Ekim'de 85 milyar metreküplük yeni bir rezerv daha keşfedildiği ve Karadeniz'deki toplam gaz rezervinin 405 milyar metreküpe yükseldiği açıklandı. Bu sayede 1970'lerden bu yana dünya genelinde keşfedilmiş en büyük 20 derin deniz doğal gaz rezervlerinden biri Türkiye'de yer almış oldu.
Hidrokarbon keşifleri 2021'de de devam ediyor; 4 Haziran 2021'de yine Karadeniz'de, bu kez Amasra-1 kuyusunda 135 milyar metreküplük bir doğal gaz rezervi keşfedildiği açıklandı. Söz konusu keşifle Karadeniz'deki doğal gaz rezervleri toplamı 520 milyar metreküpe ulaştı. Türkiye'nin hidrokarbon aramaları konusundaki kararlı politikasıyla doğal gaz rezervleri art arda 2 senedir artıyor. Bu kararlı politikanın yakın zamanda Doğu Akdeniz'de de meyvelerini vermesi bekleniyor.
2021 Yenilenebilir Enerjinin Yılı
Yenilenebilir enerji kaynakları açısından ise 2021, 2020'ye kıyasla daha bereketli bir yıl olacağa benziyor. COVID-19 pandemisinin etkilerinin derinden hissedildiği 2020'nin ilk 6 ayında EPDK'nın üretim lisansı verdiği elektrik santrali sayısı 47, söz konusu santrallerin toplam kurulu gücü ise 1.829 MW idi. Bu santrallerin içinde hidroelektrik hariç yenilenebilir enerji kaynakları ile üretim yapanların sayısı 31 iken kömür termik santrallerinin sayısı 2, doğal gaz termik santrali sayısı ise 1'di. Yenilenebilir kaynakların kurulu güçleri de sırasıyla 494 MW rüzgar, 169,1 MW biyokütle, 166 MW güneş ve 23,7 MW jeotermal olarak kayıtlara geçti.
COVID-19 ile mücadeleye devam ederek başladığımız 2021, pandemi koşullarından yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamamızla enerji talebinde toparlanmalara sahne oluyor. Talepteki artış bir yandan enerji fiyatlarının yukarı yönlü seyretmesine yol açarken diğer yandan yeni santrallerin devreye alınmasını hızlandırıyor. 2021'in ilk 6 ayında EPDK'nın üretim lisansı verdiği santral sayısı 157 (toplam kurulu güçleri ise 2.254 MW); bu sayı bir önceki yılın aynı dönemine göre 3 kattan fazla artış anlamına geliyor. Asıl dikkat çekilmesi gereken ise hidroelektrik hariç yenilenebilir enerjinin payı; söz konusu pay 2020'nin ilk 6 ayında devreye alınan ek kurulu güç içinde 1.138 MW ile yüzde 66 iken 2021'in aynı döneminde 2.212 MW ile yüzde 80'e ulaştı. En büyük katkı da biyokütle santralleri tarafından sağlandı; üretim lisansı verilen 157 santralin 100'ü biyokütle kaynaklı. Aynı dönemde yalnızca 3 termik tesise üretim lisansı verildiğinin, onların da doğal gaz yakıtlı olduğunun altını çizmek gerek.
Yenilenebilirdeki Artışın Devam Etmesi Bekleniyor
Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi kurulu gücünü artırmak adına 15 yıldan uzun bir süredir yoğun şekilde çalışıyor. 2017'de dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın kamuoyu ile paylaştığı Milli Enerji ve Maden Politikası (MEMP) bu çalışmaların elle tutulur bir politika metni ile desteklenmesini sağlamıştı. Son 3-4 senedir Türkiye'de enerji alanında yaşanan gelişmelerin pek çoğu da bu politikanın kararlılıkla uygulandığını gösteriyor. MEMP kurulu güç içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılmasını, bunu yaparken de elektrik üretilen santrallerin de büyük ölçüde yerlileştirilmesini öngörüyor. 1000 MW'lık güneş ve rüzgar YEKA'ları yerlileştirme hedefine katkı sağlamaya başladı, şimdi ise sırada mini YEKA'larla yenilenebilir kaynaklardan yararlanma oranını artırmak var. Hedef 2023'te toplam 56.804 MW yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kurulu güç, 2020 yılsonu toplam yenilenebilir kurulu gücü ise 49.212 MW. 2021'in ilk 6 ayında sergilenen performansın devam etmesi halinde hedefe ulaşmak ise hiç de zor değil.
[Sabah, 10 Temmuz 2021].