Türkiye siyaseti nasıl ki 15 Temmuz öncesinden çok farklıysa, ekonomide de aynı durum geçerli. Bu yüzden, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra siyasi arenada FETÖ'nün izlerini silmek için yapılanlar, aynı şekilde ekonomi alanında da geçerli.
Pazartesi günkü yazımda, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası yeni dönemde acil olarak yapılacaklar var diye yazmıştım.
Yazının sonunda da “ekonominin önünü tıkayan, dışarıya bağımlı olmasına neden olan alanlarda başlayan ve başlatılacak reform sürecinin yanı sıra, ekonomi kurumlarının ve bu kurumlara hâkim teslimiyetçi anlayışın değiştirilmesinden başka alternatifimiz yok” diye belirtmiştim.
Eğer ki, Yeni Türkiye'nin yeni ekonomi hikâyesini yazacaksak ve bu hikâyede asıl belirleyici aktör milli irade olacaksa, başka alternatifimiz yok. Bu durum, hem “darbe girişimi sonrasında Türkiye için yeni ekonomi hikâyesi ne olmalıdır?” hem de “Yeni Türkiye'nin ekonomi kurumları nasıl olmalıdır? sorusunun da cevabıdır.
Türkiye'nin siyaset, yargı, emniyet, ordu gibi kritik alanlarına sızmış, siyaseti, yargıyı, kolluk kuvvetlerini, idareyi, medyayı dizayn etmek isteyen ve ne yazık ki amip gibi bölünerek çoğalan FETÖ'nün,ekonomiyi de, ekonomi kurumlarını da yönlendirmek isteyeceği sır değil.
Bu yüzden, bu dönemde Türkiye'nin asker, yargı, emniyet, medya gibi alanları yeniden yapılandırılırken, ekonomideki daha doğrusu ekonomi kurumlarındaki yeni yapılanma gerekliliği göz ardı edilmemeli.
FETÖ'SÜZ EKONOMİ KURUMLARI
Biliyoruz ki, ekonomi alanında değişim ve dönüşüm sağlamak, Türkiye'nin sorunlu alanlarından olan Ar-Ge'ye kaynak aktarmak, ithal edilen malları ülke sınırları içerisinde üretmek ve dışarıya enerji bağımlılığını azaltmak için yerli kaynakları çeşitlendirmek önemli. Ancak tüm bunlar ne kadar önemliyse, ekonomi kurumları ve bu kurumlardaki anlayış, yani ekonomi kurumlarına yön veren yöneticilerin bakış açısı da o kadar önemlidir.Geçmiş dönemde, ekonomi kurumlarındaki FETÖ varlığı ve bu varlığın yönlendirilmesiyle alınan kararların, ülke ekonomisine ne denli zarar verdiği ortada.
Türkiye ve Rusya ilişkileri sekteye uğrarken, 17-25 Aralık darbe girişiminde Türkiye'nin büyük projeleri engellenmeye çalışılırken, Gezi olaylarında, uluslararası medyanın da yardımıyla Türkiye'de kaotik ve kaos ortamı varmış gibi gösterirken, amaç aynıydı: Türkiye ekonomisini dar boğaza sürüklemek.
Farklı alanlarda farklı araçlar kullanılırken aynı amacı taşıyorlardı. Ayrıca, ülke ekonomisini kırılgan duruma getirme amacıyla hareket edenler ise aynı kimliğe sahipti: FETÖ.
Şimdi, yeni bir dönemin eşiğindeyken siyasi kurumlar kadar ekonomik kurumların da FETÖ üyelerinden arınması gerekiyor. Bu şekilde, ekonomide yapısal sorunlara eğilmeden önce yapısal sorunlu kişilerin ekonomi kurumlarındaki etkisinin ortadan kaldırılması, Türkiye ekonomisinin gerçek gündemine odaklanmasını sağlayacak.
YENİ DÖNEMDE EKONOMİ KURUMLARI
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ'den temizlenmiş kurumlar, Türkiye'de yeni bir dönemin başlangıcı için belirleyici değişkendir. Kurumlardaki FETÖ temizliği sayesinde, bu kurumlarda görev alan karar verici ve uygulayıcılarını yönlendiren tek faktör, Türkiye'nin menfaati olacaktır.Darbe girişimi sonrasında FETÖ'den temizlenmiş kurumlar, Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacaktır.
Kurumlardaki FETÖ temizliği sayesinde FETÖ örgütünün çıkarı değil,kamu yararını gözetecek kurumlar Yeni Türkiye'nin Yeni ekonomisi hikâyesinin mihenk taşları olacak.
FETÖ temizliği ile ekonomi ve siyasi kurumlar arasında oluşacak senkronizasyon ve elde edilecek sinerji ile Türkiye, beklenen sıçramayı yapma imkânı elde edecektir.
FETÖ'nün hak ve hukuk kurallarını hiçe sayarak, liyakati değil de kendi amacına hizmet etme ilkesini önceleyen ve yükselten uygulamalarının yerine, liyakati esas alan bir sistemle nitelikli insanların kurumlara geri dönüşü sağlanacaktır.
En önemlisi de yenilenen ekonomi kurumları sayesinde Türkiye ekonomisi, FETÖ'nün “ekonomik kriz” algısını oluşturma çabalarına maruz kalmayacak.
[Yeni Şafak, 18 Ağustos 2016].