Türkiye’nin İmajı: Made in Türkiye

Endüstriyel tasarım başvurularında Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve Japonya’yı geride bırakan Türkiye 2002-2023 döneminde Ar-Ge’ye 166 milyar dolar yatırım yaptı. Türk teknoloji firmalarının ortaya çıkması ve gelişmesi için büyük önem arz eden Ar-Ge yatırımları teknoloji teşvikleriyle desteklendi. Türk teknoloji firmaları milyar dolarlık satışlarla ülkeye büyük miktarda değer kazandırdı ve Made in Turkey markasını “Made in Türkiye” haline taşıdı. Milli Teknoloji Hamlesi olarak ortaya atılan ve yeni sanayileşme hareketinin bir parçası olan süreç ise Türk firmalarını Güney Kore, Japonya ve Almanya seviyelerine taşıyabilir. Ancak böyle bir sürecin tamamlanmasının zaman alacağı göz önünde bulundurulmalı. 2050’de tahminlere göre küresel sanayi üretiminin yüzde 2,5’ini gerçekleştirecek olan Türk sanayisi de yaşanılacak dönüşümün en önemli yapı taşı olacaktır.

Devamı
Türkiye nin İmajı Made in Türkiye
Kriter'in Haziran Sayısı Çıktı Soykırıma Karşı Küresel İntifada

Kriter'in Haziran Sayısı Çıktı: Soykırıma Karşı Küresel İntifada

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 91. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı

Geride bıraktığımız son on yılda ivme kazanan sanayi ve ekonomideki gelişimin, MTH’nin yüksek çarpan etkisi ile Türkiye’nin kalkınma ve büyüme sürecine ciddi bir katalizör etkide bulunması beklenmektedir. 2002 sonrası dönüşümün, sağlamlaştırılan altyapının üzerine kurulan yeni teknoloji hamlesi, ciddi bir vizyonun ve küllerinden yeniden doğma çabasının son aşamasıdır. Sanayinin, iş ve üretim süreçlerinin hatırı sayılır bir dönüşüm geçirdiği son birkaç on yıl; yeni teknolojilere, sermaye birikimine ve beşeri kapasiteye yatırımı bir zorunluluk haline getirmiştir. Nitekim bugün yapay zeka, otonom teknolojiler ve robotlar; rutin, sekreterlik gibi sadece destek hizmetleri veren ve sürekli tekrar eden işleri devralırken, bireyin ve beşeri sermayenin, nispeten daha teknik, “yaratıcı” ve daha kompleks konulara yönlenebilmesinin önünü açmıştır.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 90. sayısı raflarda yerini aldı.

Kamuda tasarrufu, bütçede harcama disiplinini ve kamu yatırımlarını verimlilik esaslı olarak yeniden düzenlemeyi amaçlayan tasarruf ve verimlilik paketi genelgesi resmî gazetede yayımlandı. Orta Vadeli Program (OVP) ile uyumlu olarak kamuda verimliliği ve tasarrufu artırma mevzunun merkezinde. Elbette açıklamada da dikkat çekildiği gibi, Türkiye'de neredeyse 65 yıldır tasarruf genelgeleriyle kamu harcamalarında kontrol sağlanmaya çalışılıyor. Bugünkü mevcut düzenlemeler de bu tasarruf tedbirlerinin devamı niteliğinde.

13 Mayıs'ta açıklanan ve işleme alınan tasarruf paketi 3,5 milyar dolarlık harcama kesintisini hedefliyor. 3 yıllık süreç düşünüldüğünde ise kamu istihdamındaki kısıtlamalarla 10 milyar doları aşan paketin devamının geleceği ve enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacağı vurgulanabilir. Sürdürülebilir yüksek büyümeyi kalıcı hale getirmek için fiyat istikrarı, mali disiplin, yapısal dönüşüm ve sürdürülebilir cari açık gibi alanlara odaklanan tasarruf paketi uzun yıllar sonra kamunun kemer sıkma politikasını yansıtıyor. Yapısal dönüşüm de tasarrufların merkezinde yer alıyor.

2011'de Türkiye

2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.

Devamı
2011'de Türkiye
Küresel Ekonomi-Politikte Türkiye

Küresel Ekonomi-Politikte Türkiye

Türkiye'de beklentilerin hızla değişmesi, kurun ve enflasyonun yükselmesi, sadece iç faktörler kaynaklı da değil. Merkez bankalarının şahin duruşlarının öne çıktığı yeni bir dönemdeyiz. Enerji ve gıda başta olmak üzere emtia piyasalarındaki fiyat hareketleri ile birlikte, başta ABD olmak üzere, Avro Birliği ve İngiltere'deki faiz artışları da baskı oluşturuyor.

Devamı

Tüm finansal şok dalgaları ve oynaklıklara rağmen, Türkiye ekonomisinin reel parametrelerinin oturmuş olması, sağlam temelleri ve iyileşmeyi sürdüren reel makro verileri umutlu olmak için çok neden sunuyor.

Türkiye'nin yeni yüzyılda, ihracat atağı ile yeni bir başarı hikayesi yazması ve yeni bir ekonomik patlama yapma ihtimali yüksek. Ancak, Türkiye'de bugün, ihracat artarken, ithalat da kur, maliyet ve fiyat yapışkanlığı gibi nedenlerle daha çok artıyor. İhracat rekorlar kırarken, ithalat da yükseliyor. Enerji ise bu denklemdeki en temel risk faktörü. Kur kaynaklı ithalat fatura artışı da diğer bir önemli faktör.

Borsa İstanbul (BIST) son dönemler genelde alıcılı bir seyir izliyor. Küresel borsaların büyük çoğunluğunun negatif seyrettiği bir yıldaki bu pozitif ayrışma önemli. Ancak bu pozitif hava, aynı zamanda küresel resesyon ve enflasyon endişelerinin devam ettiği bir ortamda, Türkiye ekonomisine ve geleceğine güvenin de bir işareti.

TEM, sağlam ekonomik temeller, güçlü altyapı, eğitimli ve genç yüksek beşerî sermayesi ile Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir vizyonu ifade amaçlıyor görünüyor. Son bir yıllık bu performansın üzerine yeni yılda da makro-finansal istikrarda sağlanacak başarı, cari fazla ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması açısından önem arz etmektedir.

Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika'nın kritik kesişim noktasında yeni bir yüksek teknoloji, orta ve üst teknoloji merkezi olarak konumlanabilir. Yüksek teknoloji üretim merkezine dönüşebilir. Bu noktada da blokzinciri gibi yeni teknolojilerdeki stratejik avantajın iyi değerlendirilmesi önemlidir.

İhracat rekorlar kırarken; ithalat da artıyor. Enerji burada temel risk faktörü. Kur kaynaklı ithalat fatura artışı da diğer bir faktör. Dış ticaret açığı, 2022'de 110 milyar doları buldu. Yeni yılda, ithalat, cari açık ve enerji açığının azaltılmasına daha fazla odaklanmak gerekiyor.

Felaket bölgesini kapsayan şehirlerin yeniden imar edilmesi ve hayatın normale dönmesi için kamuya büyük görevler düşmektedir. Çin, Japonya ve Endonezya’da olduğu gibi zararın en aza indirilmesi ve şehirlerin ekonomik olarak normale dönmesi vatandaşların sosyal şartlarını da iyileştirecektir. Özellikle binaların inşası sonrası ek kamu yatırımlarıyla bölgenin eski yıllara kıyasla daha da üretken bir yapıya kavuşturulması sağlanabilir. Türkiye’nin ekonomik ve finansal kaynakları yetişmiş insan gücüyle bölgenin yeniden inşasında ve iktisadi olarak normalleşmesinde büyük rol oynayacaktır. Afet Yeniden İmar Fonu’nun hayata geçirilmiş olması da ticari ve fiziki rehabilitasyona katkı sağlayacaktır.