Vilnius Zirvesi, NATO ittifakının Soğuk Savaş’tan beri tecrübe ettiği stratejik hedef belirsizliğini aşmaya başladığı bir dönemde gerçekleşiyor. ABD’nin 11 Eylül saldırılarının ardından “küresel teröre savaş” açması sonrasında NATO Afganistan’da görev aldı ancak ittifakın değişen uluslararası güvenlik sistemine uygun strateji geliştirmesi mümkün olmadı. NATO’nun 2010 Stratejik Konsept Belgesi, Rusya’yla iş birliğinden bahsederken Çin tehdidine atıf bile yapmıyordu. Kırım’ın ilhakına güçlü bir cevap veremeyen ittifak, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle bir anda Avrupa’da nükleer savaş tehlikesini karşısında buldu. NATO’ya adeta asli misyonunu hatırlatan bu gelişme, Avrupa’nın güvenliğini sil baştan düşünmesi gereğini ortaya çıkardı. İttifak, 2022 Stratejik Konsept Belgesinde Rusya, Çin ve diğer küresel tehditler karşısında kapsamlı bir vizyon ortaya koymaya çalıştı.
Son senelerde ABD’nin Batı ittifakını tekrar canlandırma ve Çin-Rusya eksenine karşı cephe oluşturma çabaları, NATO’nun önemini iyice artırdı. Bu bağlamda Vilnius Zirvesi’nde alınacak kararlar ittifakın uluslararası güç mücadelesindeki rolü açısından kritik önemi haiz hale geliyor. Zirvede Ukrayna’ya verilen desteğin artırılması şaşırtıcı olmayacak ancak Zelenski’nin istediği NATO davetiyesinin çıkması da kolay olmayacak. Hâlihazırda savaş halinde olan bir ülkeye NATO üyeliği vadedilmesi ittifakın Rusya’yla doğrudan savaşa girme riskini artıracağı için bu formüle sıcak bakılmıyor. Başkan Biden, Rusya’yı daha da provoke edeceğine inandığı için Ukrayna’nın üyeliğine ‘şimdilik’ yeşil ışık yakmadı. Washington’da ABD’nin Ukrayna’ya güvenlik garantileri vererek ‘İsrail formülü’ uygulamasının daha pratik bir çözüm olacağı konuşuluyor. Öte yandan NATO davetiyesinin Rusya’yla muhtemel bir ateşkes veya barış görüşmesinde Ukrayna’nın elini güçlendireceğini savunanlar da var.
NATO ülkeleri, Ukrayna’ya verdiği askeri destekle Rusya’yla dolaylı bir mücadele içinde bulunuyor ancak bunun doğrudan bir çatışmaya dönüşmemesi için de azami çabayı gösteriyor. Bu dengeyi sağlamak adına hem Ukrayna’ya verilen desteğin devamı hem de Rusya’nın ‘varoluşsal’ tehdit altında hissetmemesi gerekiyor. Prigojin’in kalkışmasının hem Rus askeri operasyonlarının hem de Putin rejiminin zayıflığını ortaya koyduğu açık. NATO’nun Ukrayna’ya üyelik davetiyesi Moskova’yı daha da hırçınlaştırabilir. Daha sertlik yanlılarının zemin kazanması ve Putin’in güç gösterisi yapma ihtiyacı hissetmesi söz konusu olabilir. NATO’nun Zelenski’ye üyelik davetiyesi vermekten çekinmesi anlaşılabilir ancak Putin’e de ‘tek çaresinin masaya oturmak olduğu’ mesajını vermesi gerekiyor.
Eğer Vilnius Zirvesi’nden Ukrayna’ya üyelik davetiyesi kararı çıkarsa, NATO’nun Putin’i köşeye sıkıştırmaktan çekinmediği bir görüntü oluşacak. Ancak NATO Ukrayna konusunda daha temkinli davranırsa ittifak üyelerinin Putin’in el yükseltme kapasitesinden çekindiği anlamı çıkacak. Ukrayna’ya şimdiye kadar yapılan askeri yardımlar Ukrayna’nın fiili olarak NATO’ya entegre olması sürecini başlattı. Patriot hava savunma sistemleri ve Leopard tankları alan Ukrayna ordusunun F-16 eğitimi almaya da başlaması bu sürecin işlediğinin açık bir göstergesi. Askeri entegrasyonun resmi hale getirilmesi ise siyasi zamanlamayı ilgilendiren bir sorun olarak öne çıkıyor. Diğer bir deyişle NATO, Ukrayna konusunda askeri entegrasyonu önceleyerek siyasi adım konusunda acele etmek istemiyor. Buna karşılık, İsveç’in askeri bir güç olarak ittifaka caydırıcılık anlamında katkı yapacağına ikna olan NATO, siyasi adımı Vilnius’ta atmak istiyordu.
Zirvenin başında gelen Türkiye’nin İsveç’in üyeliğinin önünü açtığı haberi, Ankara’nın ittifakın içindeki siyasi konumunu daha da güçlendirdi. Türkiye’nin Üçlü Mutabakat ısrarı sayesinde İsveç terörle mücadele yasasını geçirmiş ve tam doyurucu olmasa da bazı adımlar atmıştı. NATO’nun açık kapı politikasını güçlü biçimde savunan ülkelerden biri olması, Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine prensipte karşı olmadığını gösteriyordu. Finlandiya’nın üyeliğini onaylayan ve Ukrayna’nın üyeliğine de destek veren Türkiye, İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yakarak NATO’nun genişlemesine bağlılığını tekrarlamış oldu. Türkiye’nin kararı, Washington’un resmen olmasa da İsveç’in üyeliğine bağladığı F-16 satışındaki sorunların aşılacağına işaret ediyor. Bu kararla Amerikan Kongresi’nin elinden önemli bir bahane alınmış oldu ve bundan sonra Biden yönetiminin Kongre üyelerini ikna ederek bu meseleyi çözmesi gerekecek.
Türkiye’nin İsveç kararının ABD’yle F-16 sürecinin ilerlemesi ve AB’yle yeni sayfa açılması gibi etkiler yaratması, Vilnius Zirvesi’nin önemli sonuçları arasında olacak. Bunlar gerçekleştiği takdirde hem ittifak içinde birliktelik mesajı verilmiş olacak hem de Türkiye’yle ABD ve AB arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlamış olacak. NATO’nun ittifak tarihinde en kritik rol oynayan ülkelerden biri olan Türkiye’nin beklentilerinin karşılanması, Vilnius Zirvesi’nin başarılı addedilmesinde önemli rol oynayacak. Önümüzdeki sene Washington’da yapılacak NATO zirvesi öncesinde F-16 meselesi aşılırsa, Türk-Amerikan savunma ilişkilerinin rayına oturması sağlanarak ittifakın caydırıcı gücü de korunmuş olacak.
[Yeni Şafak, 13 Temmuz 2023].