Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin aslında yüzde kaçı iki ülke arasındaki ilişkilerle ilgili? İki ülke arasında karşılıklı bağımlılık ilişkisi olduğundan, normal şartlar altında gerginliğin uzun süre devam ettirilmemesi lazım. İki ülkenin de ekonomik olarak zarar gördüğü bir gerginlik, Türkiye’nin ve uluslararası toplumun çabalarına rağmen devam ediyorsa ve Rusya freni patlamış kamyon gibi sağa sola çarparak ilerliyorsa, mevcut gerginliğin iki ülkeyi aşan yönleri olduğunu bilip değerlendirmemizi o yönde yapmalıyız.
SU-24 uçağın düşürülmesine Türkiye sakin bir şekilde ve uluslararası hukuk vurgusu yaparak yaklaşırken, Rusya’nın devlet başkanından medyasına kadar bunalımlı ergen tavırlarıyla ve maço bir tonda yaklaştığını gördük. Putin tartışmaları bilinçli olarak uçağın düşürülmesinden DAİŞ’e destek tezviratına sürükledi. Farkında mısınız bilmiyorum ama uçağın düşürülmesinin hukukiliğini değil Putin’in DAİŞ konusunda kuyuya attığı taşları konuşur olduk. Yani asıl gündemden manipülatif gündeme Rusya’nın eliyle geçtik.
İlginç ve Suriye meselesinin 5 senelik serüvenine dair önemli ipuçları veren bir nokta, Rusya’nın inandırıcılığı olmayan ve uluslararası toplumda hazır kitle dışında kimsenin önemsemediği kurgu haberlere tevessül etmesi. Aslında bu kurgular, dezenformasyon veya salt ifadeyle yalanlar 5 senedir Esed rejiminin, İran’ın ve Rusya’nın sıklıkla kullandığı bir taktik. Mezkûr eksen 5 senedir akıllara ziyan yalanlara başvurdular ve yine aynı taktiği kullanıyorlar.
Rus devlet televizyonlarının canlı yayında verdiği savunma bakanının Türkiye’yi DAİŞ’le petrol ticareti yapmakla suçlayan açıklamaları, çaresizliğin, tükenmişliğin ve şirazeyi kaçırmanın son örneği oldu. Öyle bir kurgu ki coğrafi olarak Esed rejiminin, PKK’nın, KDP’nin, ÖSO’nun, Nusra’nın ve Türkiye’nin müdahil olması gerekiyor. Yani Rusya, Türkiye’yi suçlayacağım diye can dostu Esed rejimini de DAİŞ’le ticaret suçlamasına muhatap kıldığının farkında değil. Allah’tan Rusya’nın hızlıca ve özensiz bir şekilde hazırlanmış bu kurgusuna tescilli Esedciler bile prim vermedi.
Gelelim asıl mevzuya. Rusya rezil olma pahasına neden bu kadar orantısız tepkiler veriyor? Bunun sebebini ikili ilişkiler ve uçak hadisesinden ziyade Suriye’de, iki ülkenin çatışan Suriye pozisyonlarında aramak lazım. Yani asıl konuştuğumuz konu uçak değil, Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğidir.
Rusya açık bir şekilde uçağının düşürülmesini bahane ederek Suriye’deki operasyonlarını genişletiyor. Bir taraftan sadece muhalifleri hedef alan hava saldırılarının sıklığını artırırken, diğer taraftan sahada muhaliflere karşı PKK ve DAİŞ’e alan kazandırıyor. Evet, Rusya an itibarıyla DAİŞ’i vurmayı bırakın muhalifleri vurmak suretiyle DAİŞ’i güçlendiriyor. DAİŞ ve Esed arasındaki simbiyotik ilişkiyi düşündüğümüzde Rusya’nın DAİŞ’e bilinçli bir şekilde saldırmadığını söyleyebiliriz, çünkü DAİŞ giderse Esed de gider. Bir diğer taraftan ise hava savunma varlığını güçlendirerek muhaliflerin en büyük beklentisi olan güvenli bölge planlarını suya düşürmek istiyor. Güvenli bölgeyi de kapsayacak hava sistemleriyle bu bölgede operasyon yapacak Türk ve koalisyon uçaklarına da gözdağı veriyor. Türkiye ile birlikte Cerablus-Azez hattında DAİŞ’e karşı operasyon yapma hazırlığındaki ABD’ye de operasyonu ertelemesi için bahane üretmiş oluyor.
Velhasıl kelam, Rusya gerginliği ikili ilişkileri bozmadan ziyade Suriye’deki hareket alanını genişletmek için bir bahane olarak kullanıyor. Türkiye’nin ikili ilişkilerdeki gerginliğin yaratacağı maliyete odaklanıp, Rusların Suriye operasyonlarını öncelik sırasında aşağıya doğru itmesini istiyor.
[Akşam, 4 Aralık 2015]