SETA > Siyaset Haritası |
Suudi Arabistan İle İran Savaşacak Mı

Suudi Arabistan İle İran Savaşacak Mı?

Karşısında olan aktörlerin kimliğine takılmayın, İran da Ortadoğu’da İsrail kadar yıkıcı bir aktör. İran sınırları içerisinde kalmayıp vekillerine verdiği destek üzerinden bölgesel çatışmalar üretip, bu çatışmaların tarafı olunca doğal olarak çözülmesi gereken bir soruna dönüştü. Suudi Arabistan’a atılan İran yapımı füze veya İran’ın topladığı haydut milislerin Suriyelileri canından ve vatanından etmesi sorunun boyutlarını gösteriyor. İran kendi sınırları dışına taştığı oranda bölge için bir sorun olmaya devam edecek.

Ortadoğu’daki son gelişmeler üzerine en çok sorulan sorulardan birisi bu. Bölge hızlıca bir tarafta İran ve bölgesel vekillerinin diğer tarafta da Suudi Arabistan, İsrail ve ABD’nin olduğu yeni bir çatışmaya mı sürükleniyor?

Bu çatışmanın mikro, doğrudan olmayan ve yerel versiyonlarını şimdiye kadar defalarca gördük. İran-Suudi vs. çatışması bölgenin en bariz dinamiklerinden birisi. Fakat bir süredir çatışmanın İran tarafı üstünlüğü elinde tutuyor. Irak’ta İran ABD’nin eliyle kendi dominasyonunu kurmuştu. 2006’da İran destekli Hizbullah İsrail’i perişan etmişti. Daha sonra da Yemen ve Suriye’de İran bizatihi sahaya inerek Ortadoğu’nun en geniş coğrafyasında vekil bulunduran yerel aktöre dönüştü. Suudi Arabistan uzun süredir Irak’ta yoktu; yeni yeni Irak coğrafyasına girmeye çalışıyor. Lübnan’a Hariri üzerinden giriyor; daha sonra Hariri ile birlikte çıkıyor. Suriye’de dişe dokunur bir etkinlik gösteremedi. Yemen’de ise büyük bir sorunlar yumağının içerisine gark oldu. İsrail ile ABD ise Obama döneminden beri canlı yayında İran’ın yayılmasını izliyor. Bu süreçte İran ve iki bölgesel vekili, Hizbullah ve Haşd-i Şaabi bölgenin “ali kıran baş keseni” oldu.

Cevaplanması gereken iki soru var: İran’ın bölgesel yayılmacılığı gerçekten bir sorun mu? Suudi Arabistan, İsrail ve ABD bu sorunu çözebilir mi?

Karşısında olan aktörlerin kimliğine takılmayın, İran da Ortadoğu’da İsrail kadar yıkıcı bir aktör. İran sınırları içerisinde kalmayıp vekillerine verdiği destek üzerinden bölgesel çatışmalar üretip, bu çatışmaların tarafı olunca doğal olarak çözülmesi gereken bir soruna dönüştü. Suudi Arabistan’a atılan İran yapımı füze veya İran’ın topladığı haydut milislerin Suriyelileri canından ve vatanından etmesi sorunun boyutlarını gösteriyor. İran kendi sınırları dışına taştığı oranda bölge için bir sorun olmaya devam edecek.

Çatışmanın karşı tarafının da cürmü çok. Oldukça geç kaldıklarını ve aslında üçünün de sorumluluğu bir diğerine atma gayretinde olduğunu görüyoruz. Suudi Arabistan İsrail’den Hizbulah’a saldırmasını bekliyor, İsrail Suudi Arabistan’ın önden gitmesini istiyor, ABD ise yakın zamanda açıkladığı ve içi boş olan “İran’ı sınırlandırma” planının İsrail ve Suudi Arabistan tarafından yapılmasını umuyor. En olası senaryo İsrail’in Hizbullah’ı vurması, Suud’un siyasi ve ekonomik operasyonlar çekmesi, ABD’nin de yaptırımlarla birlikte uluslararası kalkan rolüne soyunması. Bu esnada adı çok anılmayan BAE’nin Katar ve Türkiye dâhil bölgenin dört bir tarafında kirli operasyonlar çekmesi; Rusya’nın ise Suriye’deki müstakbel rakibi İran’ın (Hizbullah’ın) sınırlandırılmasına sükutla destek vermesi.

İran karşıtı cephenin şimdiye kadarki en büyük hatası herkesin İran’ın bölgesel yayılmacılığından şikayet ettiği bir ortamda içerideki ve bölgedeki safları sıklaştırmamasıdır. İran’ı gerçekten sınırlandırmak istiyorsa, Muhammed bin Selman’ın başkent başkent bölgenin tüm ülkelerinde destek araması lazım. İçerideki kırılganlık, İsrail/BAE’nin gazıyla bölgede ürettikleri kutuplaşma ve tabii ki geç kalınması, Suud’un İran’la etkili mücadelesini neredeyse imkansızlaştırıyor. Bu şartlar altında ABD ve İsrail’in de aynı frekansta olması bekledikleri sonucu üretemeyebilir.

[Akşam, 10 Kasım 2017].