SETA > Yorum |
Paris İklim Anlaşmasında Neler Oluyor

Paris İklim Anlaşmasında Neler Oluyor?

Türkiye ekonomisi için bir maliyet unsuru olan sera gazı emisyonlarını azaltma sürecinin aleyhimize işlememesi için Türkiye’nin ilkim fonlarından veya bu amaçla sağlanacak fonlardan yararlandırılması önemli.

195 ülkenin 2015 yılında imzaladığı Paris iklim anlaşmasında ABD Başkanı Trump’ın çekilme kararı almasıyla, Paris iklim anlaşması ile ilgili tartışmalar  artarak devam edecek gibi.

Çünkü bu  tartışmalar  dünya ekonomisini, fosil enerji tüketimini ve yenilenebilir enerji yatırımlarını derinden etkileyen  bir  sürecin de  başlangıcı.

Peki bu kadar üzerinde tartışma yapılan Paris iklim anlaşması nedir? İçeriğinde neler var?

PARİS İKLİM ANLAŞMASI NEDİR?

Paris iklim anlaşması, sera gazı emisyonlarının azaltılarak küresel ısınmanın engellenmesini amaçlıyor. Yalnız, anlaşmanın tek amacı bu değil. Sera gazı emisyon oranları düşürülürken aynı zamanda ekonomik kalkınmanın da gerçekleşmesi hedefleniyor. Yani anlaşma, hem gezegenimizi korumak hem de ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek ve ikisi arasında bir tercihin yapılmadığı tezi üzerine kurulu.

Bu anlaşmayla küresel sıcaklık artışı 2°C’nin olabildiğince altında tutulması planlanıyor. Ancak bu hedefin gerçekleşebilmesi için, fosil yakıt dediğimiz başta petrol ve kömür yakıtlarının tüketiminin zamanla azaltılması ve yenilenebilir enerjiye geçiş hedeflenmektedir.

Bu süreçte bir çok ülke  başta da gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeler, sera gazı  emisyonlarının azalımı için kullandıkları fosil enerji kaynaklarının miktarını düşürecekler. Fosil enerji kaynaklarından vazgeçmek, bu ülke ekonomileri içi maliyet demek.

Bu yüzden gelişmiş ekonomilerin,  ortaya çıkacak maliyetleri karşılayacak şekilde gelişmekte olan veya azgelişmiş ülkelere başta finansman olmak üzere teknoloji transferi yapmaları ve kapasite geliştirme imkânlarını sağlaması gerekiyor.

Çünkü, en büyük fedakarlığı yine azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gösterecek. Her ne kadar bu yol haritasında gelişmiş ülkelerin 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere her yıl 100 Milyar dolar sağlayacağı belirtilmişse de, bu kaynağın hangi kriterlere göre verileceği de  açıklığa kavuşmuş değil.

PARİS İKLİM ANLAŞMASI TÜRKİYE İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?

Türkiye, 2016 yılında Paris iklim anlaşmasını “gelişmekte olan ülke” olarak imzaladı. Bu önemli, çünkü Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının azalışı için verdiği taahhütlerden kaynaklanan fedakârlığın karşılanması gerekiyor.

Türkiye, 2030 yılına kadar yapacağı sera gazı emisyonlarını azaltmada şartsız beyanı var. Dolayısıyla, sera gazının azaltışında herhangi bir iklim fonundan yararlanmıyor. Yani, Türkiye kendi finansmanıyla bunu gerçekleştirecek. Sonuç olarak,  emisyon azaltımı için ciddi bir finansman ihtiyacı doğacaktır ve finansman ihtiyacı artacaktır.

Ayrıca, Türkiye’nin dışarıya olan enerji bağımlılığını azaltma ve enerji kaynaklarını yerlileştirme çalışmalarının hızlandığı bir dönemdeyiz.  Türkiye’nin başta kömür olmak üzere özellikle elektrik üretiminde fosil yakıtları kullanmaya olan ilgisini gözden geçirecek olması, ekonomi için önemli bir maliyet konusu anlamına geliyor.

Tüm bunlar dikkate alındığında, Paris iklim anlaşmasının, enerji kullanımımın yüksek olduğu ve enerji kullanımının ekonomik büyümeyi birebir belirlediği Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri için yüksek maliyeti beraberinde getiriyor.  Yani, sera gazının emisyonlarının azaltılması, kullanılacak enerjinin çeşitlerini kısıtlarken enerji maliyetlerini de artıracak.

Bu yüzden Türkiye ekonomisi için bir maliyet unsuru olan bu sürecin aleyhimize işlememesi için Türkiye’nin ilkim fonlarından veya bu amaçla sağlanacak fonlardan  yararlandırılması önemli.

Ayrıca, gelişmiş ülkelerin Türkiye’nin bulunduğu ülke kategorisini kendi çıkarlarına göre kullanmalarına izin verilmemeli. Gelişmiş ülkeler, Türkiye’yi hiçbir zaman gelişmiş ülke olarak görmezken, Türkiye’nin fonlardan yararlanmasını engellemek için Türkiye’nin OECD üyesi olmasını gerekçe göstererek Türkiye’yi “gelişmiş ülke” olarak sınıflandırmaları kabul edilmemeli.

Görünen o ki Paris iklim anlaşmasının geleceğiyle ilgili tartışmalar,  Trump’ın ABD imzasını geri çekmesiyle ve fosil kaynaklara sahip birçok ülkenin anlaşmaya uyma noktasında tereddütler nedeniyle  daha da hızlanacaktır.

[Yeni Şafak, 5 Haziran 2017].