Çalkantı devam ediyor. Türkiye, Ortadoğu ve tüm dünya sert bir türbülansın içinde. Türkiye'de artan terör olayları bu küresel ve bölgesel çalkantıların doğrudan bir sonucu. Hiçbir iş yapmadan nobel barış ödülü alan Obama dünyaya bir kaos mirası bıraktı. Terör olayları, suikastler, iç savaşlar, ve restleşmeler her yerde. Ortadoğu, Bush döneminden bile daha ağır bir yıkıma uğradı. İç savaşa sürüklenmemiş veya darbe yaşamamış çok az sayıda ülke kaldı. Avrupa Birliği'nden çatırtılar geliyor. İngiltere yolunu ayırdı bile. Diğer ülkelerin hepsinde aşırı sağ yükseliyor. Doksanların iyimser rüzgarlarından geriye çok az umut kaldı. Bütün bu karmaşanın neden doğduğuna dair farklı açıklamalar bulabilirsiniz. Ama bence bunların hepsi dönüp dolaşıp Obama'ya gelir. Bu karmaşa Obama'nın beceriksizliğinin bir sonucu değildir. Obama bir strateji eksikliği nedeniyle savrulmadı bu noktaya. Tam aksine Obama'nın oldukça kurnazca planlanmış bir stratejisi vardı. Fakat bu strateji günün sonunda Obama'nın istediği sonuçları üretmedi. Dünya siyasetini fazla zorladı. İzlemek istediği kontrollü kaos yöntemi kontrolden çıktı. Obama tüm ülkeleri birbirine kırdırmak istedi. Bütün ülkeler birbirini kırdıkça, Amerika daha da güçlenecekti. Hepsini ince dokunuşlarla kontrol edecekti. Belli bir dönem bu yaklaşım Obama adına başarıyla işledi. Bölgedeki tüm aktörler gerginlik yaşarken, Amerika kenardan seyredebildi. Elini ateşe sokmadan sonuç alıyordu. Fakat bu stratejiyi fazla zorlayınca ayarı kaçtı. Türkiye'yi kaybetti. Rusya kontrolden çıktı. Hatta bu iki ülke birbirine daha yakın hale geldi. Önce sahada sonra masada uzlaştılar. Şimdi Astana'da bir çözüm arayışı var. Amerika, Soğuk Savaş bittiğinden bu yana ilk defa bir barış masasının sahibi değil. Türkiye ve Rusya gündem belirliyor. Buna karşılık Amerika ise hazırlıksız yakalanmış gibi bir görüntü veriyor. Suriye'nin nihai barış görüşmelerinde Amerika öyle ya da böyle yer alacaktır. Ama şimdilik Türkiye ve Rusya bir adım önde. Bu nedenle de Obama stratejisi ciddi eleştiri konusu oldu. Bütün bunlara karşılık Obama giderayak tuhaf işler yapıyor. Amerika, BM'de İsrail'i sahipsiz bıraktı ilk defa. Fakat öbür taraftan İsrail'e büyük bir silah yardımı sözü verdi. Ekim ayı içerisinde varılan anlaşmaya göre, Amerika İsrail'e gelecek on yılda toplam 38 milyar dolarlık askeri yardım yapacak. Bu rakam İsrail-Amerika tarihindeki en yüksek rakamdır. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtecek cinsten bir tavır çıktı ortaya. Fakat asıl ilginç olan ise Rusya'ya karşı tavrı oldu. Obama, Rusya'nın sürekli önünü açmıştı. Geçen hafta 35 Rus diplomatı Amerika'dan sınır dışı etme kararı aldı. Soğuk Savaş'ta bile eşine az rastlanır bir sertliktir bu. Rus istihbaratçıların Amerikan seçimlerine müdahil olduğu iddiası dile getirildi. Obama bütün stratejisini altüst etti. Anlamsız bir dönüşe imza attı. Fakat bu dönüşün bir anlamı olmak zorunda değil. Obama kontrolü kaybettiğinin farkına vardı. Galiba bir telaş içinde görüntüyü kurtarmaya çalışıyor. Tabii Putin de bunun farkında. Herkes Putin'den sert bir cevap beklerken, Putin buna cevap vermeyeceğini ve Trump'ı bekleyeceğini söyledi. Bu da Obama'nın telaşla oynadığı oyunu boşa çıkardı. Daha ilginç olan tepki ise Trump'tan geldi. Trump, attığı bir tweetle Putin'in akıllı bir adam olduğunu dile getirdi. Obama'ya cevap vermeyi ertelemesinin iyi bir işaret olduğunu söyleyerek Obama'yı yerin dibine soktu. Obama gidiyor. Kötü bir miras bıraktığı da ortada. Trump ile Putin karşılıklı olarak bunu onayladılar. Yeni bir dönemin işaretini verdiler. Bu yeni dönemin kodları yakında ortaya çıkar. Gelen gideni aratır derler ama ben Obama'yı arayacağımızı pek düşünmüyorum.
[Takvim, 3 Ocak 2017].