BAKMAYIN gülüp eğlendiğimize, aslında çok acıklı bir trajedi ile karşı karşıyayız. 24 Haziran seçimlerine giderken Erdoğan karşıtı bloğun halinden bahsediyorum.
Trajedi ki ne trajedi... Antik Yunan ozanları böylesini anlatmamışlardır.
Seçim kararı gündeme gelince önce efelendiler. 'Hodri meydan, diktatörü devireceğiz' dediler. Gerçi seçimle diktatör devirmek biraz kulak tırmalıyordu. Diktatörse seçimle devrilmez, dünyanın birçok yerinde gördüğümüz gibi yüzde 90 oy oranı ile seçimni kazanır. Seçimle gidiyorsa zaten onu adı diktatör değildir, eylem de devirmek değildir. Seçimle iktidarı değişmesidir.
Sonra bir çatı aday telaşına düştüler. Herkesi kucaklayacak, sevgi dolu, iyi kalpli, tatlı sözlü, neşeli ve güler yüzlü diye adayın özelliklerini saymaya başladılar. Sanki ülkeye cumhurbaşkanı değil ortanca oğlana münasip bir kısmet arıyoruz.
Haydi bu garipliği de geçtik bir kalem.
Nihayetinde siyasi partiler özgür iradeleri ile bu adayı belirleyecekler.
Kimisi 'helal süt emmiş taze' peşinde koşar, kimisi ülkeyi yönetecek güçlü bir lider. Seçmen de adaylar önüne gelince kararını verir. Ama onu da beceremediler.
Sonra sıra geldi milletvekili seçimlerine ittifakla girmeye.
Adına sıfır baraj ittifakı dediler. Sağdan soldan kim varsa ittifaka doldurdular.
CHP, İP, SP, DP... Son ikisinin isimlerini böyle kısaltma halinde yazınca hangi partilerden bahsedildiği bile anlaşılmıyor. Oy vermeyi düşünen seçmenlere yardımımız olsun, son iki partinin tam adını yazalım; Saadet Partisi ve Demokrat Parti.
İkisini toplasan yüzde 1 etmiyor ama çok önemliler. Önemleri nereden geliyor derseniz, ben bilmiyorum.
İşin kötüsü onlara çok önemli diyen diğerleri de bilmiyor. Ama çok önemlilermiş.
Tam
'Bu nasıl ittifak? Dört benzemez parti hangi zeminde anlaşıp da ittifak kuracaklar?' diyorduk ki lafı ağzımızdan CHP'nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu aldı.
Sivas Olayları'yla ilgili yapılan bir anma toplantısına SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun çağırılmasına çok bozulmuş. 'Bu katilleri aklamaktır' diyor. Tam olarak anlamasak da katil dediği de Temel Karamollaoğlu'nun ta kendisi oluyor galiba. Keşke Canan Hanım 'Katil Devlet' diye slogan atarkenki açık sözlülüğü ile konuşsaydı da Temel Bey'e katil dedi mi demedi mi emin olsaydık. Bu arada ittifak protokolünü açıklamayı Cuma'dan Cumartesi'ye ertelemişler. İster misiniz orada da anlaşamasınlar. İttifakı da kuramasınlar. Olursa hiç şaşırmam!
Ama çok da yüklenmemek lazım, eleştirmemek lazım!
Tüm bu trajedinin sebebi belli!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti.
Erdoğan siyaseti Türkiye'de siyasetin merkezini öyle bir dolduruyor ki rakiplerine alan bırakmıyor. Yıllardır ülkeyi yöneten, hemen her sorun alanında adım atan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile yönetim krizine de kalıcı olarak çözüm bulan bir siyasetten bahsediyoruz. Sosyal politika, ekonomi, yatırımlar, dış politika, Türkiye'nin artan küresel etkinliği, enerji, sağlık sektörü... Muhalefet bu alanların hangisinde bir boşluk görüyor? Nerede hükümete alternatif politikalar üretebiliyor? Erdoğan'ın ulaşamadığı hangi seçmen kesimlerine ulaşıyor?
Bu soruların cevabı yok! Muhalefet sıkışıp kalmış durumda ve kendisine alan açmak için fantastik işler peşinde koşuyor.
CEVABI BELLİ SORU
Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olmuyor ama asgari ücretten dış politikaya kadar her alanda vaatte bulunuyor. Yoksa seçilen cumhurbaşkanını tek adam gibi yönetmeyi mi planlıyor?
[Sabah, 4 Mayıs 2017]