Suudi Arabistan yönetiminin arabuluculuğu ile Mısır ve Katar arasında uzlaşma sağlandı. İki taraf bazı konularda geri adım attı. Bir kaç günlük süreçte önemli kararlar alındığı ve uygulamaya ivedilikle geçildiği gözlendi.
21 Aralık Pazar günü Katar Emiri temsilcisinin Sisi ile görüşmesinin ardından ilk önemli adımı Mısır tarafı attı. Cumhurbaşkanı Sisi, Mısır İstihbaratı Şefi Ferid Tuhami’yi ani bir kararla emekliliğe sevk ederek, yerine Tuhami’nin yardımcısı Halid Fevzi’yi atadı. Bazı çevreler Rabia ve Nahda’da yaşananlardan Tuhami’yi sorumlu tutuyordu. Yine Mursi’nin deniz üssünde tutulması ile ilgili basına sızan ses kaydı konusunda da Tuhami’yi suçlayanlar vardı. Mısır tarafı ayrıca Katarlı muhalifi de sınır dışı etti.
Katar yönetimi ise El Cezire Mısır Mübaşir televizyon kanalını kapatarak, Sisi’nin jestine karşılık verdi. 22 Aralık Pazartesi günü Kahire saatiyle saat 17.00 haberlerinde spiker; “Bugün son haberleri size sundum. Kanalın Doha Ofisi geçici olarak kapatılmıştır” dedi.
Aynı gün kanal yönetimi tarafından yapılan açıklamada ise, El Cezire Mübaşir ve El Cezire Mısır Mübaşir kanallarının çok başarılı bir tecrübe olduğu ve bu iki kanalın kadrolarıyla “El Cezire Genel Mübaşir” adında yeni bir kanal kurulacağı duyuruldu.
Mısır Mübaşir Kanalı ülkenin farklı şehir, kasaba ve köylerinde sokak aralarında yapılan eylemleri cep telefonu ve laptop aracılığı ile görüntüleyerek canlı vermekteydi. Haliyle propagandaya önem veren ve ülke medyasının tamamını kontrolü altında tutan Mısır yönetimini bu durumun rahatsız ettiği aşikardı. Çünkü kanalın ciddi bir seyirci kitlesi de vardı.
Katar’ın, El Cezire Mısır Mübaşir Kanalının kapatılmasının yanında, Mısır’ın kredi borçlarının ertelenmesi konusunda esnek davrandığı ve Müslüman Kardeşler kadrolarının sınır dışı edilmesi gibi bazı adımları daha önce attığı zaten biliniyordu.
Mursi’nin devrilmesine destek veren çevrelerden bazıları Sisi’nin Katar ile ilişkileri normalleştirmesine son derece tepki gösterdi. Bu beklenmedik tepkinin sebebi başlangıçta tam olarak anlaşılamadı.
Hâlbuki Katar ile yapılan söz konusu normalleşme uluslararası arenada, Mısır yönetimi karşıtı iki cepheden birini bertaraf etmek olarak algılanması bekleniyordu. Çünkü Sisi yönetimine karşı en fazla Katar ve Türkiye tavır takınmaktaydı.
Özellikle de Sisi’ye başından beri her türlü desteği veren Mısırlı Kıpti işadamı Seviris’in kanalı ON TV’de Katar ile yapılan uzlaşma ciddi bir şekilde eleştirildi. Sisi ile ilk söyleşiyi Lemis el Hadidi ile birlikte yapan İbrahim İsa’nın tepkisi dikkat çekti.
Bazı gözlemciler Katar’ın ardından Mısır yönetiminin Türkiye ile de ilişkileri normalleştirebileceğini, bunun Müslüman Kardeşler’in lehine olabileceğini ifade etmekteydi. İsa ve benzerlerini asıl tedirgin eden, Türkiye ile normalleşme ve Ihvan’ın tekrar siyaset sahnesine dönme ihtimaliydi.
Son bir buçuk yıldır Mısır’daki dengeleri, Türkiye-Katar ve Suudi Arabistan – Körfez ülkeleri arasındaki siyasi kriz ve çatışma tahterevallisi üzerine bina eden çevreler, söz konusu kaybet kaybet dengesinin uzlaşma ile bozulacağından rahatsız olmaktadır. Ayrıca “Ihvan ve Mısır Ordusu” çatışması söylemini de yine aynı aktörler devamlı gündemde tutmaktadır.
Mısır’ın Türkiye ile de uzlaşma ihtimali konusunda Kahire’de olumlu bir hava esiyor. Türkiye hükümetinin Erdoğan’ı ikna etmeye çalıştığı konuşuluyor. Programlarını Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı üzerine bina edilen Mısır medyası "acaba olabilir mi?" demeye başladı. Bu önemli bir gelişmedir.
Mısır tarafının, İstanbul’dan yayın yapan Mükemmilin ve diğer 4 kanalın kapatılmasını isteyebileceği tahmin ediliyor. Ancak Türkiye, buna büyük ihtimal sıcak bakmayacaktır. Çünkü Türkiye’de hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı eleştiren kanallar bile kapatılamamaktadır.
Mursi’nin devrilmesinden sonra gerginleşen Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşebileceği, ancak ilişkilerin rayına oturmasının zaman alacağı öngörülebilir.
Mısır’ın fikir adamlarından Hasaneyn Heykel, iki hafta önce bir televizyon programında, İran’ın Mısır’a yanaşmak istediğini, ancak Mısır’ın İran ile normalleşmeyi reddettiğini ifade etti. Türkiye’ye duyulan ihtiyacı dile getiren Heykel, Türkiye yönetiminin bu süreçte Mısır’ın karşısında yer almayı tercih ettiğine dikkat çekmişti.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER CEPHESİ
Müslüman Kardeşler tarafından Mursi’nin devrilmesi sonrasında kurulan “Meşruiyeti Destek Darbeyi Red Koalisyonu” tamamen dağıldı. 13 siyasi parti ve STK’dan oluşan platformdaki son parti İstiklal ve son cemaat Selefi Cephe de Aralık başında ayrılmıştı.
Dışarıda Müslüman Kardeşler’e açıktan destek veren tek Arap ülkesi Katar’dı. Katar yaklaşık iki ay önce Mısır yönetimini tercih ettiğinin işaretlerini vermeye başlamıştı.
An itibariyle Müslüman Kardeşler’e destek veren tek ülke Türkiye’dir. Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamalar, Türkiye hükümetinin de cemaat ile Mısır arasında bir tercih yapmak durumunda kaldığını veya kalacağını göstermektedir.
Geçen eylül ayında yazdığımız “Türkiye, Katar ve İhvan Dengesi” başlıklı yazımızda; “Mübarek ve Askeri Konsey döneminde Mısır ile iyi ilişkiler içinde olan Türkiye, Mısır’da Sisi yönetiminin görev süresinin uzaması durumunda, Mısır ve Ihvan arasında bir tercih yapmak durumunda kalacaktır. Türkiye son tahlilde Mısır’ı tercih etmek zorunda kalabilir.” Demiştik.
Tabidir ki, Mısır’da bile hiç kimse Erdoğan gibi bir liderin bu ülke ile hızlı bir şekilde eski günlere dönülmesine onay vereceğini veya söylemlerini ani bir kararla değiştireceğini düşünmüyor.
Ancak bu tutumun sürdürülemeyeceğini, Türkiye hükümetinin ve Erdoğan’ın da göreceğinden herkes emin. Böyle düşünenler; “iki zarardan hafif olan tercih edilir” dusturu gereği, Türkiye’nin en uygun bir şekilde İslam dünyasındaki imajını da zedelemeden icabını yapacağını tahmin ediyor ve bunu bekliyor.
Mısırlı ileri gelen entelektüeller, bölgenin iki büyük ülkesi arasındaki ilişkilerin bu şekilde devam etmesinin “düşmanlardan başkasını sevindirmediğini” de devamlı ima etmektedir.
[Dünya Bülteni, 26 Aralık 2014]