Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in öncülüğünde, "BM Geleceğin Zirvesi" başlığı altında, 24-30 Eylül tarihlerinde, karmaşık bir jeopolitik atmosferde düzenlenmiştir.
Devamı
2022 yılında dünyanın başka bölgelerinde meydana gelen gelişmeler dolayısıyla Ortadoğu bölgesi, dünya siyasetinin gündeminde görece ikinci planda kaldı.
Devamı
Türkiye, tüm Körfez ülkeleriyle ilişkisini geliştirme niyetinde. Bunu yeni bölgesel denklemin zorunluluğu olarak görüyor. BAE ile normalleşme, hatta Suudi Arabistan'la yeni bir döneme geçme, Türkiye'nin stratejik ortağı olarak gördüğü Katar'la ilişkilerini olumsuz yönde etkilemez. Aksine Körfez'deki güç denkleminde Katar'ın lehine olur.
Gelişmeler perspektifinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyaretinin ne anlama geldiğini ve Ankara-Doha ilişkilerini etkileyip etkilemeyeceğini bu konunun uzmanlarına sorduk.
Bu kitap Türkiye ile Katar arasındaki ilişkinin gelişimini incelemektedir.
Körfez ülkeleri arasındaki rekabetin yansımalarından biri olan Katar krizi (2017), Suudi Arabistan'ın El-Ula kentinde gerçekleştirilen 41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesinde varılan uzlaşı ile şimdilik rafa kaldırıldı.
PKK sempatizanı Brett McGurk, Biden yönetiminin Ortadoğu temsilcisi olarak atandı.
Devamı
Muhalefet bu çıkmazdan nasıl kurtulabileceğini tartışıyor. 'Muhalefet çözüm üretecek yerde değil' algısı değişmiyor. 'İktidarın dünyayı daha iyi okuduğu ve gereğini yaptığı' kanaati gücünü koruyor.
Devamı
İslam dünyası, kendi içinde parçalanmasına yol açan mezhepçilik ve diğer aşırılıkları ortadan kaldıramadığı sürece, son 200 yılda olduğu gibi 21. Yüzyılda da uluslararası güç mücadelesinin mağduru olmaya devam edecektir.
Malezya'da gerçekleştirilen 2019 Kuala Lumpur zirvesi İslam coğrafyasının kendi sorunlarını tartıştığı, teşhis ettiği, değerlendirdiği ve çözüm aradığı bir toplantı olarak kayıtlara geçti.
Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"
Körfez bölgesinde ve Ortadoğu’da artan gerginliğin bölgedeki hiçbir aktör açısından fayda getirmeyeceği unutulmamalıdır. Bu noktada Türkiye’nin artan tansiyonu düşürme ve taraflar arasında uzlaşı sağlanması konusunda önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Körfez’de gelinen noktada taraflardan beklenen karşılıklı adımlar atarak krizi yumuşatmalarıdır. Bu açıdan Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a atfettiği rol önemli.
Trump yönetimini tahkim edebilmiş değil. Böyle olunca Trump'ın kendine has bir dış politika üretmesi imkânsız hale geliyor. Obama'nın sahneye sürdüğü siyaset değişmiyor.
Gelinen noktada bir saray darbesi ile Katar Emiri'nin değiştirilmesi ihtimali zayıflasa ve kriz soğumaya başlasa da durum ciddiyetini koruyor.
Bugün, Katar’a yaptırım konusunda çok gönüllü olan devletler, öyle ya da böyle kendileri de bu süreçle yüzleşecekler.
Körfez ülkelerinin İsrail ile birlikte "aşırılığa ve İran'a karşı" işbirliği yaptığı bir yere gidiyoruz. Ortaya çıkan yeni güçler dengesi bölgeye bir düzen getirebilmekten uzak.
Obama'dan Trump'a miras kalan hatalı DEAŞ mücadelesi Ortadoğu'daki ülkeleri terör örgütlerini "vekiller" olarak kullanmaya itti. Bu da "benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" yaklaşımını doğurdu.
SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun, Katar konusundaki gelişmelere ilişkin, "Temel hedef, İhvan'ın bölgeden sökülüp atılması. Türkiye'nin izole edilmesi ve İran'a karşı yapılacak hamleler." dedi.