SETA > Yorum |
Koalisyondan Ne Beklenebilir

Koalisyondan Ne Beklenebilir?

Koalisyonlar büyük dönüşüm beklentileri üzerinden değil çalışabilecek asgari müşterekler ve mütevazı hedefler üzerinden kurulmalı.

Siyasete ideal için girilebilir ancak mümkün olanlarla yapılır. Son seçimler bir koalisyon hükümeti kurulmasını bir mecburiyet olarak ortaya koydu. Koalisyonlar dönemi erken bir seçimle yeni bir tek başına iktidarla sonuçlanacak "geçici bir dönem" mi olur yoksa daha uzun süreli ve kalıcı mı olur bunu önümüzdeki dönemde göreceÄŸiz.

Bu yeni ortamın siyasetimize çeÅŸitli alanlarda normalleÅŸmeler katacağı da kesin. Daha ÅŸimdiden, seçimler öncesinde AK Parti karşıtlığında birleÅŸen muhalefet partileri AK Parti'nin adayı Ä°smet Yılmaz'ın seçilmesi ile sonuçlanacak bir performans sergiledi. CHP'nin "yüzde 60 blok" oluÅŸturma çabası, "otoriter tek başına AK Parti" söyleminin saÄŸladığı tutkal çözüldüÄŸü için anlamlı deÄŸil.

Muhalefet partilerinin kendi Türkiye vizyonlarını uzlaÅŸtırmaları AK Parti'yi eleÅŸtirmekte birleÅŸmekten çok daha zor. AK Parti'nin neredeyse "ÅŸeytani tek aktör" olduÄŸu algısına kendisini iyice kaptırmış muhalefet partilerinin kendi aktörlüklerinin "gücünü" keÅŸfetmesi yaÅŸadığımız en kritik normalleÅŸmedir.

Yine AK Parti'nin bir muhasebe içine girmesi ve diÄŸer siyasi aktörlerle arasına örülen duvarları kaldırmak için çaba sarf etmesi de baÅŸka bir olumlu geliÅŸme. Ancak koalisyon ortamına girilerek yaÅŸadığımız "kısmi rahatlamanın" Türkiye'nin sorunlarını çözecek yepyeni bir iklim yaratacağı inancını getirmesini sorunlu buluyorum. Erken seçim ya da koalisyon seçenekleri hâlâ birbirine yakın. Muhtemel AK Parti- MHP ya da AK Parti- CHP koalisyonlarından birisinin gerçekleÅŸmesi durumunda bu hükümetlerden ne beklemeliyiz? Kanaatimce büyük ÅŸeyler beklememeliyiz.

Türkiye siyasi hayatının yakın geçmiÅŸine bakıldığında koalisyon dönemlerinin uzun vadeli, "dönüÅŸtürücü" bir iklim getiremediklerine tanık oluyoruz. 1960 ve 1970'lerin koalisyon tecrübelerinin sonu askeri müdahalelerle geldi. 1991'de büyük ümitlerle kurulan DYP- SHP Koalisyonu ANAP'tan ülkeyi kurtarmakla övünmüÅŸ ve yeni sivil -demokratik bir dönemin baÅŸlangıcı ilan edilmiÅŸti. 1980 öncesi saÄŸsol kutuplaÅŸmasını sona erdirdiÄŸi söylenen bu koalisyon ne ekonomik sorunları ve terörü çözebilmiÅŸ ne de yeni bir anayasa hazırlayabilmiÅŸti. 2002'ye kadar süren ve arada post-modern bir darbe de üreten bu koalisyon dönemi AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarını getirmiÅŸti.

2015 seçimlerinin getirdiÄŸi koalisyon mecburiyetinin 1991'deki tecrübeden en büyük farkı, iktidar partisi AK Parti'nin "çalışabilecek" koalisyon seçeneklerinin büyük ortağı konumunda olması. Bu durumda muhalefet partileri 13 yıldır eleÅŸtirdikleri AK Parti ile birlikte çalışmak gibi bir "yükü" üstlenmek zorundalar.

"Sessiz devrim" ile Türkiye'yi dönüÅŸtürme iradesini gösteren AK Parti'ye CHP ve MHP'nin ideolojik muhalefeti bir hayli derinlerde. Sadece bu sebeple bile olası koalisyon hükümetlerinden büyük uzlaÅŸmalar ya da atılımlar beklemek zordur.

AK Parti- MHP koalisyonunun "savaÅŸ hükümeti" ya da AK Parti- CHP koalisyonunun CHP'yi de dönüÅŸtürecek ve "Post-Kemalist" bir yapının kurularak "taÅŸları" yerine oturtacak bir etkide bulunacağını öngörmek fazla iyimserlik olur. Karşılıklı güven verici bir uzlaÅŸmaya dayanmayan AK Parti- CHP koalisyonunun kısa ömürlü olması pekala mümkün. Hatta iyi kurgulanmamış bir koalisyonun her iki parti içinde bölünmeler yaratması da büyük olasılık. CHP'nin bu kısa süreli iktidarda olma imkânının AK Parti'ye yönelik eleÅŸtirileri besleyecek malzemeler üretebileceÄŸi de öngörülmeli.

Özetle, koalisyonlar büyük dönüÅŸüm beklentileri üzerinden deÄŸil çalışabilecek asgari müÅŸterekler ve mütevazı hedefler üzerinden kurulmalı. Ekonomik istikrar, gelir dağılımında iyileÅŸtirme, dış politikada bazı modifikasyonlar ve elit arasındaki kutuplaÅŸmanın seviyesinin düÅŸürülmesi gibi.

Koalisyonların romantizme deÄŸil rasyonel hesaplamalara dayandığını görmeliyiz.

[Sabah, 3 Temmuz 2015]