SETA > Yorum |
Koalisyon ama Nasıl

Koalisyon ama Nasıl?

Özellikle bizim gibi siyasetin ekonomiyi şekillendirdiği gelişmekte olan ülkelerde koalisyon hükümetleri ile yapısal problemleri çözmek, büyük yatırımlara girişmek, ülke algısını olumlu yapmak ve yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek maalesef zor gözüküyor.

7 Haziran seçim sonucunda ortaya çıkan 4 partili tablo, Türkiye için son yıllarda hiç de alışık olmadığımız koalisyon hükümetini işaret ediyor.

Koalisyon, birden fazla partinin ortak bir politika geliştirmesi ve uygulaması demek. Ortak bir karar alınması için her siyasi partinin kendi politikasından fedakarlık yapması yani uygulaması gereken bir politikadan vazgeçmesi veya ertelemesi demek. Yani politikaların ülkenin ihtiyaçlarına göre değil iktidar ortaklarının bakışlarına göre şekillenmesi anlamına geliyor.

Özellikle bizim gibi siyasetin ekonomiyi şekillendirdiği gelişmekte olan ülkelerde koalisyon hükümetleri ile yapısal problemleri çözmek, büyük yatırımlara girişmek, ülke algısını olumlu yapmak ve yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek maalesef zor gözüküyor.

Bu da ekonomideki tüm değişkenlerin yerinden oynadığı yani ekonomik istikrarsızlığı ifade etmektedir.

KOALİSYONLARIN MALİYETİ

Bugün güzellemeler yapılan koalisyon konusunda Türkiye'nin geçmiş tecrübesi de pek iyi şeyler söylemiyor. Aslında, Türkiye'nin siyasi geçmişine bakılırsa, ülke tam bir koalisyon mezarlığı.

Bugüne kadar Türkiye'de 20 koalisyon hükümeti kurulmuş. Koalisyonlar ülke ekonomisine nasıl bir etki yaptı diye soracak olursak çok uzağa değil, yakın geçmişe bakmak yeterli. 1991-2002 döneminde koalisyon hükümetlerinin ülke ekonomisine ne denli ağır bir maliyet yüklediği hala hafızalarda.

1991 yılında DYP–SHP koalisyonu ANAP'a karşı oluşturulmuştu. Üstelik bugün de anlamsız bir şekilde dile getirilen “restorasyon" söylemi ile kuruldu bu ittifak. Ancak ülke, maliyetleri çok ağır olan 1994 ve 2001 krizlerini yaşadı bu restorasyon sayesinde. Bu restorasyon sonucunda ortaya çıkan krizler sonucunda IMF'ye teslim olan ülkenin borçları 2013 yılında AK Parti hükümeti tarafından bitirildi.

İlginç olanı, koalisyonun cefasını tek parti iktidarı çekerken, şimdi tek parti hükümetinin yani AK Parti'nin kamu maliyesinde elde ettiği başarının yani kamu kaynaklarının sefasını koalisyon ile hükümet olmak isteyen partiler sürmek istiyor.

Diğer yandan, AK Parti'nin 2002-2015 yılları arasında tek başına iktidar olmasıyla başlayan farklı bir dönem var ekonomide. Zaten şu anda Türkiye'de yaşanan kaygı, bu başarıdan kaynaklı. 13 yıldır Türkiye ekonomisini dipten alarak yüksek orta gelir seviyesine taşıyan AK Parti'den sonra gelecek yeni hükümet, zor bir sınav vereceğinin de farkında.

Diyelim ki, AK Parti'li veya AK Parti'siz bir koalisyon kuruldu. Türkiye'nin küresel ekonomi ve siyasette söz sahibi olmasını sağlayan TANAP gibi, Türk Akımı gibi projelerin akıbeti ne olacak? Türkiye ekonomisinin büyümesi için gerekli ve zaruri olan nükleer santraller konusunda yeni hükümet ne yapacak?

3. Köprü, 3. Havalimanı, Enerji Borsası, İstanbul Finans Merkezi gibi İstanbul'un iş, turizm ve finans piyasalarının merkezi olması için planlanan ve hâlihazırda devam eden projelerde koalisyon hükümeti nasıl bir rota izleyecek?

Muhalefetteyken her uygulamada Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalan partiler, iktidar olunca bu uygulamalara son verecek mi veya söylemlerinin aksine mi hareket edecek? Ayrıca seçim öncesinde seçmene verdikleri vaatlerini de iktidara gelince yerine getirmeleri gerekiyor.

Vaatlerin ne olduğunu biliyoruz da, nasıl yerine getirileceğini bilmiyoruz. 13 yılda Avrupa kriterlerinin üstüne taşınan bütçe, koalisyon sonunda yine Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı mı olacak? Kurulan güçlü ve dayanıklı ekonomi, yalnızca iktidar olmanın hırsıyla yine bir krize doğru mu sürüklenecek?

Tüm bu soruların cevabı, kurulacak olası koalisyon hükümetinin ve dolayısıyla Türkiye'nin ekonomik ve siyasi vizyonu için hayati önem taşıyor.

KOALİSYON TÜRKİYE'YE ZAMAN KAYBETTİRECEK

Ancak şu bir gerçek ki, 2002'de başlayan ve Yeni Ekonomi olarak adlandırılan dönemde başlatılan yapısal dönüşüm reformları için bir mola verilmiş durumda.

Özellikle yapısal reformların kesintiye uğraması, büyük bir zaman kaybı Türkiye için. Türkiye şimdi, enerjisini siyasi belirsizliği ortadan kaldırmak için kullanacak, bu arada da yapılması gerekenler ertelenecek.

Bugün çok daha iyi bir yerde olması gereken Türkiye ekonomisi, koalisyon olması durumunda 1990'lı yıllardaki koalisyon dönemlerinde olduğu gibi çok zaman kaybedecek maalesef. Çünkü, koalisyonun Türkiye'de yalnızca siyasette değil, ekonomide de belirsizlik oluşturacağını çok iyi biliyoruz.

[Yeni Şafak, 15 Haziran 2015]