Mart 2011’den beri, hemen yanı başımızda, Suriye’de, tarihin en büyük insanlık dramlarından birine utanç içerisinde tanıklık etmekteyiz. Aslında insan hakları sicili eskiden beri kötü olan Suriye Baas rejimi, Arap Baharı sonrası ülkede başlayan ve demokrasi ve özgürlük taleplerini yükselten gösterilere her zamanki gibi aşırı şiddet kullanarak karşılık verdi ve gerçekleştirdiği ağır hak ihlalleriyle, barışçıl gösterilerin isyana ve ardından da silahlı mücadeleye dönüşmesine neden oldu.
Bir iç savaşın yaşandığı Suriye’de, sadece insan hakları ihlal edilmiyor; gözlerimizin önünde insanlığa karşı suçlar işleniyor. Ne var ki, insanlık, kimyasal silahların kullanıldığı, en acımasız işkence yöntemlerinin fütursuzca uygulandığı bu içler acısı tabloyu, seyretmekten dahi vazgeçmiş durumda.
Bu çalışma, Mart 2011’den bugüne Suriye’yi ve Suriye’de yaşanan iç savaşı siyaset, ekonomi ya da uluslararası ilişkiler perspektifinden değil, insan hakları açısından değerlendiriyor. Artık birer istatistiki veriye dönüşmüş Suriyeli insanların acılarından kesitler eşliğinde bir Suriye fotoğrafı çekmeye, farklı belgelerde yer alan vakaları bir araya getirerek tarihe not düşmeye çalışıyor. Ve elbette Suriye’de yaşanan acıların tamamına yer ver(e)mediğinin de farkında olarak...