AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, İdlib'de rejimin ateşkes ihlalleri devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki görüşmelerin ardından Soçi'de imzalanan mutabakatla yaklaşık 4 milyon insanın yaşadığı İdlib'de yeni bir insani trajedinin önüne geçilmesi hedeflenmişti.
Türkiye'nin bu konudaki çalışmaları devam ederken rejimin İdlib'deki ateşkesi ihlal etmeye yönelik saldırıları ise sürüyor.
Geçen yıl toplam bin 156 ateşkes ihlali yapan rejime bağlı kuvvetlerin ihlali, bu senenin ilk üç ayında 2 bin 70'e ulaştı. Rejim, geçen sene yaptığı ihlallerin neredeyse iki katını bu yılın ilk üç ayında gerçekleştirdi.
Buna karşılık sahanın coğrafi yapısı ile yerleşim alanlarının özellikleri de dikkate alınarak belirlenen İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi (İGAB) sınırları içinden yapılan ihlaller ise 533 oldu.
İGAB'dan geçen sene yapılan toplam ihlal ise bin 20 olmuştu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaşanan gelişmelere ilişkin, geçen hafta katıldığı bordo berelilerin Özel Kuvvetler İhtisas Kursu Kapanış Töreni'nde, "İdlib'deki faaliyetler devam ediyor. Bu konuda Rusya ile temaslarımız sürüyor. Sahada ilgili komutan arkadaşlarım, karargahlarda ilgili personel, gerektiğinde de bakanlar düzeyinde bizler, Rusya ile gerekli görüşmeleri yapmak suretiyle ateşkes ihlallerinin önlenerek ateşkesin korunmasına yönelik çalışıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Söz konusu görüşmelerin ardından son birkaç gün içinde ateşkes ihlallerinde azalmanın yaşandığı öğrenildi.
"Düşmanca ve tahrik edici saldırılar"
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Suriye'de Esed Rejiminin son üç ay içinde yapmış olduğu saldırıların, askeri anlamda 'yumuşatma' maksatlı taciz atışlarının ötesine geçtiği söylenebilir." dedi.İdlib'deki saldırıların sivilleri korkutmayı, göçe zorlatmayı hedef aldığına dikkati çeken Aslan, şunları söyledi:
"Düşmanca ve tahrik edici saldırıların amacını birkaç kategoriye ayırmak mümkün. Birincisi bu bölgede, Lazkiye, Hama ve Halep istikametinde uzanan yolların güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor. Aslında söz konusu çekince biraz da rejimin kendisine güvenmemesinden kaynaklanıyor. İkinci husus, daha önce Doğu Guta'da ve Halep'te yapılan geniş çaplı saldırılarla göçe zorlanan sivillerin, İdlib'den de çıkarılması. Gerçekleştirilen saldırılar, özellikle radikal unsurların tepkisini meşru kılarken, ılımlı kişi ve grupların radikal gruplara sempati duymasına yol açıyor. Ayrıca rejim saldırılarına verilen agresif mukabele, şiddet sarmalını körüklerken, tesis edilen çatışmasızlık sürecini tehdit ediyor."
Ateşkes ihlallerinin bölgedeki gerginliği daha da artırdığına işaret eden Aslan, söz konusu çatışma sarmalından çıkışın reçetesinin ise gözlem noktalarında ve devriyelerle görevini ifa eden Türk askeri marifetiyle uzlaşılmış düzene saygı duyulması olduğunu vurguladı.
[AA, 26 Mart 2019].