Ankara’nın Libya’da meşru hükûmete verdiği kararlı desteğin ardından zor duruma düşen Fransa, Türkiye karşısında NATO’yu devreye sokmaya çalışıyor. Zira Türkiye’nin desteği sayesinde Ulusal Mutabakat Hükûmeti güçleri, isyancı Hafter’in ülkenin batısındaki güçlerini çekilmeye zorlayarak Trablus üzerindeki kuşatmayı kırdılar.
BM tarafından tanınan meşru hükûmet güçleri stratejik açıdan çok önemli olan Cufra ve Sirte’ye yönelince, Libya stratejisini Hafter’in ülkeyi kontrol etmesi üzerine kurgulamış olan Fransa için tehlike çanları çalmaya başladı.
Fransa, Libya petrollerinden aslan payını almak istiyor ve ülkenin kendi nüfuzu altında bir hükûmet tarafından yönetilmesi için çalışıyor. Bu politika çerçevesinde Mısır, BAE ve Suudi Arabistan yönetimleriyle, İsrail tarafından da desteklenen bir ittifak yaptı. Zamanla Yunanistan’ın da katıldığı bu ittifakın öncelikli hedefi, General Hafter’in desteklenmesi yoluyla Türkiye, Katar ve İtalya gibi rakiplerin Libya’dan uzak tutulması idi.
NATO müttefikleri arasındaki bu rekabeti ve ABD’nin uzak durmasını fırsata dönüştürüp Libya üzerinde söz sahibi olmak isteyen Rusya’nın da denkleme dâhil olmasıyla çatışma daha karmaşık bir hâl aldı. Önceleri Rusya’nın müdahil olmasından hoşlanmayan Fransa, Türkiye’nin Trablus yönetimine desteği karşısında pozisyon kaybedince Moskova’nın Hafter’e askerî desteğini bir denge unsuru olarak görmeye başladı.
Ancak bu durumun Paris açısından ciddi bir ikileme yol açtığını vurgulamak gerekir.
Rusya ile aynı safta yer alması ve Moskova’nın Libya’da askerî varlığını artırmasına sessiz kalarak destek olması Fransa’nın ABD ile ilişkilerini olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. Amerikan Afrika Kuvvetler Komutanlığının (AFRICOM) iki hafta önceki uyarısı, Washington’un Rusya’nın Libya’daki askerî varlığından rahatsızlığını açık bir şekilde göstermişti.
İlginç olan, Rusya’nın Libya’daki askerî varlığını artırmasından rahatsız olan ABD’nin bölgedeki müttefikleri BAE, Suudi Arabistan, Mısır, Yunanistan ve Fransa’nın Hafter üzerinden Moskova’nın ortakları olması. Washington’un bu duruma daha ne kadar seyirci kalacağı merak konusu. Suriye örneği ve Libya’da daha önce yaşanan başarısızlık ABD’nin tepkisinin sadece söylemde kalacağı olarak da yorumlanabilir.
Fransa’nın Libya politikasının neden olduğu ikinci sorun ise, Rusya’nın Libya’ya askerî olarak kalıcı bir şekilde yerleşmesinden rahatsız olan Avrupa ülkelerinin rahatsızlığıdır. Başta İngiltere ve İtalya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesi Rusya’nın Avrupa sınırlarına bu kadar yaklaşmasına zemin hazırlayan Fransa’dan rahatsızlar.
Genellikle coğrafi olarak Rusya’dan uzak olmanın rahatlığıyla hareket edip Moskova ile iş birliğine meyilli olan Paris’in bu tavrı gerek ABD gerekse Avrupa’daki Atlantikçileri hep rahatsız etmiş ve Fransa’nın müttefik kimliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.
Şimdi, Libya’da Moskova’nın müttefiki olan Paris’in NATO müttefiki Türkiye karşısında bu ittifakın desteğini arıyor olması ironik olduğu kadar beyhude bir girişimdir. Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un daha geçen yıl NATO’yu “beyin ölümü gerçekleşmiş” olarak tanımlaması hatırlandığında bu ironi daha da belirginleşiyor.
NATO üyeleri Türkiye konusunda çoğu zaman müttefiklik hukukuna uygun hareket etmiyor olabilirler ama örgüt içerisinde prestiji pek de yüksek olmayan Fransa’nın talebiyle Brüksel’in Türkiye’ye karşı adım atması söz konusu olamaz.
[Türkiye, 20 Haziran 2020].