Trump'ın İsrail ile Filistin yönetimi arasındaki sorunu çözüme kavuşturmak için ortaya attığı ve fakat içeriği hala açıklanmamış olan Yüzyılın Anlaşması parça parça gündeme getirilerek tartışılıyor.
Bir yandan parça parça bilgiler kamuoyuna sunulmakta öte yandan meselenin muhatapları sayılabilecek aktörlerle uluslararası düzeyde toplantılar düzenleniyor.
[caption id="attachment_65903" align="aligncenter" width="1024"] 26 Haziran 2019 | ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve Başdanışmanı Jared Kushner, Bahreyn'de 'Yüzyılın Anlaşması"nı sunuyor.[/caption]
Bahreyn'de düzenlenen toplantı da bu cinstendi.
Trump'ın Filistin konusu ile ilgili görevlendirdiği özel danışmanı Kushner'in öncülük ettiği ve meselenin ana hatlarını ortaya koyduğu toplantıda bir çok Arap ülkesinin Ekonomi, Dışişleri Bakanları ile iş adamları katıldı ama Filistinliler yoktu.
Filistinlilerin olmadığı bir toplantıda kaderleri tartışıldı.
Toplantıda Kusner'in konuşması, siyasi çözümün parametrelerini tartışmak değil, muhataplarına hayal satmak üzerine kuruluydu.
Gazze'deki turist merkezlerinden, rahatça yapılabilen ticaretten, refahtan kalkınmadan bahsetti. Kushner'in muhataplarından temel beklentisi sattığı bu hayaller karşılığında Yüzyılın Anlaşmasını finanse etmesini ve Filistinlilerin itirazlarına karşı Anlaşmaya sahip çıkmalarıydı.
Bu teatral organizasyon, katılımcılar ve pozisyonları bir çok açıdan tartışıldı.
Ancak meselenin esasına taalluk eden konular ve sorular hala havada asılı duruyor.
İsrail'in işgal politikası, düzenlediği suikastler, toprak gaspı, yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerini gaspetmesi gibi bir çok konu unutulmaya bırakılıyor.
Dahası karşılıklı olarak İsrail ve Filistin'in sahip olacağı devletler formülünün altı oyuluyor.
Daha açık bir ifadeyle Filistin'in tek parça bir devlet olmasının altı oyuluyor.
Nihayetinde hem teorik olarak bir devletin sahip olması gereken özellikler ile pratiğe nasıl yansıdığını hepimiz biliyoruz: Toprak, millet ve egemenlik.
Yüzyıllardır oluşagelen çeşitli devlet formülleri (İmparatorluk, krallık, ulus-devlet) bu kriterler çerçevesinde oluştu.
Bugün Filistin olarak tasarlanan devletin sınırları belli değildir. İsrail kuruluşundan beri hangi sınırları tanıdığını deklare etmiş değildir. BM'nin 1967 öncesi durumu temel alarak belirlediği sınırları onlarca defa çeşitli yollarla ihlal etmektedir.
Filistinlilerin bir toprağı vardır ancak İsrail bu toprakların ülkesel bir forma kavuşmaması için sürekli işgal stratejisi gütmektedir.
Filistinler topluluğu vardır, bu topluluk bir çok açıdan millet özelliği de taşımaktadır. Ancak bugün dünyada Filistinliler deyince hiç kimsenin aklına bir millet gelmemektedir. Çünkü bu milletin egemenliği konusundaki uluslararası toplumun tavrı pusludur, net değildir. Filistin hala bir devlet olarak değil, işgal edilmiş bir toprak parçası olarak tanımlanmaktadır.
Ve son olarak devletlerin sahip olduğu sahip olması gereken savunma gücünden yoksundur.
Yüzyılın Anlaşması da bu şartların iyileştirilmesi üzerine değil, daha da tahrip edilmesi üzerine kuruludur.
Bu durumu bir seri yazı ile açıklamaya çalışacağım.
[Fikriyat, 7 Temmuz 2019].