Alevilik Türkiye’de sıcak siyasetten en çok etkilenen meselelerin başında geliyor. Bunun temel nedenlerinden birisi kimlikler arasındaki potansiyel gerilim alanlarında yürütülen alışılagelmiş operasyonlar ve provokasyonlardır. Bu alandaki kırılganlıkları kullanmak isteyen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), her alanda olduğu gibi Alevilere yönelik mühendislik faaliyetlerinde de bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok sayıda Alevi derneğinin FETÖ bağlantısı olduğu gerekçesi ile kapatılması örgütün bu alanı da boş bırakmadığını ortaya koydu.
FETÖ’nün Alevilere yönelik örgütlü faaliyetleri kamuoyu tarafından uzun süredir tahmin edilmesine rağmen kesin kanıt elde edilememiş ve bugünkü boyutları ile ortaya çıkarılamamıştı. Bugünden bakıldığında mühendislik ürünü bu çalışmaların önemli bir kısmının Alevi kılığına bürünmüş FETÖ üyeleri tarafından tipik FETÖ taktikleri ile gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Bazı Alevi derneklerinin temsilcilerine göre FETÖ üyeleri dede kılığında köylere giderek, “Devlet yakında köylere operasyon yapacak” şeklinde söylentiler dahi yayıyorlardı.
Alevi Provokasyonu
Geçmişten bugüne Türkiye’de Alevilikle ilgili tüm dramatik olaylarda hep karanlık bir taraf olmuştur. Madımak’tan Maraş’a tüm kanlı olaylarda iki grup arasında kimliği belirsiz üçüncü kişiler hep vardır ve bu tespit devlet tarafından yaptırılan araştırmalara da yansımıştır. FETÖ’nün Aleviliğe ilgisi ‒niyet okuma yapmaksızın‒ şimdiye kadar yürüttükleri faaliyetleri, hareket tarzları ve söylemlerine bakılarak anlaşılabilir.
Fetullah Gülen’in Alevilikle ilgili medyaya yansıyan ve kitaplarında yer verdiği görüşleri oldukça azdır. Bununla birlikte örgütün Alevilerle ilgili projeleri ve hedefleri son yıllarda artmış ve çeşitlenmiştir. Alevileri iyi tanımak, anlamak ve asimile etmeye çalışmak bir yana, lazım olduğunda manipüle edecek gücü elde tutmak FETÖ için daha kapsayıcı bir hedef gibi görünüyor. Taktik olarak her meselede olduğu gibi FETÖ üyelerinin kendilerini olduklarından farklı göstererek, farklı kılıklara girerek hatta Alevi imiş gibi yaparak/yaşayarak Alevi gruplara ilişkin bir mühendislik çalışması yürüttükleri anlaşılıyor.
2013 Sonrası Olaylar
FETÖ tarafından düzenlenen Abant Toplantıları’nın otuzuncusu 2013 yılının Aralık ayında, “Aleviler ve Sünniler: Barışı Birlikte Aramak” başlığı ile gerçekleşmişti. Bu toplantıda hem Alevilik derinlemesine tartışılmış hem de 2013 yılının Eylül ayında Ankara Mamak’ta inşasına başlanan “cami-cemevi projesi” için nabız yoklaması yapılmıştı. Cami-cemevi projesi FETÖ ve Cem Vakfı ortaklığı ile başlatılmasına rağmen yarıda kalmış, takip eden birkaç ay içinde bölgede yoğun eylemler ve protestolara neden olmuştu.
Bu protestolar Gezi Parkı Şiddet Eylemleri’nin devamı niteliğindeydi ve onun yükselttiği tansiyonun hemen ertesinde ortaya çıkmıştı. 2013 yılının Haziran ayında başlayan ve o döneme kadar toplumsal eylemlere ve neredeyse hiçbir protesto hareketine katılmayan FETÖ üyeleri Gezi Parkı Şiddet Eylemleri’ni desteklemiş, bu yeni tür “siyasallaşma”larını önemli oranda sosyal medya üzerinden yürütmüşlerdi. Bu protestolara Alevi gruplar da destek vermiş, olaylar sırasında hayatını kaybeden yedi kişinin de Alevi olması eylemlerin “Alevi kalkışması” olarak nitelendirilmesine neden olmuştu. Gezi Parkı Şiddet Eylemleri esnasında başından yaralanarak 2014 yılının ilk aylarında hayatını kaybeden Berkin Elvan, kısa sürede toplumsal gerilimin yeni öznesine dönüştürülmüştü.
Ayrıca Berkin Elvan’ın öldürülmesi DHKP-C’li militanlarca Savcı Mehmet Kiraz’ın katledilmesine gerekçe olarak gösterildi. Birbirini takip eden bu zincirleme olayların ortak yönü ‒Savcı Kiraz’ın şehit edilmesinde de görüldüğü gibi‒ kısa sürede ortaya çıkış nedeninden uzaklaşarak devlet karşıtlığına ve terörist eylemlere dönüşmeleridir. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önceki günlerde de Alevi mahallelerine saldırıldığı ve Alevilere ait evlerin işaretlendiği haberleri medyada yer almıştı. Toplumda gerilimin yüksek olduğu ya da yükseltilmek istendiği dönemlerde şahit olduğumuz Alevi provokasyonlarının aktörleri gün geçtikçe ne yazık ki çeşitlenmektedir.
Alevilerin kırgınlıklarından faydalanarak toplumsal olaylarda mobilize edilmelerinin yanında Aleviliğin tek bir sese indirgenmesi ve bu sesin Aleviliğin toplumdaki ve siyasetteki temsiliyetini ele geçirmesi FETÖ’nün kısmi ve dönemsel olarak başardığı hedefleridir. FETÖ’nün Alevilere olan ilgisinin farkında olan ve bununla mücadele eden Alevi gruplar olduğu gibi FETÖ’cü kuruluşlarla işbirliği içinde olan Aleviler de vardı. Fakat yine de Alevilerin çoğu bu dernekleri asimilasyoncu ve gizli niyet peşinde gördüler. Öyle ki Alevilerin önemli bir kısmı cami-cemevi projesini ve bu proje için bir Alevi mahallesinin seçilmiş olmasını asimilasyon hedefinin kanıtı olarak gördüler.
[Kriter, 1 Ekim 2016].