SETA > Yorum |
Demokrat Parti Başkanlığı Trump a Hediye Edecek mi

Demokrat Parti Başkanlığı Trump’a Hediye Edecek mi?

Başkan Biden’ın en hafif ifadeyle ‘endişe verici’ tartışma performansı Demokrat Parti içinde son zamanların en hareketli dönemini yaşatıyor. Tartışma öncesindeki kamuoyu yoklamalarında yarışın başa baş gittiği ve Biden’ın bir atak yapması gerektiği görülüyordu.

Başkan Biden’ın en hafif ifadeyle ‘endişe verici’ tartışma performansı Demokrat Parti içinde son zamanların en hareketli dönemini yaşatıyor. Tartışma öncesindeki kamuoyu yoklamalarında yarışın başa baş gittiği ve Biden’ın bir atak yapması gerektiği görülüyordu. Trump salıncak eyaletlerin çoğunda hata payı içerisinde de olsa önde görünüyordu ve Biden’ın yarışın dinamiğini değiştirecek bir hamle yapması şart olmuştu. Biden tartışmadaki kötü performansıyla bu hamleyi Trump lehine yapmış oldu. Şimdilerde Demokrat Parti içinde adeta kazan kaynıyor ancak Biden’ın kendi isteğiyle çekilmemesi durumunda çok fazla yapılabilecek bir şey görünmüyor. Biden adaylığında ısrar ederse parti mecburen anti-Trump kampanya üzerinden zafere ulaşmaya çalışacak ancak bu senaryoda başkanlığın Trump’a hediye edilmesi şaşırtıcı olmayacak.

Tarihi Münazara Anları

Amerikan siyaseti uzmanları bu tür münazara programlarının başkanlık seçimlerinin sonucunu tahmin etmede yanıltıcı olabileceğini söylüyor. Ancak bir yandan da tartışma sırasında yaşanan bazı tarihi anların adayın imajı açısından kritik etki yaratabildiği de biliniyor. George W. H. Bush’un tartışma sırasında saatine bakması bu tür anlara örneklerden biri sayılabilir. Ronald Reagan’ın Walter Mondale ile tartışmasında Reagan’a başkan olmak için fazla yaşlı olup olmadığı sorulduğunda ‘rakibinin toyluğunu onun aleyhine kullanmayacağını’ söyleyerek rakibinin tecrübesizliğini öne çıkaran tarihi bir cevap vermişti. Trump’ın hukuk sisteminin başında olmamasının ülke için bir şans olduğunu söyleyen Hillary Clinton’a cevabı ise ‘hapiste olurdun’ olmuştu. Bu ‘tarihi anlar’ seçimlerin sonucunu belirlemese de seçim atmosferinin ruhunu yansıtan kritik gelişmeler olarak tarihe geçiyor.

Biden’ın Trump’la tartışmayı kabul edip etmeyeceği bile şüpheli olduğu bir dönemde toplamda üç tartışmaya çıkmayı kabul etmesi ve bunların ilkinin daha adayların resmen kesinleşmediği Haziran’da yapılacağının açıklanması Biden kampanyasındaki kaygının bir ifadesiydi aslında. Biden ekonomideki olumlu sinyallere rağmen enflasyon ve göçmenlik üzerinden kan kaybederken özellikle yaşı ve zihinsel dinçliği ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırmakta güçlük çekiyordu. Trump’la tartışmaktan korkmadığı imajını vermeye çalışan Biden kampanyası tartışmanın formatının seyircisiz olmasında ısrar etmişti.

Kalabalıklar önünde donup kalma sahnelerinin Biden’ın demans belirtisi olduğu teması Cumhuriyetçi kanallarda bol bol işleniyordu. Seyircisiz tartışma ısrarının sebebi bu olabilir ancak Trump’ın kalabalıkların tepkisine göre performansının artmasının önlenmesi de amaçlanmış olabilir. Biden kampanyası tartışmanın zamanlaması ve formatını kontrol ederek Biden’ın disiplinli bir şekilde mesajını vereceğini ve Trump’ın kendi kendine zarar vereceğini hesap etmiş olmalı. Biden’ın tartışma performansı bu planların suya düştüğünü gösterdi. Biden’ın yaşadığı tutukluklar ve ne söylediğinin anlaşılmadığı anlar en kritik münazara anları listesinde şimdiden ilk sıralarda yerini aldı.

Biden Çekilir mi?

Münazara sonrası Demokrat Parti’nin bütün ağır topları Biden’a destek açıklayıp Trump’ın ne kadar tehlikeli bir aday olduğunu öne çıkarmaya çalışsa da herkesin kapalı kapılar ardında kabul ettiği gerçek tartışmanın tam bir felaket olduğuydu. Biden’ın gönüllü çekilmesiyle ilgili birçok spekülasyon ve teori basına yansırken yakın ailesinin Başkan’ın yarışta kalmasında ısrarcı olduğu ancak Obama gibi ağır topların herkesin yarışabileceği açık kongre taraftarı olduğu belirtiliyor. Şimdiye kadar yapılan anketler Biden’ın yaşı ve zihinsel dinçliğiyle ilgili şüphelerin konfirme edilmekle kalmayıp Trump’ı New Hampshire gibi Biden’ın rahat kazandığı eyaletlerde bile öne geçirdiğini gösteriyor. Demokrat Parti adayı Biden’ın Ohio eyaleti pusulasında yer alabilmesi için ağustos başında adaylığının kesinleşmesi gerektiği için yarıştan çekilmesi için de çok kısa bir süre kaldı.

Biden’ın geri çekilmeye ikna edilmesi durumunda dahi Demokrat Parti’nin işi çok zor zira anketlerde Trump’a karşı Biden kadar zayıf görünen Kamala Harris’in pas geçilmesi partiyi bölecektir. Biden Harris’in adaylığında ısrar ederse bu sefer de Trump’ı yenebilecek en güçlü adaya değil de Biden’ın devamı bir adaya yatırım yapılması Demokratları zayıflatacaktır. Biden bir şekilde ikna edilir de çekilirse ve açık kongre yapılabilirse, California valisi Gavin Newsom ve Illinois valisi J.B. Pritzker benzeri birçok adayın önü açılabilir ancak Harris kadın olması ve siyahi oyları artırma potansiyeli sayesinde avantajlı olacaktır. Ancak Demokrat Parti içindeki popülaritenin ülke genelinde Trump’a karşı yarışta avantaj sağladığını söylemek mümkün değil zira yarışın sonucu gene salıncak eyaletlerdeki kritik dengeler tarafından belirlenecek. Biden’ın çekildiği ve Demokratların parti olarak bütünleşip mobilize olduğu senaryoda bile ekonomi ve göçmenlik meselelerini iyi kullanan Trump’ın yenileceği anlamına gelmiyor. Dolayısıyla önümüzdeki bir ay içinde Demokrat Parti ya bu kaotik durumu avantaja dönüştürecek yeni bir resimle seçmen önüne çıkacak ya da Biden’da ısrarcı olarak başkanlığı Trump’a hediye etme ihtimaline doğru hızlı adımlarla ilerleyecek.

[Yeni Şafak, 3 Temmuz 2024]