Son 2 yılda 4 kez genel seçime giden Bulgaristan’da seçimlerin sonuncusu 2 Ekim 2022 tarihinde gerçekleştirildi. Yüzde 4'lük barajı 7 partinin aştığı seçimde Boyko Borisov’un liderliğindeki GERB-SDS ittifakı birinciliği elde ederken yolsuzlukla mücadeleyi savunan Değişime Devam (PP) ittifakı seçimi ikinci sırada tamamladı. Çoğunluğu Türklerden oluşan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) 3. milliyetçi ve Batı şüphecisi Yeniden Doğuş (Vızrajdane) 4. sol görüşlü Bulgaristan için Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP zB) adlı ittifak 5. Avrupa standartlarında liberal demokrasiyi savunan Demokratik Blok (DB) 6. ve emekli general Stefan Yanev’in liderliğinde Mayıs ayında kurulan Bulgar Yükselişi (BV) adlı parti 7. sırayı aldı.
Mevcut senaryolarla bir hükümet kurulabilse dahi bunun uzun ömürlü olmasını beklemek bir hayli zor.Seçimden bu yana 1,5 ayı aşkın bir zaman geçmiş olmasına karşın hükümet hala kurulabilmiş değil. Meclisteki ilk 2 partinin toplam sandalye sayısı bile güven oylamasında gereken 121 sayısını karşılamaya yetmiyor. Bu durumda ya en az 3 partili bir koalisyon hükümetinin ya da bir azınlık hükümetinin kurulması gerekiyor. Partiler arası görüş ayrılıklarından dolayı her iki seçeneğin gerçekleşmesi de oldukça zor.
Koalisyon ihtimalleri
Bulgaristan Anayasasının 99. Maddesine göre genel seçimlerin ardından cumhurbaşkanının meclisteki parti gruplarıyla görüşmeler yaptıktan sonra en fazla milletvekiline sahip partinin belirlediği kişiye hükümet kurma görevini vermesi gerekiyor. Buna göre önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Rumen Radev’den hükümet kurma görevini alacak olan GERB’in mecliste 121 milletvekilinin oyunu nasıl elde edeceği belirsiz. 2009-2021 yılları arasında kısa aralıklar hariç iktidarda bulunmuş olan GERB, partilerin çoğu tarafından devletin ele geçirilmesi ve yolsuzlukla suçlandığından tercih edilir bir koalisyon ortağı değil. PP, BSP, DB ve Vızrajdane, GERB’in kuracağı bir hükümete destek vermeyeceğini açıklarken GERB de kamuoyundan gelecek tepkiler yüzünden DPS ile bir arada görüntü vermek istemiyor. Güvenoyu almanın imkansızlığı karşısında Borisov meclisteki partilere kendisinin yer almayacağı, teknokrat ağırlıklı bir hükümet önerse de olumlu bir yanıt alamadı.1990’lardan bu yana Bulgaristan’ın parlamenter sisteminde yaşanan krizler genellikle popülist partilerin işine yarıyor.GERB’in görev verildikten bir hafta içinde hükümeti kuramaması halinde anayasaya göre hükümet kurma görevi meclisteki 2. parti olan PP’ye geçecek. Borisov partisinin başında kaldığı sürece GERB’le bir araya gelemeyeceklerini belirten PP yetkilileri, şimdilik niyetlerinin kendi başlarına bir azınlık hükümeti kurmak olduğunu dile getiriyor. İçeride yolsuzlukla mücadele ve köklü reformları, dış politikada da Avrupa-Atlantik çizgisini savunan PP’nin öncelikleri DB ile büyük ölçüde uyuşuyor. DB yetkilileri de ikinci turda PP tarafından kurulacak bir azınlık hükümetini destekleyeceklerini açıkladı. Bu 2 partiyle erken seçim öncesinde koalisyon ortağı olan BSP’nin de PP’nin azınlık hükümetine destek vermesi beklenebilir. Ne var ki bu 3 partinin milletvekili sayısı 98’de kaldığından PP hükümetinin güvenoyu alabilmesi için GERB, DPS ve Vızrajdane’nin en az birinden destek bulabilmesi şart. Hiçbir partiyle bir arada hareket etmeyeceğini açıklayan Vızrajdane’nin aksine GERB ve DPS’nin krizin aşılması adına bir azınlık hükümetini kerhen desteklemeleri mümkünse de bu şekilde kurulacak bir hükümetin uzun ömürlü olmayacağı ortada. Ayrıca bu seçenek her taraf için siyaseten maliyetli olabilir. Zira GERB veya DPS’nin desteğine bağımlı bir hükümette PP köklü değişim vaatlerini gerçekleştiremeyecek. Bu partiler bir gün iktidara desteğini kestiğinde ise hükümete icraat yaptırmamakla itham edilebilecek.
Bulgaristan, iki yılı aşkın süredir protestolar, geçici hükümetler ve yinelenen seçimler girdabının içinde sürükleniyor.
Eğer PP de bir hafta içinde hükümeti kurmayı başaramazsa anayasaya göre Cumhurbaşkanı Radev, kalan partilerden herhangi birine hükümet kurma görevini verebiliyor. Siyasi pozisyonlarından ötürü DPS ve Vızrajdane’nin diğer partilerden destek bulmaları mümkün görünmediğinden 3. turda görev muhtemelen BSP, DB ve BV’den birine verilecek. Bu partilerden ilk ikisinin liderliğindeki hükümet senaryolarının kaderi 2. turdakinden pek farklı olmayacak. En son sırada yer alan BV’nin orta yolcu tutumu ise kuracağı azınlık hükümetine meclisteki farklı partilerden destek bulmasını sağlayabilir. İhtimal zayıf olsa da GERB, DPS ve kısmen Vızrajdane veya BSP’nin dışarıdan desteğiyle BV’nin bir azınlık hükümeti kurması, böylece bir süre seçime gidilmeyerek idari işleyiş ve devlet harcamalarında bir miktar istikrarın sağlanması mümkün olabilir. Ancak böyle bir hükümetin, ülkenin kökleşmiş siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına ne derece çare olacağı tartışılır. Bu bakımdan BV liderliğinde kurulacak bir hükümetin yalnızca siyasi krizin bir miktar ötelenmesine yarayacağı söylenebilir.Anayasaya göre son seçenek başbakan adayının meclis tarafından seçilmesi. Fakat partiler arasında bu şekilde bir uzlaşının sağlanması da oldukça uzak bir ihtimal. Kısacası, mevcut senaryolarla bir hükümet kurulabilse dahi bunun uzun ömürlü olmasını beklemek bir hayli zor. Önceki dönemde olduğu gibi partiler arasında yaşanacak bir görüş ayrılığı hükümetin kolaylıkla gensoruyla düşürülmesine yol açabilir. Bu durumda Bulgaristan’da yeni bir seçimin ufukta göründüğünü söyleyebiliriz. Nitekim siyasi yorumlarda en geç mart ayı ortalarında yeni bir erken seçimin yapılacağı üzerinde duruluyor. Son kamuoyu yoklamalarına göre partilerin son seçimde aldığı oy oranlarında kayda değer bir değişmenin olmadığı görülüyor. Erken seçimde benzer bir sonuç çıktığı takdirde ülke siyasetinin girmiş olduğu kısır döngü devam edecek.
Parlamenter sistemdeki tıkanma
1990’lardan bu yana Bulgaristan’ın parlamenter sisteminde yaşanan krizler genellikle popülist partilerin işine yarıyor. Belirli bir siyasi program önermek yerine kampanyalarını değişim ve reform gibi kavramlar üzerine kuran popülist partiler beklenmedik seçim başarıları elde edebiliyor. Ancak ülkenin siyasi gerçekleri bu partilerin, kökleşmiş sorunlara çare olmasını engelliyor. Bu şekilde iktidara gelen partiler belki bir süreliğine istikrar kurabilseler de zamanla birer sistem partisi haline gelerek ülkenin siyasi ve ekonomik patolojileriyle ilişkilendiriliyor. 1990’larda Demokratik Güçler Birliği (SDS), 2000’lerin başlarında eski Çar’ın partisi (NDSV) ve son olarak GERB bu tecrübeleri yaşadı. Sistemin içinde yer alarak sistemi değiştirmenin ne kadar zor olduğu bu örneklerden anlaşılıyor.Öte yandan kendini sistem dışı konumlandırarak köklü değişim vaat eden irili ufaklı birçok parti de bir dönem mecliste yer aldıktan sonra ismi duyulmayacak şekilde siyaset sahnesinden kayboldu. Bunun en yeni ve çarpıcı örneği ise 11 Temmuz 2021 seçiminin galibi Böyle Bir Halk Var (ITN) partisi oldu. Sistem karşıtı partiler tek başlarına meclis çoğunluğunu sağlayamadıkları ve diğer partilerle de bir araya gelmediklerinden dolayı krizlerin aşılması için de bir çözüm sunamıyor. Böylece seçmen ya tekrar “sistem” partilerine ya da “sistem”le diyalog kurabilecek partilere yöneliyor. Bu durumda sistem karşıtlarının gerçekten sisteme karşı mı, yoksa sistemin bir uzantısı mı olduğu da tartışılan bir konu.
Avrupa Birliği’nde kişi başına düşen gelir bakımından son sırada yer alan ve dışarıya verdiği göçlerle nüfusu sürekli azalan Bulgaristan’da bu gidişatın tersine çevrilebilmesi için siyasi kurumların işlemesi ve uzak görüşlü politikaların takip edilmesi gerekiyor. Ancak Bulgaristan, 2 yılı aşkın süredir protestolar, geçici hükümetler ve yinelenen seçimler girdabının içinde sürükleniyor.
Bu süreçte aktörler değişse bile mevcut parlamenter sistemdeki tıkanıklığın aşılamaması siyasete olan inancı da gün geçtikçe zayıflatıyor. Bu şartlarda seçim ve yönetim sistemine ilişkin alternatiflerin giderek daha fazla tartışılacağını öngörebiliriz.
[AA, Dr. Mehmet Uğur Ekinci, Yusuf Yusufoğlu, 16 Kasım 2022].