Masada ortak politikalardan en çok bahseden bir ismin diğer müttefik partilerden bu kadar ayrışması muhalefetin temel bir sorununa işaret ediyor: ortaklık ve farklılık nerede başlar, nerede biter?
Devamı
Muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temsil ettiği güçlü ve etkin liderlik karşısına "koordinatör" iddialı bir aday ve "masa desteği" ile çıkma niyetinde. Bu kişi siyasi tabanı olmayan birisi olursa parti başkanları arasındaki çekişmeden bunalacak bir sekretere döner.
Devamı
Özellikle son dönemde altılı masa üyeleri, seçimi kazandıkları takdirde, geçiş sürecinde nasıl bir yönetim modeli uygulayacaklarına yönelik birçok açıklama yaptı.
Masadaki genel başkanlar olası ortak cumhurbaşkanı adayları kazanırsa nasıl bir hükümet yapısı kuracaklarını anlatmaya giriştiler ancak bu çabaları muhalefet cenahından daha çok eleştiri aldı.
2022'nin son günlerinde iç siyasetin en çok konuşulan gündem maddesi hâlâ muhalefetin belirlenemeyen adayı. 6'lı masadaki genel başkanların aday meselesini ocak ayı başında masaya yatırması bekleniyordu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 5 Ocak'taki toplantıda cumhurbaşkanı adayı ismi konuşmayacaklarını açıkladı. İmamoğlu seçeneğinin zayıflaması ile eli iyice güçlenen Kılıçdaroğlu, "Aday değil sistem önemli" vurgusuna devam ediyor.
Kısa vadede muhalefeti birleştiren bir yerde görülen bu karar orta vadede 6'lı masa içindeki ve CHP'deki çekişmeyi büyütebilir.
6'lı masa geçiş dönemine ve ortak politikalara odaklanarak aday konusunu erteliyor. Hatta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu programları oluşturmadan aday belirlemenin doğru olmayacağını şu cümlelerle rasyonelleştirdi: 'Seçimden sonra seçilecek cumhurbaşkanının altılı masayı da götürmesi lazım. Cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra eğer liderlerle uyum gibi bir sorun çıkarsa o başka felakete yol açar. Seçimden sonraki süreç çok daha önemli.'
Devamı
6'lı masa yol haritası ve politika belgeleri açıklamaya hazırlanıyor. Bu belgeler iddia edildiği gibi 'tek politika' özelliğine bürünse bile muhalefetin dağınık vizyon pencerelerini toparlaması çok zor. Hele bu 6 partinin olası ortak aday ile birlikte 'bir parti gibi hareket edebilme' durumuna ulaşması aşırı bir beklenti. 2023 seçimlerine giderken siyasetçinin en kritik meselesi 'tutarlı ve net bir vizyonu seçmene ulaştırmak.' Hâlâ çoklu aktör ve vizyon karmaşası yaşayan muhalefet hem netleşmek hem de seçimlere kadar seçmene ulaşmak zorunda.
Devamı
Türkiye'nin çoğulcu demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri güçlendirecek yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda toplum da siyasi karar alıcılar da hemfikir. Fakat salt politik karşıtlık üzerinden bir parlamenter sistem savunusu yapmak yeni anayasa arayışına katkı sunmayacağı gibi geçmişte yaşanan bazı sistemik sorunların tekrarına da yol açabilir.
Adaylık çekişmesiyle dağınık görüntü veren 6’lı masa bileşenleri şimdi de farklı (ve muhtemelen birbirleriyle çelişkileri olan) vizyon belgeleriyle sahneye çıkıyor.
Altılı masa, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için uzun süredir üzerinde çalıştıkları anayasa değişiklik teklifini kamuoyuyla paylaştı. Açıkladıkları 84 maddelik teklif, dokuz ay önce açıklanan mutabakat metninde yer alan vaatleri anayasa maddeleri şeklinde sıralamanın ötesine geçemedi. Teklifteki yegâne yenilik ise vaat edilen sistem değişikliğinin doğasına aykırı bir şekilde cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği oldu.
Başkanlık ya da parlamenter sistem önerilerinin tartışılması elbette demokrasimize katkı verir.
Bulgaristan, 2 yılı aşkın süredir protestolar, geçici hükümetler ve yinelenen seçimler girdabının içinde sürükleniyor.
Başkanlık sistemindeki seçim kampanyaları belediye başkanlığı seçimlerine benzemez. Bir maraton koşusudur. Muhalefet ister ortak aday ister çoklu aday çıkarsın cumhurbaşkanları adaylarının maraton koşucusu olma imkânlarını sınırlıyorlar. İşte bu sebeple bakmayın sert eleştirilere, her şeye rağmen en hazır adayları Kılıçdaroğlu.
Önümüzdeki dönemde parlamentoyu hayli yoğun bir takvim bekliyor. Gündemde ceza hukuku ve arabuluculuğa ilişkin önemli düzenlemeler içermesi beklenen 7. yargı paketi, daha önce görüşülmesi ertelenen "dezenformasyonla mücadele yasası" teklifi, ruh sağlığı düzenlemesi, süresi biten Azerbaycan, Lübnan, Mali ve Orta Afrika tezkereleri, Anayasa Mahkemesine üye seçimi gibi bir dizi karar ve kanun teklifi bulunuyor. Ancak Meclis asıl mesaisini Ekim ayı sonundan itibaren 2023 Bütçesi için yapacak.
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Ülke TV ekranlarında yayınlanan Gündem programında, siyaset gündemini değerlendirdi.
Türkiye'yi 2023 sonrasına taşıma konusunda muhalefetin kendisini 'alternatif' olarak sunamaması olgusu gücünü koruyor.. 6’lı masanın asıl meydan okuması dağılma riski değil, vasatlıktan kurtulamamak olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı konumlanmaları ve parlamenter sisteme geçişi istemeleri seçmen nezdinde heyecan uyandırmıyor.
Aday profili meselesi 6'lı masanın dört çelişkisinden sadece birisi. Masayı bir araya getiren tutkalın (Erdoğan karşıtlığı ve güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi) seçmene umut vermek için yetersiz olduğu görüldükçe bu çelişkiler daha fazla öne çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz dört yılda yargı reformu yasaları, infaz düzenlemesi, Covid-19 salgınıyla mücadele tedbirleri, uluslararası antlaşmaların onaylanması, askerlik reformu, vergi düzenlemeleri ve nihayet hükümet bütçeleri gibi en önemli faaliyetlerini Meclisin çıkardığı kanunlarla gerçekleştirebildi. Bu dönemde Meclis toplam 271 yasayı kabul etti. Ayrıca unutulmamalı ki çıkarılan her yeni kanun "kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz" hükmü gereğince Cumhurbaşkanının kararname alanını daha da daraltıyor. Meclis yeni sisteme uyum sağladıkça parlamenter sistem tecrübesinde görülmediği kadar etkili bir yasama organı karşımıza çıkacaktır.
İktidar ve muhalefet arasındaki rekabetin ana iddiası ülkeyi kendisinin yönetebileceğidir. Bu iddianın ikinci yüzü ise rakibinin ya da rakiplerinin yönetemeyeceğidir. 2023 seçimlerine giderken Türkiye'de güncel siyasetin her konusu bu tema etrafında şekilleniyor. En son muhalefet Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO'nun Madrid Zirvesi'nde Türkiye'nin taleplerini Finlandiya ve İsveç'e kabul ettirdiği üçlü mutabakatı eleştirdi.
İttifaklar ve siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte şekillenen yeni siyasi alanda seçim kazanmak için toplumun çok geniş kesimlerine yönelik siyaset üretmeleri gerektiğinin farkındalar.