SETA > Yorum |
Başkanlık Bu Endişe Niye

Başkanlık... Bu Endişe Niye?

Gezi kalkışmasından bu yana "otoriterleşme", "diktatörlük", "yaşam tarzına müdahale", "Batı'dan kopma" vb. gibi yersiz korkularla Türkiye siyasetini manipüle etmeye çalıştılar.

Mafya çeteleri korkutarak iÅŸ yapar. Ä°nsanları yıldırmaya, sindirmeye çalışırlar. Terör örgütleri de aynı ÅŸeyi yapar. Kan akıtır, korku ortamı oluÅŸturmaya gayret ederler. Gangsterleri de teröristleri de, bunları yapıyor diye yadırgamayız. Suçları için cezalandırılmalarını dileriz. Elimizden geldiÄŸince onlarla mücadele ederiz. Fakat yadırgamayız. Zira biliriz ki varlıkları buna, korkutmaya, yıldırmaya, sindirmeye baÄŸlıdır.

Peki bunları siyasetçiler, yazarlar ve iÅŸadamları yaparsa? Elbette onlarla da mücadele etmemiz gerekir. Ama yetmez. Onları yadırgamamız, ayıplamamız da gerekir. Siyasetçinin bir taktik olarak toplumu korkutmaya çalışması, yaptığı iÅŸe bir ihanettir. Bir yazarın, ideolojik bir ajandayla korku hissini toplumda yaymaya çalışması ahlaksızlıktır.

Birkaç yıldır, Türkiye'de muhalefet bloÄŸu korkutma, yıldırma ve sindirme taktiklerini kullanarak siyaset yapmaya çalıştı. Nasıl ki geçmiÅŸte, "irtica" korkusu yaratarak bir tahakküm alanı inÅŸa etmiÅŸlerse, yeni dönemde de yeni korkular üzerinden iktidar devÅŸirmeye kalktılar.

Gezi kalkışmasından bu yana "otoriterleÅŸme", "diktatörlük", "yaÅŸam tarzına müdahale", "Batı'dan kopma" vb. gibi yersiz korkularla Türkiye siyasetini manipüle etmeye çalıştılar. Ardından terör örgütü PKK'nın kanlı eylemlerinden ilham alarak "iç savaÅŸ" söylemini devreye soktular.

Toplumu korkutarak siyaset yapmaya, muhalefet yapmaya çalıştılar. Tabii ki baÅŸarılı olamadılar. Zira toplumu korkutarak siyaset yapılmaz. Sadece korku ortamı oluÅŸturulur.

1 Kasım seçim sonuçları, korkutma, yıldırma ve sindirme taktiklerinin siyasette hiçbir karşılığının olmadığını net biçimde göstermiÅŸ oldu. Seçimden sonra, kendi taktiklerini AK Parti'ye yamamaya çalıştılar. AK Parti'nin seçim zaferinin altında yatan nedenin "korku atmosferi" oluÅŸturması olduÄŸunu iddia ettiler.

Gelin görün ki, muhalefet bloÄŸu, siyasetçisi, yazarı, iÅŸadamıyla seçimden sonra da aynı taktikleri kullanmaya baÅŸladı. Türkiye'nin ihtiyaç duyduÄŸu hükümet sistemi deÄŸiÅŸimi ile ilgili bir "korku atmosferi" oluÅŸturma çabası içine girdiler. BaÅŸkanlık sistemini ötekileÅŸtirmeye, baÅŸkanlık sisteminin tek adam diktatörlüÄŸü anlamına geleceÄŸini ifade ediyorlar.

Alttan alta baÅŸkanlık sisteminin "saltanata geçiÅŸ" anlamına geldiÄŸi korkusunu yaymaya çalışıyorlar. Bunu yaparken, "millet size baÅŸkanlık için deÄŸil, gündelik sorunları çözün diye oy verdi" söylemini kullanmaktan da geri durmuyorlar. "BaÅŸkanlık tartışmasına dönerseniz 7 Haziran'daki gibi yine kaybedersiniz" diye ekliyorlar.

Bununla iki ÅŸeyi hedefliyorlar:

Toplumu korkutarak, deÄŸiÅŸim iradesini engellemek

AK Parti elitinin yapısal sorun alanlarıyla yüzleÅŸme noktasındaki cesaretini kırmak.

Türkiye sorunlarını sakin bir ortamda, makul bir siyasi zeminde tartışabileceÄŸi bir noktaya geldi. Tam da bu noktada, tartışmanın zeminini yersiz korkularla dinamitleme çabası Türkiye'nin aleyhinedir.

Türkiye'nin 1 Kasım'da baÅŸkanlık sistemini oylamadığı doÄŸrudur. Fakat sistem deÄŸiÅŸimi ile ilgili bir ortam oluÅŸmasına imkân verdiÄŸi de apaçık bir gerçektir.

Madem, sistem değişimi ile ilgili atılacak her adım yeniden halka sorulacak, o takdirde bu endişe niye?

[Sabah, 12 Kasım 2015]