Arap dünyası ve Çin arasındaki ilişkiler güçlü, köklü ve tarihsel kökenlere sahiptir. İpek Yolu'nun önemli kavşak noktalarından biri olan Arap ülkeleri günümüzde de Yeni İpek Yolu Projesi ile öne çıkmaktadır. 2022'de 300 milyar dolarlık dış ticaret hacmiyle Çin'in önemli ticaret ortaklarından biri haline gelen Arap ülkeleri farklı alanlarda Doğu Asya'nın yükselen ekonomik gücüyle iş birliğine gitmektedir. 1978'de Çin'de başlayan dışa açılım politikası sonrası daha fazla önem kazanan enerji ihtiyacı Çin-Batı Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesine ciddi katkı sağladı. 1990'larda enerjide kendi kendine yeterli olan konumunu sürdüremeyen Çin farklı enerji kaynağı ülkelerden ithalata başladı. Çin günümüzde enerji ithalatının yüzde 40'a yakınını Arap ülkelerinden yapmaktadır. Çin, Arap dünyasından enerji ithal ederken imalat sanayii ürünleri ağırlıklı bir ihracat kapasitesine sahiptir. Çin'in 2020-2022 arasında toplam dış ticaret hacmi 4,5 trilyon dolardan 6 trilyon dolara çıkarken enerji ihtiyacı da artmıştır. 7-9 Aralık 2022'de Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in resmi Suudi Arabistan ziyareti de Arap dünyası ve Çin arasındaki iş birliğinin geliştirilmesine katkı sağlamıştır.
Çin'in küresel yatırımları
2005-2022 döneminde dünya genelinde 2,23 trilyon dolarlık yatırım gerçekleştiren Çin enerji, ulaşım ve emlak gibi sektörlere ağırlık verdi. 2008 Finansal Krizi'nden sonra hızla artmaya başlayan Çin yatırımları birçok ülkeye yayılarak küresel büyümeye katkı sundu. En fazla yatırım yapılan ülkeler arasında ABD, Brezilya, Nijerya, İngiltere, Kanada, Suudi Arabistan, Pakistan ve Endonezya gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler yer aldı. 2,23 trilyon dolarlık yatırım stokunun 791,7 milyar dolarını ise enerji sektörü oluşturdu. Çin'in en fazla enerji sektöründe yatırımı tercih etmesinde, enerji tüketen ülkeler arasında ilk sıralarda gelmesi ciddi anlamda etkili oldu. En fazla enerji yatırımı yapılan ülkeler arasında Brezilya (54,85 milyar dolar), Pakistan (48,04 milyar dolar), Kanada (41,84 milyar dolar), Avusturalya (39,75 milyar dolar), Rusya (32,17 milyar dolar), Irak (28,52 milyar dolar) Suudi Arabistan (24,57 milyar dolar) ve BAE (19,69 milyar dolar) bulunuyor. Bu ülkelerle Çin'in dış ticareti her yıl genişlerken Çinli firmalar aktif şekilde yatırım yapılan bölgelerde projelere dâhil oluyor. Dış ticaret profiliyle bağlantısı güçlü olan yatırım stratejisi, ülkelerin altyapılarının gelişmesine katkı sunarken Çin'in ihtiyaç duyduğu ürün grupları istikrarlı şekilde ithal edilebiliyor. Gelişmekte olan ülkelerde altyapı yatırımları işlerlik kazanırken gelişmiş ülkeler de teknoloji, finans ve emlak başta olmak üzere çeşitli sektörlere yoğunlaşıyor. Doğal kaynaklar açısından zengin ülkelerde ise enerji, madencilik ve ulaşım öne çıkıyor.
Arap-Çin ilişkileri
Küresel enerji kaynaklarının yüzde 60'a yakınını barındıran Batı Asya'daki mevcut konjonktür geçmişten günümüze önemini koruyarak bölge ülkeleriyle diğer aktörler arasındaki ilişkilerde belirleyici olmuştur. Arap dünyası ve Çin arasındaki ilişkilerde de önemli bir konuma sahip enerji kaynakları günümüzde ikili ticareti domino etmektedir. 1990'ların başından itibaren gelişen siyasi ilişkiler Çin'in dışa açılım ve ihracat merkezli kalkınma modeliyle daha fazla öne çıkmıştır. 2004'de Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu'nun kurulmasının ardından daha kurumsal hale gelen ilişkiler, Çin dış politikasının bölgede daha fazla aktif olmasına yardımcı olmuş ve 2010'lar sonrası gelişme hızı da artırmıştır. 2013'de Yeni İpek Yolu Projesi'nin ilanıyla Çin-Arap dünyası arasındaki ilişkiler daha stratejik hale gelmiştir. Çin'den başlayıp Avrupa'ya uzanan projenin geçiş güzergâhında olan Arap dünyası mevcut girişimle 100 milyar doların üzerinde yatırım almıştır. Ayrıca BAE'de yaşayan 200 binden fazla Çinli de Arap dünyası ile Çin arasındaki ilişkilerin özel bir yansımasıdır. Mısır'da son 10 yılda 20 milyar doların üzerinde yatırım yapan Çin, ülkenin altyapısının modernleştirilmesi için projelere dâhil olmaktadır. Cezayir'de 50 milyar doların üzerinde projeyi tamamlayan Çinli firmalar Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt ve Umman gibi ülkelerde enerji yatırımlarına ağırlık vermektedir.
Batı-Doğu rekabetinin ticaret, teknoloji, üretim ve diğer alanlarda yoğunlaştığı bir dönemde Arap dünyası ve Çin arasındaki ilişkiler diğer aktörleri de bölgeye çekmektedir. Çin'in siyasi ve ekonomik açılımlarına karşı bölge ile ilişkileri dengeli seviyede tutmak isteyen küresel ve bölgesel güçler Arap dünyasıyla ilişkileri yeniden gözden geçirmektedir. Bu nedenle gelecek yıllarda Çin'in ekonomik gücü arttıkça bölge küresel rekabetin yaşandığı bir coğrafya olarak öne çıkabilir.
Enerji güvenliği
Küresel enerji tüketiminin yüzde 23'ten fazlasını ve petrol ithalatının yüzde 19'unu gerçekleştiren Çin yıllık ortalama 350 milyar dolarlık petrolü dünya genelinden ithal ediyor. Mevcut petrol ithalatının yüzde 40'a yakını ise Arap dünyasından geliyor. Batı Asya'dan gelen petrolün büyük çoğunluğu deniz yolu üzerinden Çin ana kıtasına ulaşırken transit deniz yollarının güvenliği büyük önem taşıyor. Malakka Boğazı, Babülmendep Boğazı ve Basra Körfezi gibi geçiş güzergâhları Çin'in enerji arz güvenliğinde önem arz ediyor. Bu bölgelerin güvenliği için güçlü bir donanmaya ihtiyaç duyan Çin her yıl İngiltere'nin deniz kuvvetleri kadar gemiyi Çin Deniz Kuvvetlerinin envanterine dâhil ediyor. Enerji ithalatında problem yaşanmasının yol açacağı aksaklıklar ise üretimin duraksamasına neden olabilir. Dış ticaret odaklı kalkınma modelini benimseyen bir ülke olarak Çin enerji tedarikine önem vermektedir. Yaşanabilecek herhangi bir kriz üretim sürecine ve yönetimde yer alan Çin Komünist Partisinin meşruiyet algısına kötü yansıyabilir.
Çin'de toplam dış yatırımların yüzde 35'ten (791,7 milyar dolar) fazlasını oluşturan enerji sektörünü altyapı yatırımları takip etmektedir. Örneğin Çin'in enerji ithalatının yüzde 25'den fazlasını ithal ettiği Afrika kıtasındaki yatırımlar enerji ve altyapı sektörlerine yoğunlaşmıştır. Enerji kaynaklarının çıkarılması ve ulaşım hatlarıyla limanlara güvenli şekilde getirilmesine katkı sunan Çin yatırımları aynı zamanda dış ticaretin de gelişmesine yardımcı olmaktadır. Çin güçlü bir üretim altyapısı ve imalat sanayisinin katkısıyla dış ticarette rekabet gücünü elinde bulundururken enerji arz güvenliğini de sağlamaya çalışmaktadır. En fazla enerji ithal ettiği bölge olan Arap coğrafyasına ise özel bir önem vermektedir. Verilen önemin bir göstergesi olarak bölgesel iş birliği platformları kurulmuş ve günümüze kadar işlevsellik kazanmıştır. Körfez İşbirliği Konseyi ve Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu kurumsal kimliği altında gelişen ilişkiler siyasi ve ekonomik temelli ilerlemektedir. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'nin 7-9 Aralık 2022'de resmi Suudi Arabistan ziyaretinde alınan kararları da mevcut iş birliğine örnek göstermek mümkündür. Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu ile Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi için uyum planı imzalanmıştır. Yemen'deki krize çözüm bulmak için destek çabaları iki taraflı olarak ilan edilmiştir. Tek Çin politikasına bağlılık vurgulanırken İran nükleer çalışmaları, Filistin-İsrail çatışması, Suriye krizi ve Afganistan'daki mevcut konum için iş birliğine dikkat çekilmiştir.
Dengeleyici unsur
ABD'nin Batı Asya'dan Doğu Asya'ya ilgisinin ve askeri ağırlığının kaydığı bir dönemde Çin-Arap ülkeleri arasındaki ilişkiler siyasi, ekonomik ve askeri olarak gelişmektedir. Çin bölge ülkelerine daha fazla savunma sanayii ürünleri ihraç ederken dengeleyici bir ekonomik güç olarak öne çıkmaktadır. Ekonomik ilişkilerin yanı sıra gittikçe güç kazanan siyasi diyalog ortamı Çin'in kuruluşunda öncülük yaptığı bölgesel iş birliği platformlarıyla kuvvetlenmektedir. Sonuç itibariyle Arap dünyasına 200 milyar dolardan fazla yatırım yapan Çin, ABD ve AB gibi küresel aktörlerin girmekten imtina ettikleri ülkelerle ilişkileri geliştirmektedir.
[Star, 16 Aralık 2022].