Türk dış politikasında öne çıkan “Dünya beşten büyüktür” söylemi önemli bir reform yanlısı yaklaşımı simgelemektedir. Son yıllarda bu söylemle irtibatlı olarak Türkiye kamuoyunda da daha yoğun bir şekilde gündeme gelen Birleşmiş Milletlerin (BM) en önemli organı konumundaki Güvenlik Konseyine (BMGK) yönelik reform çağrıları yaklaşık yirmi beş yıldır dünya kamuoyunda önemli bir yer tutmaktadır. 1945’te kurulan BM’nin başta küresel insani kriz ve sorunlara tam anlamıyla çözüm bulamayışı çeşitli öneri ve reform tekliflerini gündeme getirmektedir. Ancak BM’nin yapısı, meşruiyet sorunu ve işleyişine yönelik dile getirilen tüm reform girişimlerine rağmen statükodan yana tavır alan ülkelerce direnç gösterilmesi en nihayetinde beraberinde olumlu sonuçlar vermemiştir.
Bu analizde başta BMGK’nin genel yapısı ve başarısızlıkla sonuçlanan önemli reform önerileri ele alındıktan sonra özellikle Almanya’nın son yıllardaki küresel etkinliği ve ekonomik gücüne paralel olarak artan BMGK daimi üyelik talebi irdelenmektedir. Bu bağlamda Almanya’nın taleplerinin ne ölçüde gerçekleşebilir olduğu ve buna karşın ne gibi küresel şerhlerin geçerli olduğu detaylandırılmaktadır. Daha sonra da yine son yıllarda bölgesel ve küresel anlamda önem kazanan Türkiye’nin BM ve BMGK nezdindeki reform çağrıları mercek altına alınmaktadır. Bu bağlamda Berlin ve Ankara’nın pozisyonları karşılaştırmalı olarak ele alınırken Almanya’nın talep ve beklentilerinin gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğu üzerinde durulmaktadır..