Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) gerçekleşen ara seçimlerde ortaya çıkan tablo, tarihi oranlarda seyreden enflasyona rağmen seçmenin kimliksel nedenlerle oy kullandığını ortaya koydu. Cumhuriyetçiler ekonomik zorlukları haklı olarak en önemli avantajları olarak görürken Demokratları motive eden faktörler ise hem eski ABD Başkanı Donald Trump hem de kürtaj meselesi olarak öne çıktı. Ilımlı Cumhuriyetçilerin ve bağımsızların Trump’ın tekrar başkan olma hayallerine sıcak bakmadığı ve Cumhuriyetçi kadın seçmenlerin bile kürtajın tamamen yasaklanmasına karşı olduğu sandıktan çıkan en önemli mesajlar oldu. Diğer bir deyişle "Trumpçılığın" reddi ve sınırlandırılmış da olsa kürtaj hakkının korunması gibi daha kimliksel meseleler seçmende yüksek enflasyon kadar karşılık buldu.
"Trumpçılığın" reddi ve sınırlandırılmış da olsa kürtaj hakkının korunması gibi daha kimliksel meseleler seçmende yüksek enflasyon kadar karşılık buldu
Sandığa giden seçmenin motivasyonları
Tedarik zincirindeki zorluklar, yüksek enflasyon ve gelir eşitsizliği ekonominin ana sorunları olarak ortada dururken Cumhuriyetçilerin bunları gündemde tutabilmelerinin önündeki en büyük engel eski Başkan Trump’ın kendisiydi. Trump’ın, Cumhuriyetçi Parti’nin ön seçimlerinde kendine biat eden adayları desteklemesi ekonomiyi ön planda tutacak "daha makul" ve "seçilebilir" adayların önünü kesti. 2020 seçim sonuçlarını sorgulayan, Trump’ın başkanlığının çalındığını ve Joe Biden’ın meşru başkan olmadığını söyleyen veya ima eden Trumpçı adaylar partinin yüzü olarak ön plana çıktı. Bu Cumhuriyetçi profilin ara seçimlerde daha merkeze yakın ve bağımsız seçmenler nezdinde kabul görmediği anlaşıldı.Cumhuriyetçi Parti içinde Trump’a karşı bayrak açarak başarı kazanmak oldukça zor zira eski başkanın son derece sadık ve istekli bir tabanı varTrump’ın muhafazakar hakimleri ataması sayesinde Anayasa Mahkemesinin kürtajın anayasal güvencesini ortadan kaldırması da Demokratların sandık başına gitmesi için önemli bir neden oldu. Kamuoyu yoklamaları, Cumhuriyetçi ve bağımsız kadın seçmenlerin de bu konuda rahatsız olduklarını ortaya koyuyordu aslında. Başkan Biden’ın Kongrede Demokrat çoğunluğun korunduğu takdirde kürtajın yasama eliyle anayasal güvenceye kavuşacağı vaadi Demokrat kadınları mobilize etti. Muhafazakar çoğunluktaki Anayasa Mahkemesinin kürtaj kararı da kadın seçmenler arasında rahatsızlık yarattı. Demokratların bu meseleyi sürekli gündemde tutmaları ve Cumhuriyetçilerin mahkemenin hiç de popüler olmayan bu kararını konuşmaktan imtina etmeleri seçim sonuçlarına yansıdı.
Ara seçimlerde geleneksel olarak iktidar partisi oy kaybı yaşar ve Kongredeki dengeler muhalefet lehine değişirdi. Bununla birlikte tarihi seviyelerde seyreden enflasyon Cumhuriyetçilerin ezici bir zafer beklentisini artırmıştı. Biden yönetiminin ekonomiyi canlandırmak adına geçirdiği harcama paketleri, tedarik zinciri zorlukları ve Ukrayna krizinin bir sonucu olarak gerçekleşen yüksek enflasyon Demokratlar için en zorlu meseleydi. Ancak bu ekonomiyi stimüle etme amaçlı harcama paketlerinin diğer bir sonucu da istihdamın tarihi seviyelerde yüksek seyretmesi oldu. Yüksek enflasyondan şikayet eden çok olsa da işsizlik oranının çok düşük olması Cumhuriyetçilerin ekonomi eleştirilerinin etkisini kırmışa benziyor.
Senato çoğunluğunu kaybetmeyen ve Temsilciler Meclisinde de çok az farkla çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptıran Biden’ın yasama süreçlerinde eskisi kadar rahat hareket etmesi mümkün olmayacak
2024 seçimleri ve Trump faktörü
Biden’ın ekonomi yönetiminden memnuniyetsizlik, görev onay oranlarına yansımıştı. Kamuoyu yoklamalarının ara seçim öncesinde yüzde 42 civarında gösterdiği görev onay oranı benzin fiyatlarının tarihi zirve yaptığı temmuz ayında yüzde 36 seviyelerine kadar düşmüştü. Bu da, başkanın popülaritesinin benzin ve gıda fiyatlarındaki artışlarla doğru orantılı olduğunu gösteriyordu. Zaten Biden da Demokratların seçim kampanyalarından Pennsylvania’daki senatörlük yarışı haricinde uzak durmuştu. Pennsylvania’da Obama’yla birlikte kampanya yapan Biden demokrasinin tehlikede olduğu temasını işleyerek Trump’ın adayı olarak görülen Mehmet Öz’e karşı çaba gösterdi. Pennsylvania seçimleri senatör adayları John Fetterman’la Öz’ün mücadelesinden çok 2020 Trump-Biden mücadelesinin tekrarı olarak gerçekleşti.Biden’ın popülaritesinin düşüklüğünün farkında olarak, kampanya sürecinde sahaya inmesine karşın Trump’ın her seçime kendi damgasını vurmaya çalışması geri tepti. Cumhuriyetçi Parti içinde yüksek desteğe sahip Trump, ara seçimlerde seçilebilecek adayları değil kendine bağlılık ifade eden adayları desteklemeyi tercih etti. Ara seçimlerdeki muhtemel bir zaferi sahiplenerek parti içindeki hakimiyetini tartışmasız ispat etmek isteyen Trump, partiyi zafere götürecek formülü ürettiğini göstermek istiyordu. Ara seçim zaferi sayesinde 2024 için başkan adaylığını tartışmasız ilan etmek isteyen Trump’ın hesapları tutmadı. Florida Valisi Ron DeSantis’in yüzde 60’a yakın bir oy alarak tekrar vali seçildiği ve Cumhuriyetçi Partinin yükselen yıldızı olarak öne çıktığı ara seçim sonuçları Trump’ın kolaylıkla başkan adayı olamayacağını gösterdi.
Cumhuriyetçi Parti içinde Trump’a karşı bayrak açarak başarı kazanmak oldukça zor zira eski başkanın son derece sadık ve istekli bir tabanı var. Bu tabanın desteğini almadan başarılı olmak Trump dışındaki adaylar için neredeyse imkansız. Bu tür adaylar Trump’ın bir şekilde desteğini almak ancak tam Trumpçı görünmeden daha ılımlı ve merkeze yakın seçmenin de oyunu kazanmak zorundalar. Kongre seçimlerinde bu şekilde davranan adayların başarı kazanamaması önümüzdeki dönemde daha farklı formüller üretilmesini gerekli kılacak. Trump’ın her zaman bir numaralı isim olma isteği DeSantis gibi kendisine rakip gördüğü bir siyasetçiyle birlikte çalışma ihtimalini zora sokuyor. DeSantis Trump’la ortak bir nokta bulabilse bile Trumpçı bir aday olarak görünmek istemeyecektir. İki isim ortak hareket etme formülünü üretemezse parti içinde bir iç siyasi savaş bile başlayabilir.
2024 seçimleri Demokratlar için de hiç kolay olmayacak zira Başkan Biden’ın tekrar aday olmasına karşı sesler özellikle ara seçimler öncesinde yükselişteydi. Biden’a karşı bir referandum olarak da görünen seçimlerin sonuçları beklenenden çok daha iyi çıkınca, önümüzdeki iki yıl Biden’ın daha güçlü bir "topal ördek" olarak devam edeceği görüldü. Senato çoğunluğunu kaybetmeyen ve Temsilciler Meclisinde de çok az farkla çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptıran Biden’ın yasama süreçlerinde eskisi kadar rahat hareket etmesi mümkün olmayacak. Buna rağmen siyasi pazarlıklarla ara seçimlerde yara alan Trump’tan daha bağımsız hareket edebilecek bazı Cumhuriyetçilerin desteğini alması söz konusu olabilir. Cumhuriyetçilere, istediklerini daha fazla vererek bazı yasaları geçirmeyi başarabilirse ve en son enflasyon oranında görülen rahatlama devam ederse Biden’ın pozisyonu daha güçlenebilir.
Başkanlık yarışı için niyeti olduğunu ancak henüz karar vermediğini söyleyen Biden’ın kararında Cumhuriyetçilerin adayının kim olacağının etkisi büyük olacak. Trump’ın adaylığı durumunda tekrar aday olma ihtimali artacak olan Biden’ın, DeSantis gibi daha genç, dinamik ve popülist bir aday karşısında kendi partisinden daha genç birine fırsat verilmesi için geri çekilmesi söz konusu olabilir. Bu durumda Demokrat Parti içerisinde bir ön seçim süreci başlarsa parti içerisindeki daha sol ve progresif kesimlerle merkez kanat arasındaki mücadele tekrar gün yüzüne çıkabilir. Her iki partinin de iç mücadelelerinin uzaması 2024 seçimleri için çok daha öngörülemez bir tablo sunabilir. Trumpçı siyasetin sınırları ve Biden’ın popülaritesinin düşüklüğü her iki liderin de daha genç isimlere sahneyi bırakması yönündeki baskıları artıracaktır. Kutuplaşmanın son derece güçlü bir biçimde devam ettiğini gösteren ara seçim sonuçları, 2024’te Amerikan toplumundaki kutuplaşmayı aşma formülünü üretebilen liderlerin şansının daha fazla olacağına işaret ediyor.
[AA, 15 Kasım 2022]
https://www.setav.org/podcast-abd-ara-secimlerinde-beklenen-degisim-ruzgari-esti-mi/
https://www.setav.org/amerikan-ara-secimleri-trumpciligin-sinirlari/.