Eski Başkan Trump’ın ‘gizli’ ve ‘çok gizli’ belgeleri usulsüz biçimde Florida’daki malikanesi Mar-a-Lago’da bulundurması medyayı günlerce meşgul eden bir skandala dönüşmüştü. Ağustos 2022’de FBI’ın Trump’ın evine baskın düzenleyerek belgelere el koyması sonrasında Adalet Bakanlığı özel bir savcı atamıştı. Geçtiğimiz hafta ise Başkan Biden’ın Başkan Yardımcılığı döneminde bu tür belgeleri benzer biçimde özel ofisi ve evinde bulundurduğu ortaya çıkınca Adalet Bakanlığı gene özel savcı atama yoluna gitti. Halihazırda 2024’te aday olması beklenen Trump ve Biden’ın benzer şekilde soruşturuluyor olması başkanlık yarışında yeni bir belirsizlik etkeni yaratabilir.
Eski Başkan Trump’ın ‘gizli’ ve ‘çok gizli’ belgeleri usulsüz biçimde Florida’daki malikanesi Mar-a-Lago’da bulundurması medyayı günlerce meşgul eden bir skandala dönüşmüştü. Ağustos 2022’de FBI’ın Trump’ın evine baskın düzenleyerek belgelere el koyması sonrasında Adalet Bakanlığı özel bir savcı atamıştı. Geçtiğimiz hafta ise Başkan Biden’ın Başkan Yardımcılığı döneminde bu tür belgeleri benzer biçimde özel ofisi ve evinde bulundurduğu ortaya çıkınca Adalet Bakanlığı gene özel savcı atama yoluna gitti. Halihazırda 2024’te aday olması beklenen Trump ve Biden’ın benzer şekilde soruşturuluyor olması başkanlık yarışında yeni bir belirsizlik etkeni yaratabilir.
Amerikan kanunları gizli belgelerin sızdırılması, muhafazası ve kullanılması konusunda oldukça hassas ve bu süreçlerde usulsüzlüklerin cezası yüksek. Özellikle 11 Eylül terör saldırıları sonrasında ulusal güvenlik kaygılarının son derece artması Amerikan devletinin birçok dokümanı agresif biçimde gizli olarak sınıflandırmasına yol açtı. Bu sınıflandırmaların fazlaca karmaşık bir sürece tabi olması ve şeffaflık ilkesinin gözetilmemesi eleştirilen konulardan biri oldu. Örneğin 11 Eylül Komisyonu’nun eski Başkan Bush ve Başkan Yardımcısı Cheney’yle yaptığı mülakat ancak 18 yıl sonra gizli statüsünden çıkarılarak kamuya açılmıştı. Belge sınıflandırma sürecinin aslında ne kadar hantal ve gereksiz biçimde karmaşık hale geldiği önemli tartışmalardan biri olarak gündemi meşgul ediyor.
Geçmişte Wikileaks ve Snowden gibi ciddi krizleri yaşamış olan Amerikan kamuoyu şimdilerde Trump ve Biden’ın gizli belge krizlerini tartışıyor. Aslında Trump’ı iktidara taşıyan en kritik dönüm noktası da Hillary Clinton’ın e-mailleri skandalı olmuştu. Clinton’ın Dışişleri Bakanı’yken bakanlığın mail sunucuları yerine özel bir mail sunucuyu kullandığı ve gizli bilgilerin yer aldığı e-postaların gönderildiği ortaya çıkmıştı. Önce bakanlık müfettişleri usulsüzlük olmadığına hükmetmiş ve FBI da Clinton’ın son derece özensiz davrandığını ama kriminal bir durum olmadığını söyleyerek dosyayı kapattığını açıklamıştı. Ancak 2016 başkanlık seçimlerine 11 gün kala FBI Direktörü Comey, Kongre’ye yeni e-mailler bulunduğunu, soruşturmanın devam ettiğini bildirince o aşamada yenilmesine kesin gözüyle bakılan Trump’ın eline siyasi olarak çok iyi değerlendireceği bir koz geçmişti.
Trump’ın başkanlığı dönemine ilişkin yazılan kitap ve anılar birçok usulsüzlük anekdotlarıyla dolu. Trump’ın ulusal güvenlik brifinglerini ciddiye almadığı, önemli belgelerin çöpten toplandığı ve bazı danışmanlarının hem hukuki hem siyasal olarak sorunlu kararnameleri başkan imza atmadan masasından kaçırdıkları gibi birçok hikâye eski Başkan’ın ‘pervasız’ yönetim tarzının örnekleri olarak sunuluyordu. Trump’ın kaotik yönetme biçimi ve kendisine karşı açılan sayısız soruşturma nedeniyle gizli belgelerin evinden çıkmasına veya bu belgeleri devlete teslim etmekte direnmesine çok da şaşıran olmamıştı. Trump’ın belgeleri evine götürmüş olması kimseyi şaşırtmadı ama basın bu konunun üzerine gitmekte ısrarcıydı zira eski Başkan Trump’a karşı federal suç atfedilmesi 2024 seçim süreci için de önem taşıyordu.
Biden’ın özel ofisinde Başkan Yardımcılığı döneminden kalma gizli belgelerin ortaya çıkması ilk aşamada aynı şekilde ses getirmemişti zira ana akım medya haberi iki başkan arasındaki farkları göstererek vermeyi tercih etti. Trump belgeleri Ulusal Arşivler’e vermesi gerekirken bunu reddediyordu ama Biden ekibi hemen arşive iade etmiş ve şeffaf davranmıştı. Trump’ın evinden yüzlerce belge çıkmıştı ama Biden’da sadece 20 civarında belge vardı. Dahası Trump’ın federal belgeleri kullanmakta nasıl pervasız davrandığı zaten biliniyordu ama Biden geçmişte bu konuda sicili temiz ve çok daha ciddi bir siyasetçiydi. Ancak geçtiğimiz hafta Biden’ın evindeki garajında ‘Corvette’ marka arabasının yanında yeni gizli belgelerin bulunması hem medyanın tavrını değiştirdi hem de Adalet Bakanlığı’nı Biden’a karşı bağımsız soruşturma yürütecek bir savcı atamaya itti.
Önümüzdeki dönemde Kongre’deki Cumhuriyetçilerin hem Trump’a karşı açılan soruşturmalara karşı soruşturma açması hem de Biden’ın gizli belge skandalının üzerine gitmesi kaçınılmaz olacak. Öte yandan bağımsız soruşturmalarda ortaya çıkacak sonuçlar her halükârda partizan anlaşılacak ve özel savcıların bulgularının meşruiyeti sorgulanacak. 2024 seçimlerinde başkan adaylığının federal belgeleri usulsüz kullandığı için yara alması beklenen Trump’ın Adalet Bakanlığı’nın soruşturma kararıyla birlikte Biden’la bu konuda siyaseten eşitlendiğini söylemek mümkün. Demokratlar Trump’a karşı önemli bir kozu kaybetmiş olacak ancak Cumhuriyetçilerin de Biden’ı aynı konuda sıkıştırması pek kolay olmayacak. FBI’ın 2016 seçimlerinde Clinton’ın başına bela olan kritik açıklaması düşünüldüğünde, özel savcılar ve Adalet Bakanı Trump ve Biden’ı soruştururken 2024 seçimlerine etki etmemek için elinden geleni yapmak zorunda hissedecek.
[Yeni Şafak, 18 Ocak 2023].