1. Libya’da Fransa Büyükelçiliği’ne yönelik gerçekleşen saldırıyı nasıl okumalıyız?
Bu saldırıyı iki şekilde okumak mümkün. İlkini, Fransa’nın yaklaşık üç aydan fazladır Mali’nin kuzeyinde yaptığı operasyon üzerinden, diğerini ise Libya iç siyasetindeki gelişmelerin bir yansıması üzerinden. Bu iki yaklaşımı göz önünde tutmakla beraber şunu en azından bu aşamada not etmek gerekir ki, saldırıyı şu ana kadar herhangi bir örgüt üstlenmedi. Fakat akıllardaki olağan şüpheli olarak, Batı medyası Libya’daki Selefileri işaret ediyor. Bunun doğru ya da yanlış olduğu bir süre sonra netleşecektir.
2. Saldırı hangi aktör ya da grupların işi olabilir?
İlk akla gelen, radikal eğilimli Selefi grupların bunu yapmış olabileceğidir. Fakat bununla beraber olayın arkasında, Libya iç siyasetiyle doğrudan alakalı ve küçük bir çekişme de olabilir. Bilindiği gibi, son dönemde Libya’da “Siyasi Tecrit Yasası” yoğun bir şekilde tartışılmaktadır ki, bu yasanın nasıl bir formatta çıkacağı birçok kişinin siyaseten geleceğini belirleyecek. Libya’da devlet yapısı olmadığı için birçok saldırı ya da siyasal gelişme çok küçük ve kişisel hesaplar üzerinden yürüyor. Dolayısıyla bu saldırı bir tür Libya iç siyasetinin dış siyasete yansıması da olabilir. Fakat şu aşamada bu konuda söylenecek şeyler spekülasyonlardan öteye geçmeyecektir.
3. Bu saldırı, Libya iç siyaseti ve dış güçler açısından yeni bir dönemi başlatabilir mi?
Bu olayın Libya açısından en önemli sonucu uzun süredir bir nevi “bekle ve gör” siyaseti izleyen Batı’nın Libya’nın yapılandırılmasının hızlandırılması için biraz daha aktif bir rol oynamasını beraberinde getirmesi olabilir. Libya, özellikle orta vadede petrol ve ülkenin yeniden yapılandırılması dâhil birçok açıdan ekonomik anlamda cazip bir ülke konumunda. Son dönemde kendi iç siyasetine bırakılan bu ülkede, bütün devletler açıkça pozisyon almak yerine bir nevi güç temerküzüne girmiş durumdalar. Bu saldırı belki de bu açıdan yeni bir dönemin önünü açabilir. Ayrıca Kuzey Afrika’da radikal eğilimli gruplar için en güvenilir liman hâlâ Libya. Ülkede devlet aygıtının olmaması ve devrimci grupların silahlarını hâlâ bırakmamasına bir de Mali civarından radikal grupların ülkeye gelmesini eklersek, bu saldırı hem bölgedeki sorunları artırtabilir hem de Libya iç siyasetindeki yapılandırmayı geciktirebilir. Bu açıdan da Libya’nın dünya gündemine daha fazla girmesine yol açabilir.
4. Fransa, Mali başta olmak üzere Afrika’da etkinliğini yeniden kurmanın arayışında. Bu olay, Fransa’nın genel olarak Afrika politikasıyla ilişkilendirilebilir mi?
Libya’da bugün yaşanan saldırı Fransa’nın bölgesel politikalarından bağımsız okunamaz. Özellikle de Ocak ayından beri Fransa’nın Mali’ye yaptığı müdahalenin bir yansıması olarak görmek lazım bu olayı. Mali’nin kuzeyindeki müdahale artık Mali’deki birliği sağlama amacından çıktı ve bir nevi Mağrib bölgesindeki El-Kaide varlığına yönelik bir operasyona dönüştü. Parmakla gösterilebilecek tek bir El-Kaide örgütü de olmadığı için, operasyon farklı amaçla kurulmuş gruplara yönelmiş durumda. Çünkü bölgede kendisini El-Kaide’yle ilişkilendiren ve daha çok küçük gruplar halinde faaliyet gösteren gruplar var. Ve bu grupların hepsi farkı siyasi motivasyonlardan besleniyorlar. Hem bu saldırıyı anlamamızı hem de Mali’deki gelişmeleri zorlaştıran en önemli gelişme, Mali’deki mücadele hakkında edindiğimiz haberlerin çoğunun aynı haber kaynağından gelmesi. AFP üzerinden gelen haberlerin birçoğu belirli bir süre sonra ya yalanlanmış ya da doğrulanamamış durumda. Dolayısıyla bu saldırı, belki de Mali’nin kuzeyinde iyice sıkışan farklı grupların Fransa’ya Libya’daki elçilikleri üzerinden verdikleri bir mesaj da olabilir.
5. Saldırının Libya’nın ve bölgenin geleceğine ya da yeniden dizaynına yönelik olası dış etkileri olabilir mi?
Fransa büyük ihtimalle bu saldırıyı Mağrib bölgesinde bir nevi tüm Batı adına El-Kaide varlığına yönelik olarak verdiği mücadeleye destek toplamak için kullanacaktır. Birçok Batılı devlet Fransa’ya eğitim amaçlı askerî ve lojistik destek vermiş olsa da, Fransa hâlâ Mali üzerinden giriştiği geniş çaplı “terörle mücadele” kampanyasına istediği desteği alamamış durumda. Dolayısıyla hem Fransa bu olayı bu desteği genişletmek için kullanabilir hem de diğer Batılı devletler bir sonraki saldırının kendi elçiliklerine olma ihtimalini düşünerek destek verme eğilimine girebilirler. Aynı şekilde Fransa bu olayı Libya iç siyasetinde etki alanını genişletme vesilesi olarak da kullanmaya teşebbüs edebilir.
[Söyleşi: Sadık Şanlı]