Ünlü Time dergisi yayınlanacak son sayısının kapağında, “2020” yazısının üstüne çarpı işareti koyarak yaşadığımız yılı, “bugüne kadarki en kötü yıl” olarak ilan etmiş.
Sosyal medya hesabından paylaştığı kapakla birlikte, “2020 bizi sınırlarımızın ötesinde bir teste tabi tuttu. Bu korkunç yıldan sonra nereye gideceğiz” gibi bir soru sormuş…
2020’nin tarihte “en kötü yıl” olduğuna yönelik değerlendirmeler çoğunlukta. Bir an önce bitmesini dileyenler, geride kalmasına sevinenler ve yeni yılın en azından daha da kötü olmayacağına yönelik iyimser beklenti içinde olanlar hiç de az değil.
İki gün sonra 2021 yılına dâhil olacağız. Dolayısıyla, yeni yılın neler getireceğine dair varsayımlar da listeler hâlinde sıralanıyor.
Gerçekten zor bir yıl olan 2020’nin geride kalıp kalmadığını daha tam olarak bilemiyoruz.
Bu yıl içinde en çok kullanılan kavram, “belirsizlik”ti. Buna, “öngörülemezlik”, “risk”, “kriz” ve “yeni normal” gibi kelimeleri de eklemeliyiz.
2020’nin başında Covid-19 salgınının tüm dünyayı etkisi altına almasıyla, insanlık bir panik hâli yaşadı. Dünyanın ve dahi en gelişmiş ülkelerin ve kurumların, küresel bir tehdide karşı hazırlıksız olduğu net olarak görüldü.
Küresel bir tehdit olarak salgın, hem devletler düzeyinde hem de bireyler üzerinde, gelişmiş az gelişmiş ya da zengin fakir ayrımı yapmadı.
Salgın riskinin yayılma hızı ve nasıl önlem alınacağı uzun süre tam olarak netleştirilemedi. Tehdit, hızlı bir şekilde sınırları aşarak, denetimlerle ilgili alınan önlemleri etkisizleştirdi.
En gelişmiş ülkelerden biri olan ABD, salgından en çok etkilenen ülke konumunda. Bazı batılı ülkeler, salgının ilk döneminde sağlık sistemleri iflas ettiği için kurtarılacak ve kurtarılmayacak hastaların durumunu değerlendirerek, daha az riskli olanını seçip, diğerini doğrudan ölüme terk etmek zorunda kaldı. Batı medyası, yaşlı insanların virüse feda edilmesini, “korkunç bir seleksiyon” başlığı ile okuyucularına duyurdu.
Ülkesini, “sürü bağışıklığı” ile düze çıkaracağını söyleyen ülkelerin liderleri, ilk başta kendileri Covid-19’a yakalandı.
Krizin ilk aşamalarında bazı ülkeler, başka devletlerin kendi hastaları için temin ettiği ilaçlara, maskelere ve test kitlerine taşıma sırasında el koydu.
Salgının ilk aylarında ve belirsizliğin çok derin olduğu günlerde bilim insanları, Covid-19 sonrası dünyanın ne yöne gideceğine yönelik birçok varsayımda bulunmuşlardı.
Salgının kalıcı etkileri ile ilgili olarak en çok tekrar edilen öngörüler şunlardı:
Siyasetler değişecek, toplumların siyasetten beklentisi dönüşecek, normlar her alanda yeni normallerle yer değiştirecek, ekonomiler büyük yara alacak, toplumsal çözülmeler ve bunalımlar baş gösterecek, davranış modelleri değişecek.
Uluslararası ilişkilerin dinamiği yeniden şekillenecek, büyük güç rekabeti şimdikinden farklı alanlara kayacak, milliyetçilik artacak, güçlü ulus devlet geri dönecek, küreselleşme yeni bir form kazanacak, tedarik zincirlerine bağlı olarak üretim yerleri değişecek, arz ve talep dengesizliğinden dolayı tüketim alışkanlıkları farklılaşacak, her alanda zorunlu dijitalleşmeye geçilecek, kişisel güven ve güvensizlik hâli paranoyaya dönüşecek, kimlik ve değerlerimiz aynı kalmayacak…
Bugünden geriye bakınca bu varsayımların hangilerinin isabetli olduğu başka bir yazının konusu.
2020 ile ilgili bilgimiz, o da tam net değil, şu an için Covid-19’dan 1,7 milyondan fazla insanın hayatını yitirmiş olması!..
2021’e girerken, umutlarımızı artıracak en önemli gelişme, aşının bulunması. Bununla birlikte, aşının ne düzeyde etki edeceğini tam kestiremiyoruz.
En genel anlamda salgının; ekonomilere, küresel sistemin geleceğine, uluslararası kurumların yönelimine ve en nihayetinde hayat tarzlarının ve toplumsal alışkanlıkların ne yönde değişeceğine dair belirsizlik hâli, 2020 ile birlikte geride kalmış değil.
Daha somut bir örnek vermek gerekirse… Dünyada binlerce şirketin çoktan battığı, milyonlarca insanın işsiz kaldığı şu an için bilinse de, hâlâ böyle bir sonucun insanlığı nasıl etkileyeceğini tam olarak öngöremiyoruz.
Bu tablodan çıkan sonuç şu olsun: 2021 için iyimser bir beklentiye girelim. Ancak, 2020’nin geride kalıp kalmadığından o kadar da emin olmayalım.
Belirsizlik devam ediyor...
[Türkiye, 29 Aralık 2020].