Zeytin Dalı Harekâtı bugün beşinci gününde öngörüldüğü gibi devam ediyor ve sonuçları, bölgede yol açtığı etkiler ve Türkiye’nin gerek bölge ülkeleri gerekse Batılı ülkelerle ilişkilerine etkileri konuşuluyor.
Bu harekâtın herkese verdiği mesajlar var kuşkusuz.
Her şeyden önce Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinde ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. PKK/YPG terör örgütünün arkasında ABD gibi bir ülke de olsa Türkiye’nin kendi halkını ve ülkesini bu örgütün saldırılarına karşı korumak için harekete geçme konusunda tereddüt etmeyeceği bir kez daha anlaşılmış oldu.
Bir kez daha diyorum, zira Fırat Kalkanı Harekâtı da esas olarak bu örgütün Türkiye’nin güneyinde bir terör koridoru oluşturmasına engel olmak için yapılmıştı ve Washington’daki Türkiye karşıtı çevreleri çok rahatsız etmişti.
Şimdi Afrin’deki terör örgütüne karşı yapılan bu operasyon aslında, ABD’deki Türkiye düşmanlarının desteğine sahip olmanın bir terör örgütünü Türkiye’nin öfkesinden korumak için yeterli olmayacağını açık bir şekilde gösterdi.
Bu mesajın, sadece PKK/YPG’nin Menbiç ve Fırat’ın doğusundaki diğer unsurlarını değil aynı zamanda FETÖ gibi diğer terör örgütlerini de endişeye sürüklediğini ifade etmeye gerek yok şüphesiz. Sırtını Washington’daki Türkiye karşıtı lobilere dayayarak Türkiye’ye savaş ilan eden bütün terörist örgütler, ABD’nin Zeytin Dalı Harekâtı konusundaki ikircikli politikasını görüp güvendikleri dağlara kar yağdığı gerçeğiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Zeytin Dalı Harekâtı sırasında Rusya’nın izlediği politika ise, bu ülkenin ABD’ye göre çok daha açık, pragmatik ve hesap edilebilir bir tavır içerisinde olduğunu gösterdi. Uzun zaman PYD/YPG’yi ABD’nin nüfuzundan kurtarıp kendi tasavvur ettiği Suriye çözümünün bir parçası yapmaya çalışan Moskova, Washington’un bu örgüt ile daha uzun vadeli planları olduğunu görünce bu politikasından geri adım atmış görünüyor.
Moskova ayrıca, PYD/YPG konusundaki söz konusu politikasının Ankara ile ilişkilerini bozmakta olduğunu da gördüğü için Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonuna engel olacak adımlardan kaçınarak bölgedeki askerlerini çekti. Rusya’nın bu adımının YPG/PKK’da ne kadar büyük hayal kırıklığına yol açtığını bu örgütün sözde genel komutanı Sipan Hemo’nun “Rusya ile anlaşmalarımız vardı. Ama Rusya bir gecede bu anlaşmaları yok sayarak bize ihanet etti. Açık şekilde bizi sattı” şeklindeki sözlerinde görüyoruz. Rusya’nın tüccar bir ülke olduğunu da ifade eden Hemo, bu ülkenin Türkiye ile bazı anlaşmalar yaptığını da ima etti.
Bu itiraflar aslında Türkiye’nin operasyona sadece askerî alanda değil aynı zamanda diplomatik alanda da ne kadar iyi hazırlandığını gösteriyor. Bir yandan Moskova’ya YPG/PKK’ya karşı mücadele konusunda Türkiye’nin ne kararlı olduğu anlatılırken bir yandan da bu örgütün ABD ile yakınlığından Rusya’nın duyduğu rahatsızlıktan yararlanıldı.
Zeytin Dalı Harekâtı, PKK/YPG’nin ne kadar ciddi bir ikilemle karşı karşıya olduğunu da bir kez daha gösterdi. Bugüne kadar bir yandan ABD’ye sırtını yaslayıp Suriye’de demografik yapı ile örtüşmeyen bir genişleme içerisine giren, diğer yandan ise yeri geldiğinde Rusya ve Esad yönetimi ile iş birliği yapabileceğini gösteren ve bu şekilde hem Washington hem de Moskova’nın desteğine sahip olduğu illüzyonuyla hareket eden örgüt, Türk ordusu ve ÖSO’nun Afrin’e yönelik operasyonuyla hızlı bir şekilde gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı.
Afrin’de hem Rusya hem de ABD’nin kendisini “sattığını” acı bir şekilde tecrübe eden PKK/YPG’nin artık iki büyük gücün kendisini desteklemediğini, sadece kendi istedikleri yerde araç olarak kullanmak istediklerini anlayıp Türkiye’ye karşı düşmanca eylemlerine son vereceğini beklemek çok zor.
Suriye’de kalıcı olarak yer almak ve Türkiye siyasetine yön vermek için bu örgütü kullanmaya devam etmek isteyen Amerikan yönetimi Fırat’ın doğusunda YPG/PKK’ya verdiği desteği devam ettirerek onun Türkiye’yi rahatsız edecek bir çizgide kalmasını temin edecektir. Batı medyasının Zeytin Dalı Harekâtı’na dair yayınlarda, Türkiye’nin teröre karşı bu operasyonunu “Kürtlere saldırı” şeklinde çarpıtarak vermesi de gerek Türkiye’de gerekse diğer bölge ülkelerinde yaşayan Kürtler arasında Türkiye’ye karşı düşmanlık oluşturup onların Batılı ülkelerin Orta Doğu siyasetlerinde kolay bir şekilde araçsallaştırılmalarını sağlamayı hedefliyor.
İşte bu yüzden Zeytin Dalı Harekâtı’nın bölgede yaşayan bütün halkların huzuruna kasteden terör örgütlerini hedef aldığını çok anlatmak gerekiyor.
[Türkiye, 24 Ocak 2018].