SETA > Haber |
Yeni Anayasa Antalya'da Değerlendirildi

Yeni Anayasa Antalya'da Değerlendirildi

Uluslararası Antalya Üniversitesi ve SETA işbirliğinde Yeni Anayasa hakkında önemli bir sempozyum düzenlendi.

14 Nisan 2012’de Antalya Rixos Otel’de düzenlenen etkinlikte, Uluslararası Antalya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince, sempozyumun açılış konuşmasında, ülke genelinde yürütülen anayasa çalışmalarından birine ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını, son on yılda yakalanan siyasi ve ekonomik istikrarın sayesinde kendisinin de aralarında bulunduğu genç müteşebbislerin de katkısıyla Türkiye’nin büyük mesafeler katettiğini belirtti. Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cihat Göktepe ise, Türkiye’nin artık normal bir süreçte, STK, medya ve bilim dünyası başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun yapacağı katkılar ile yeni bir anayasa yapabilecek durumda olduğunu belirtti. SETA adına açılış konuşması yapan SETA Dış Politika Direktörü Prof. Dr. Talip Küçükcan ise, Uluslararası Antalya Üniversitesi’ni kuruluş aşamasında böyle bir toplantıyı SETA ile beraber düzenlediği için kutladı. 

ERGUN ÖZBUDUN: ANAYASADAKİ VESAYETÇİ RUH ORTADAN KALDIRILAMADI

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun konuşmasında, olağan dışı, anti-demokratik ve şaibeli bir seçimle oluşturulan 82 anayasasının son derece vesayetçi bir yapıya sahip olduğunu, yapılan değişikler ile anayasanın vesayetçi ve otoriter yapısında önemli değişiklikler gerçekleştiğinin inkar edilemeyeceğini, bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, anayasadaki vesayetçi, devletçi ve yasakçı ruhun ortadan kaldırılmadığını ve günümüzde artık hiç kimsenin ne bu anayasaya ne de bu anayasayı yapanlara sahip çıkmadığını ifade etti. 

Özbudun, anayasa literatüründe yeni bir anayasa yapılması ile anayasa değişikliği sürecinin farklı olduğunu kabul etmekle birlikte, bu anayasanın bütün maddelerini bu Meclisin değiştirmek durumunda kalması halinde ise “82 anayasasının değişikliği olarak” değil “yeni bir anayasa” olarak adlandırılacağını, bu nedenle de zaman zaman gündeme gelen “asli kurucu iktidar-tali kurucu iktidar” tartışmalarının gereksiz olduğunu ifade etti. “Asli kurucu iktidar”ın darbe, devrim, iç savaş vb. durumlarla ortaya çıkacak hukuk boşluğunda ortaya çıkacağından yola çıkarak, yeni anayasa için beş generalin gelip darbe yapmasını beklemenin saçma olduğunu belirten Özbudun, halen bu argümanı ileri süren hukukçuların olmasını vahim olarak nitelendirdi ve  İsveç, Finlandiya ve Macaristan örneklerini vererek son 30 yıllık süreçte Avrupa’nın en istikrarlı demokrasilerine sahip ülkelerin de anayasalarını değiştirebildiklerini, günümüzde bir milletin, bir halkın dilediği zaman anayasasını demokratik usullerle değiştirebileceği görüşünün kabul gördüğünü ifade etti. 

HANGİ MADDELER DEĞİŞTİRİLEMEZ

“Hangi maddeler değiştirilemez” konusuna da değinen Özbudun, ilk üç madde içinde “fevkalade muğlak” ifadeler olduğunu, ikinci maddede “adalet” konusunu herkesin farklı yorumlayabileceğini, “yine bu bölümde başlangıç” bölümünün “oldukça şoven” olduğunu, ilk üç maddeyi değiştirilmez kılan iradenin halkın değil darbe konseyinin iradesi olduğunu,  30 yıl sonra bu maddelere bu derece kutsiyet addedilmesinin anlamsızlığını vurguladı. Özbudun, pek çok Batı anayasasında “değiştirilemez” madde olmadığını, olanların da Fransa örneğinde olduğu gibi sadece “Cumhuriyet” ta