Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle birlikte gündeme gelen konular arasında Ukrayna'nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği tartışması yer alıyor. Esasen bu konu 1990'ların başından beri devam ediyor. Soğuk Savaş'ın sona erdiği ve yeni bir dünya düzenin kurulduğu süreçte eski Doğu Avrupa ülkelerinin aksine Ukrayna, kendi iç siyasetinde yaşanan sorunlardan ve dahası Rusya'nın yoğun siyasi baskısından ötürü AB üyelik sürecini başlatamadı. Öyle ki eski Sovyet ülkelerinden ilk kez Ukrayna, 1994'te AB ile ortaklık ve iş birliği anlaşması imzaladığı halde aradan geçen süre zarfında üyelik hedefi gerçekleşemedi. Buna karşın AB, 2016'da Ukrayna'yla serbest ticaret anlaşmasını, bir yıl sonra da Ukrayna vatandaşlarına 90 güne kadar vize muafiyeti uygulamasını başlattı. Malların ve insanların serbest dolaşımıyla Ukrayna'nın fiilen AB'ye entegrasyonu hızlandırılmak istendi. Yine de tam üyelik mevzusu savaşa kadar gündeme gelmedi.
Bir engel bulunmuyor
Ukrayna özelinde olarak hemen belirtmek gerekir ki Ukrayna'nın AB'ye üye olmasında coğrafi açıdan herhangi bir engel yoktur. Ancak Ukrayna'nın AB'ye üye olup olmayacağı coğrafi şartlardan ziyade daha çok siyasi ve teknik bir konudur. Bu bağlamda öncelikle ifade etmek gerekir ki Lizbon Anlaşması uyarınca Ukrayna'nın (ya da bir başka ülkenin) AB'ye üye olabilmesi için öncelikle AB'nin tam üyelik başvurusuna olumlu yanıt vermesi gerekir. Akabinde AB ve Ukrayna arasında yasaların ve mevzuatların karşılaştırılmasını ve eksik yanların tespit edilmesini öngören uzun bir tarama süreci başlar. Bu sürecin tamamlanmasının ardından katılım müzakereleri başlar. Nihai olarak bu müzakerelerin başarılı şekilde tamamlanması durumunda son aşamaya geçilir. Bu aşamada AB Komisyonu'nun vereceği üyelik tavsiyesine Birliğin yasama organları olan AB Konseyi'nin ve Avrupa Parlamentosu'nun onay vermesi halinde Ukrayna AB'ye üye olabilir. Dolayısıyla, Ukrayna'nın AB üyeliği için en az beş yıl gerekiyor. Nitekim Fransa'nın Avrupa İşleri Bakanı Clement Beaune'nun 10 Mart'ta verdiği bir demeçte Ukrayna'nın AB üyeliğinin zaman alacağını söyleyerek aslında bu gerçekliğe işaret etti.
Rusya ile karşı karşıya gelmek
Ukrayna'nın AB üyelik sürecine dair teknik meselelerin yanı sıra asıl önemli konu, AB'nin ve AB üyesi ülkelerin bu konudaki siyasi tavrıdır. Esasen Rusya, Ukrayna'yı Batı'ya karşı bir nevi tampon bölge olarak kullanmak istediği için Ukrayna'nın NATO'ya ve AB'ye girmesine olumlu bakmıyor. Bundan ötürü burada önemli olan husus, üye ülkelerin Ukrayna üzerinden Rusya'yla karşı karşıya gelmeyi isteyip istemeyecekleridir. Burada net şekilde ifade etmek gerekir ki bir zamanlar Sovyet baskısına maruz kalan doğu Avrupa ülkeleri, Ukrayna'nın hızlandırılmış üyelik sürecine destek veriyor. Buna karşın Birliğin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransa Ukrayna nedeniyle Rusya'yla karşı karşıya gelmek istemiyor. Her iki ülke Ukrayna'nın AB üyeliğine söylemde destek verse de uygulamada şu ana kadar somut bir adım atmadı. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz, konuyla ilgili verdikleri beyanatlarda Ukrayna için hızlı bir üyelik sürecinin olmadığını ifade etti. Dolayısıyla Birliğin iki büyük ülkesinde bile Ukrayna'nın AB üyeliğine dair şüpheler varken Ukrayna'nın yakın zamanda AB'ye girmesini beklemek gerçekçi değil.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komisyonu Başkanı Ursula von Leyen ve AB'nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de yaptıkları açıklamalarda Ukrayna'nın Avrupa ailesine ait olduğunu fakat üyelik sürecinin meşakkatli bir süreç olduğunu belirten açıklamalarda bulundular. AB'nin tepe yönetimindeki üç etkili ismin açıklamaları temel alındığında Birliğin kurumsal olarak Ukrayna'nın üyeliğine en azından şu an için olumlu bakmadığı anlaşılıyor.
Uluslararası güvenlik ve jeopolitik boyutlarıyla değerlendirildiğinde Ukrayna'nın AB'ye girebilmesi için açıkça önce Rusya'nın ikna edilmesi gerekiyor. Zira AB gibi askeri açıdan "cüce" bir aktörün, stratejik risk alıp Rusya gibi büyük bir askeri güçle sıcak çatışma içinde bulunan Ukrayna'yı üyeliği kabul etmesini düşünmek mantıklı değil. Haliyle ancak Moskova'nın olumlu sinyal vermesi durumunda Ukrayna'nın AB'ye girmesi gerçekçi bir konu olarak tartışılabilir. Aksi takdirde Türkiye'nin AB üyelik süreci gibi Ukrayna'nın AB üyelik süreci de sürüncemede kalabilir.
AB üyeliğiyle ilgili olarak Rusya-Ukrayna savaşının beklenenden uzun sürmesinden ötürü Moskova, herhangi bir askeri ittifaka (yani NATO'ya) üye olmaması koşuluyla Ukrayna'nın AB üyeliğine yeşil ışık yakabilir. Yani Moskova'nın, Ukrayna'nın NATO yerine AB'ye üye olmasına olumlu yaklaşması yüksek bir ihtimaldir. Esasen Rusya'nın güvenlik ajandasında NATO'nun ve dolayısıyla ABD'nin bu bölgeden uzak tutulmasının öncelikli konu olduğu dikkate alınırsa, Rusya'nın AB üyeliği konusunda Ukrayna'ya yeşil ışık yakmasının önünde sert bir engel yoktur. Nitekim Rusya'nın işgali sona erdirmek için sunduğu şartlar arasında AB üyeliğine dair bir şart bulunmuyor. Dahası Ukrayna'nın gerek serbest ticaret anlaşması gerekse vize serbestisi gibi mekanizmalar üzerinden AB'yle bütünleşme konusunda ilerleme kat ettiği somut birer gerçekliktir. Buradan hareketle savaşın sona ermesi yolunda Rusya AB üyeliğini bir taviz olarak kullanabilir. Ancak Rusya bu konuda yeşil ışık yaksa bile yukarıda da ifade edildiği üzere AB ve Ukrayna arasındaki teknik müzakerelerin başlaması ve sona ermesi için en azından beş yıl gerekiyor.
[Star, 8 Nisan 2022].