Twitter’ı X adı altında yeniden markalaştırma adımı, Elon Musk’ın sosyal medya platformunu satın aldığından beri aldığı radikal kararlara bir yenisini ekledi. Twitter’ın kamu tartışmalarının en ciddi düzeyde gerçekleştiği platform olması itibariyle diğer sosyal medya platformlarından daha ayrı bir yeri var. Özellikle haberlerin en hızlı yayıldığı ve yorumlandığı mecra haline gelen Twitter, birçok özel ve kamu kurumunun da vatandaşlarla etkileşiminin kilit aracı haline geldi. Platformun fiili olarak bir kamu hizmeti işlevi görmeye başladığını savunanlar, elektrik, su ve gaz gibi temel hizmetlerle benzer şekilde kanuni düzenlemelere tabi olması gerektiğini tartışmaya başlamışlardı. Twitter’ın günlük hayatın bu kadar önemli bir parçası haline gelmesi, teknoloji firmalarının hayatın her alanını kuşatmaya başlayan gücünün kullanımı konusunda kritik soru işaretleri yarattı. Sosyal medya şirketlerinin sosyal medya fonksiyonlarının çok ötesinde bir teknolojik güce sahip olduğunu biliyoruz. 21. Yüzyıl’ın petrolü addedilen büyük verinin toplanması ve analizi konusunda son derece sofistike yöntemler ve araçlar kullanan bu firmalar, son dönemde yapay zekâ yarışının da aktörleri olarak öne çıkıyor. Günlük hayatın parçası haline gelen algoritmalar, artık geleceğin eğilimlerini öngören modelleri kullanarak adeta dijital kâhin kapasitesine ulaştı. Bu gelişmelere bakarak teknoloji Armagedon’u senaryoları çizilmeye başlansa da bu teknolojilerin sağladığı fayda ve fırsatlardan da uzak durmak pek mümkün değil. Büyük teknoloji firmalarının dışında birçok sektörde şirketlerin maliyet azaltıp kâr marjı artırmalarını sağlayan algoritmalar vazgeçilmez hale geldi. Teknoloji firmaları dünya ekonomisini yeniden şekillendirirken teknolojik değişimin olumlu taraflarını öne çıkarıyor ancak bunun karşısında felaket senaryolarını da yabana atmamak gerekiyor. Gerek Amerikan seçimlerinde gerek pandemi sürecinde gördüğümüz gibi, sosyal medya platformları yanlış bilgi ve dezenformasyonun en hızlı biçimde yayılarak hem siyasete hem de insanların hayatlarına doğrudan etki edebildiği bir noktaya geldi. YouTube, Facebook ve Twitter gibi platformlar bu konularda ifade hürriyetinin sınırlarını yeniden düşünmek ve son derece tartışmalı kararlar almak zorunda kaldı. Bu tartışmalar devam ederken sosyal medya şirketlerinin halka açık şirketlerce yönetiliyor olması kamuoyunun tepkilerine kulak vermelerini mecbur kılıyordu. Ancak Twitter’ın milyarder bir iş adamı tarafından satın alınarak özel şirket haline getirilmesi, ifade hürriyeti ve kamu yararı meselelerinde Musk’ın vaatlerine güvenmekten başka bir opsiyon bırakmadı. Musk’ın Twitter’ı özgürleştirme ve gerçek ifade hürriyeti sağlama gibi vaatlerini yerine getirmede ne kadar zorlandığını görmek için fazla zaman geçmesine gerek kalmadı. Musk Twitter’ın birçok iç sorununu ortaya dökmekle kalmayıp platformu çok daha şeffaf ve manipülasyondan uzak hale getirme sözü vermişti. Musk Twitter’ın içerik denetimi konusunda Amerikan devlet kurumlarıyla yakın koordinasyonunu gösteren mesajları yayınlayarak platformun bazı görüşlere karşı sistematik olarak önyargılı olduğunu göstermeye çalıştı. Buna karşın Musk’ın çok daha sağlıklı bir sistem oturttuğu da söylenemez zira birçok ırkçı ve yabancı düşmanı içeriğin platformda daha fazla görünürlük kazandığı biliniyor. Eski Twitter’a karşı haklı eleştirileri birçok uzman tarafından paylaşılsa da Musk’ın ifade hürriyeti konusunda ve dezenformasyon konusunda önemli mesafe aldığını söylemek zor. Musk’ın sürdürülebilir ekonomi, elektrikli araçlar, uzay ve yapay zekâ gibi ileri teknoloji alanlarındaki öngörüleriyle isim yapan vizyoner bir girişimci olduğu açık. Kendisini deha olarak gören ve her sözünde bir hikmet arayan milyonlarca fanının olduğunu da biliyoruz. Ancak Twitter’ın X olarak yeniden markalaştırılması macerasında gördüğümüz gibi Musk’ın aldığı kararlar her zaman teknolojik gelişmenin gerektirdiği adımlar olarak öne çıkmıyor. Musk zaman zaman elindeki aşırı güçle ne yapacağını bilemeyen ve başarısının getirdiği kibre yenilen bir aktör haline geliyor. Musk’ın geçmiş başarılarına bakarak Twitter konusunda da başarılı olacağından emin olanların sayısı az değil ancak bu sefer meselenin temelinde ifade hürriyeti, sağlıklı bilgiye ulaşım ve ne yaptıklarını tam bilmediğimiz algoritmaların olduğunu unutmamak gerekiyor. Musk’ın X’i Çin’deki WeChat benzeri her tür dijital ihtiyaca karşılık verebilen bir platform haline getirme vizyonu olduğu biliniyor. Bu vizyonun başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek ancak Musk’ın Twitter’ı özgürleştirme ve ifade hürriyetinin ana üssü haline getirme vaatlerinin bu vizyonla aynı anda gerçekleşmesi pek mümkün gözükmüyor. Diğer bir deyişle X ticari olarak başarılı olsa da Musk Twitter’ı sağlıklı kamuoyu tartışmalarının en önemli mecrası haline getirme iddiasından taviz vermek zorunda kalacaktır. Amerikan liberal kapitalizminin büyük şirketlerin kar etme içgüdüsüyle kamu yararı arasında sağlıklı bir denge kuramadığı açıkken bunu Musk’ın gerçekleştirebileceğine inanmak safdillik olur. Teknolojik değişimin toplumsal dönüşüm açısından sunduğu fırsatlar inkâr edilemez ancak teknoloji firmalarının ellerindeki inanılmaz gücün nasıl kullanıldığı da kritik önem taşıyor. Çoğu zaman karlılık ve imaj kaygısıyla kamuya karşı sorumluluk konusunda son derece hassas olan teknoloji devlerinin güçlerinin kamusal alanın inşasında kurucu rol üstlenmesine şüpheci yaklaşmak daha sağlıklı olacaktır. [Yeni Şafak, 2 Ağustos 2023]
Teknolojik Güç, Kamusal Alan ve Musk’ın Twitter Macerası
Twitter’ı X adı altında yeniden markalaştırma adımı, Elon Musk’ın sosyal medya platformunu satın aldığından beri aldığı radikal kararlara bir yenisini ekledi. Twitter’ın kamu tartışmalarının en ciddi düzeyde gerçekleştiği platform olması itibariyle diğer sosyal medya platformlarından daha ayrı bir yeri var. Özellikle haberlerin en hızlı yayıldığı ve yorumlandığı mecra haline gelen Twitter, birçok özel ve kamu kurumunun da vatandaşlarla etkileşiminin kilit aracı haline geldi. Platformun fiili olarak bir kamu hizmeti işlevi görmeye başladığını savunanlar, elektrik, su ve gaz gibi temel hizmetlerle benzer şekilde kanuni düzenlemelere tabi olması gerektiğini tartışmaya başlamışlardı. Twitter’ın günlük hayatın bu kadar önemli bir parçası haline gelmesi, teknoloji firmalarının hayatın her alanını kuşatmaya başlayan gücünün kullanımı konusunda kritik soru işaretleri yarattı.