Büyükelçi suikastı ile ilgili, dünya ve Türkiye medyasında uzun süre her gün yeni haberler çıkacak. Bu haberlerin ve yorumların birçoğu, yine suikastı gerçekleştirenler ya da azmettirenlerce, olayın aydınlanmasını önlemeye dönük olarak sansasyonel içerikle servis edilenlerden oluşacak. Aslında hedeflenen uzun dönemli stratejiye, her gün suikastla ilgili konuları daha da belirsizleştirerek ve muğlaklaştırarak ulaşılmaya çalışılacak.
Rusya büyükelçisine yapılan suikastın, çok katmanlı, çoklu amaca hizmet edecek şekilde ve fail üzerinden bir muğlaklık ve belirsizlik oluşturacak profesyonellikte planlandığı, suikast sonrası ortaya çıkan tablodan anlaşılmakta.
İlgili tarafların medyasında ve uluslararası basında çıkan analizlere bakıldığında bu durum daha net anlaşılıyor. Suikastın amacı, hedefi, faili ve azmettiricisi üzerine yapılan her analizin odağı farklı bir gerçekliğe işaret ediyor.
Suikast üzerinden yazılacak her senaryo, farklı sahalarda istenilen sonucun üretilmesi için uygulama zemini bulabilecek.
Suikast, Türkiye hariç, diğer mağdurlar, azmettiriciler, failler ve katilin mensup olduğu örgüt için kazan-kazan stratejisine kolaylıkla dönüştürülme potansiyeli barındırmakta.
Suikastın ikincil mağduru olan Rusya, bu durumu dış politikasının her türlü dinamiğinde kullanışlı hâle getirecektir. Öncelikle, bu olay içeride Rus milliyetçiliğini artırıcı bir yön barındırdığı için, Putin’in uyguladığı her türlü dış politikaya destek artacaktır. Bu anlamda, Rusya’nın dış politikasının sonuçlarıyla doğrudan ilgili olan, içerideki ekonomik krize halkın tepkisini kolayca yönetebilecektir.
Rusya, bu meseleyi kendi terör tanımı açısından işlevsel bir şekilde kullanacak ve bu süreci yeni bir dönüm noktasına çevirecektir. Zaten, Rusya Devlet Başkanı Putin’in ilk açıklamalarında en önemli vurgu bu mesele üzerineydi. Olayın failinin hangi terör örgütüne ait olduğunu açıklamanın erken olduğunu belirtmesi, bu meseleyi her türlü olayda kullanışlı hâle getirmek içindir. Diğer taraftan Irak ve Suriye’nin geleceği açısından, hem Türkiye ile hem de diğer ilgili aktörlerle pazarlıkta, bu konuyu sürekli masada tutacaktır. Böylece elini daha da kuvvetlendirmeye çalışacaktır.
Suikastın failleri ve azmettiricileri, Rusya-Türkiye ilişkilerinden tutun da, Orta Doğu’yu ilgilendiren birçok meselenin geleceğine yönelik uzun dönemli bir kurgu ile hareket etmektedir. Suikast bu anlamda bir taraftan, Trump dönemi, ABD-Rusya ilişkilerinin dinamiğinin ve çerçevesinin belirlenmesi için; diğer taraftan da Trump’ın dış politika öncelikleri ile ilgili nasıl davranması gerektiğine yönelik bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Tüm muğlaklıklara ve belirsizliklere rağmen suikastla ilgili netleşen iki husus var. Birincisi, her hâlükârda ve tüm veçheleriyle suikast, olayın birinci mağduru olan Türkiye’nin her cephede kaybetmesine yönelik kurgulanmıştır: Suriye’nin geleceği ile ilgili elini zayıflatmak, teröre destek algısına malzeme üretmek, içeride istikrarsızlığı artırmak, Rusya ile iyileşen ilişkilerinin dinamiğini etkilemek, bundan sonra benzer suikastlar yapabilirim diyerek mesaj vermek vb...
Netleşen diğer bir husus, suikastta katil olarak kullanılan kişinin FETÖ bağlantısı. Gittiği dershaneden, burs aldığı iş adamına, polisliğe girmede referans olan kişilere kadar, katilin ilişki ağına bakıldığında suikastın bir tarafında FETÖ parmağının olduğu aşikâr.
Bu suikastı azmettirenler, FETÖ elebaşına ve FETÖ’cülere barınma ve sığınma imkânı karşılığında her türlü kirli işi yaptırabilirler. Bu anlamda katilin motive edilmesi için, FETÖ ve elebaşının geleceğinin garantiye alınacağı söylemi yeterlidir. Hatırlayalım FETÖ elebaşı Gülen, son mesajlarında örgütün geleceği için gerekirse suikast dâhil her yola başvurulabileceğini net bir açıklıkta ifade etmişti. Meselenin başka bir boyutu, FETÖ’cüler, kendilerine alan açacak her ülkenin menfaati için suikast dahil her türlü kirli işi yapabileceklerini de açıkça ortaya koymuş oldular.
Bu meselenin önemli diğer boyutu, suikastı kurgulayanların sonraki adımı nasıl planladığıdır...
[Türkiye, 24 Aralık 2016].