***
Kampanyaların gündemleri belirli konular etrafında dönüyor. Cumhur İttifakı muhalefet partilerinin "eser ve hizmet" performansı gösteremediği ve CHP'li başkanların 2019'daki vaatlerini gerçekleştiremediği fikrini işliyor. "Kimin ne kadar metro yaptığı" tartışması buna bir örnek. Muhalefetin beceriksizliği ve iç çekişmeleri konularına ek olarak Cumhur İttifakı, CHP-DEM Parti işbirliğini ve ucu İBB Başkanı İmamoğlu'na dayanan "deste deste para sayma skandalını" öne çıkarıyor. CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın satın alınmasında kullanılan paraların kaynağını (kimlerden bağış alındığını) sorguluyor. Bu arada İmamoğlu'nun 2019 vaatlerini hatırlamaması da bu seçim döneminin öne çıkan hatası olarak belirtilebilir. Mayıs 2023 seçimlerindeki başarısını "6'lı masa nerede" sorusuyla hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıklıkla "enflasyonla mücadeleyi mutlaka başarıya ulaştıracağını" vurgulamayı ihmal etmiyor.***
Tek başına seçimlere girmeyen muhalefet partileri ise ortak ve başat bir söylem kurmaktan uzak. Bu durum seçmen hareketliliği ve CHP'nin arzuladığı "tabanda ittifak" hedefine ulaşmayı zorlaştırıyor. CHP kampanyasını beklendiği gibi enflasyon ve emekliler üzerine kurdu. Genel başkanlık değişimi, iç tartışmalar ve aday belirleme sancıları sebebiyle CHP kampanyasına geç başladı. Parti örgütlerinin seferberliği ve kızgın-umutsuz seçmenin sandığa götürülmesi hâlâ bir risk olarak duruyor. 2019 seçimlerinde ittifak yapmış muhalefetin ortak söylemi "Erdoğan karşıtlığı" ve "tek adam-demokrasi" söylemleriydi. Bazı CHP yorumcuları bu seçimi "muhalefetin varlık-yokluk seçimi" olarak resmetse de diğer muhalefet partileri bu argümanı satın almıyor. Zira 2028'e hazırlık olarak birçok parti tek başına seçime girerek kendi seçmen karşılığını göstermek istiyor. Parti başarısı ya da bekası muhalefetin genel gelecek hissiyatının ötesine geçiyor. Bu sebeple "tek adam" ya da "muhalefetin bekası" üzerinden üretilen argümanlar kampanya havası oluşturmuyor. Bir de tabii bu argüman eski ve Mayıs 2023 seçimlerinde kaybetti.***