SETA > Yorum |
Sokak Siyaseti ve Siyasi Sorumluluk

Sokak Siyaseti ve Siyasi Sorumluluk

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı üzerinden yürüyen soruşturma ve tutuklamalarla ilgili CHP, genel hatları ile muhalefet stratejisini şöyle bir çerçevede yürütüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı üzerinden yürüyen soruşturma ve tutuklamalarla ilgili CHP, genel hatları ile muhalefet stratejisini şöyle bir çerçevede yürütüyor.

Soruşturma ve yargılama süreçlerini siyasete tahvil edilerek ve siyasi yönü ağır basan davalar söylemiyle etiketleyerek içerdeki çok ciddi iddiaları bile perdelemeye çalışıyor.

Yolsuzlukla ilgili vahim boyuttaki iddialar, sadece "gizli tanık" beyanı ile ortaya çıkmış gibi sunularak, MASAK raporu, İçişleri Bakanlığı tevdi raporu, HTS incelemeleri, ihale dosyaları incelemesi ve vergi inceleme uzman raporları yokmuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor.

"Yargıya güven endeksi zaten düşük" argümanı ile bu yargılama en baştan paketleniyor. Sonuç şimdiden tartışmalı hale getiriliyor. Yargı ile ilgili daha önceden benzer söylemlerle oluşturulmuş güvensizlik endeksi algısı pekiştirilmek isteniyor.
Yabancı basına üretilen malzemelerle, dışarda Türkiye'ye yönelik eleştirinin yükselmesi amaçlanıyor. Buradan "yatırımcılar gelmez" argümanına dayanak oluşturuluyor. Tam da bu argüman üzerinden döviz kurları ve borsa ile ilgili gelişmeler, "bak bu olanlar iktidar yüzünden oldu, soruşturma olmasaydı, bunlar olmayacaktı" denilerek, yargılama süreçleri yargının konusu olmaktan çıkarılıp, iktidar-muhalefet denklemine sıkıştırılmaya çalışılıyor.

"Sokak çağrısı" ve "siyasi darbe" söylemi ile kitleselleştirilen sokak gösterileri üzerinden hukukun üstünde bir baskı atmosferi oluşturularak yargılama süreçleri etkilenmeye çalışlııyor.

Uzun dönemli oluşan iktidar karşıtlığını ve muhalif enerjiyi, "soruşturmaya tepki" başlığında konsolide ederek, CHP içinde cumhurbaşkanı adaylığı, kongre tartışmaları vb. temalarda devam eden hizipleşeme ve hesaplaşma süreçlerini yönetmenin bir aracı haline getirmeye çalışılıyor.

Soruşturma ile ilgili CHP, kendi politikası açısından böyle bir strateji izlerlerken, ortaya çıkan iddialarla ilgili "bunlar olmamıştır" demiyor. "Biz, belediye başkanımıza her anlamda kefiliz" anlamında bir cümle kurulmuyor.

Medyada konuşan, CHP'ye yakın kamuoyu oluşturucuları da, "ama bunlar iktidar partisinin belediyelerinde de oluyor, niye onlara bir şey olmuyor" gibi bir argümanı dolaşıma sokuyorlar. "Yolsuzluğu kim yaparsa yapsın yakasına yapışılmalıdır" demiyorlar.

İddialar tespit edilinceye kadar, masumiyet karinesi esastır. Bu hukukun evrensel kaidesidir. Ama unutulmamalı, hukukun başka evrensel olan kaideleri de var. Hukukun üstünde baskıyı sadece iktidarlar oluşturmaz.

Bir siyasi parti soruşturma ve yargı süreçlerine itiraz edebilir. Yargı kararlarını eleştirebilir. Hukuki gerekçelerini delilleri ile ortaya koyar. Görüş ve tezlerini kendi tabanı başta olmak üzere topluma anlatabilir. Bunu yapması da beklenmelidir.

Yargılama süreçlerinde her zaman hatalar olabilir. Olduğu için bir alt kademenin yaptığı hatayı düzeltsin diye üst mahkemeler kurulmuştur.

Kamu düzeni baltalandığında, bundan en fazla etkilenecek kurumların başında bağımsız yargı gelir. Sokak siyaseti ile kaosa zemin hazırlayacak bir siyaset izlendiğinde bundan en çok buna sebebiyet verenler etkilenir.

Her ne olursa olsun bir ülkenin dirlik ve düzeninden iktidarlar kadar muhalefet de sorumludur. CHP yürüyen soruşturmalarla ilgili tepkinin ölçüsünü kaçırırsa, hukuki değerlendirmeleri bir tarafa bırakıp, yargılamaları siyasi zemine çekerse bundan en çok kendisi zarar görür.

İktidara gelmenin yolu, siyasi sorumluluktan geçer. Yaptığı sokak çağrısının sonuçlarını öngöremeyecek basirete ulaşamamış siyaseti ve siyasetçiyi toplum makbul görmez.

[Sabah, 24 Mart 2025]

İlgili Yazılar
Her Üçlü Muhteşem midir
Yorum
Her Üçlü Muhteşem midir?

Şubat 2025

CHP Ne Yapmak İstiyor
Yorum
CHP Ne Yapmak İstiyor?

Nisan 2024