YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, bazı YÖK üyeleri, rektörler, TÜBA üyeleri, ilgili paydaş ve uzmanlardan oluşan “Yükseköğretim Yönetimi” başlıklı önemli bir çalıştay gerçekleştirildi.
21 Haziran 2012 günü SETA Vakfı ev sahipliğinde YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, bazı YÖK üyeleri, rektörler, TÜBA üyeleri, ilgili paydaş ve yükseköğretim uzmanlarından oluşan toplam 41 katılımcıyla gerçekleştirilen “Yükseköğretim Yönetimi” başlıklı çalıştayda tartışılan ve geliştirilen görüş ve öneriler aşağıda özet halinde sunulmuştur.
-
Siviller ilk kez herhangi bir siyasal kriz olmaksızın yükseköğretimi kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırmayı tartışmaktadır. Bu konuda üniversite çevrelerinde, seçilmişlerde ve toplumdaki olumlu beklenti, büyük bir fırsattır. Bu fırsat, sürecin etkili bir şekilde yönetimi ile başarılı bir şekilde sonuçlandırılabilir.
-
Yeni Anayasa’da yükseköğretime ilişkin hususlar, evrensel ölçütler dikkate alınarak kısaca yer alabilir. Bu husus, yeni hazırlanan anayasanın yapısına göre netleştirilmelidir.
-
Yeniden yapılanmada, Türkiye’deki üniversitelerin koordinasyon, planlama ve değerlendirmesini üstlenecek bir kurum ya da kuruluşa mutlaka yer verilmelidir. Oluşturulan yapı, üniversitelerin özerkliğinin teminatı olmalıdır. YÖK mevcut haliyle, ağır iş yüküne rağmen, üniversitelere dış baskılardan belirli bir düzeyde de olsa bağımsızlık sağlamaktadır. Ancak YÖK, merkeziyetçi yapılanma sebebiyle üniversitelerin iş ve işlemlerine yüksek düzeyde müdahil durumdadır.
-
Yükseköğretimin üst yönetiminden sorumlu kuruluş, esnek planlama, politika yapıcılara raporlama, politika önerileri sunma ve yükseköğretime ilişkin standartları belirleme gibi görevleri yerine getiren bir kurum olmalıdır.
-
YÖK, aşırı iş yükü nedeniyle işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmekte zorlanmaktadır. YÖK’ün kapasitesinin ve alan bazında uzmanlığa dayalı akademik kurulların güçlendirilmesi gerekmektedir. Yükseköğretimin üst yönetiminden sorumlu kuruluş, icrai bir kurum olmaktan çok düzenleyici bir kurum olmalıdır.
-
Mütevelli heyeti konusunda çalıştay katılımcıları bir uzlaşıya varamamıştır. İyi bir yapı oluşturulursa mütevelli heyetinin hem rektör ataması hem de üniversite ile toplum arasındaki sorunlar için çözüm olabileceğini ifade edenler olduğu gibi, mütevelli heyetinin üniversiteyi yerelleştireceğini ifade edenler de olmuştur.
-
Çalıştayda, dünyanın bazı ülkelerinde mevcut olan Yükseköğretim Bakanlığı, yükseköğretimde model arayışına yönelik bir öneri olarak dile getirilmiş ancak uzlaşıya varılamamıştır. Yükseköğretim yönetiminin Kurul yerine Bakanlık düzeyinde olmasının avantaj ve dezavatajları mevcuttur. Yükseköğretim Bakanlığı, yükseköğretime ilişkin taleplerin hükümete iletilmesi, bütçenin artırılması ve özlük haklarının iyileştirilmesi gibi konularda avantaj sağlayabilir. Ancak üniversiteler ile iktidar ilişkilerinin fazla politize olma riskini bertaraf edecek bir yapı kurgulanmalıdır. Aynı şekilde, bağımsız bir üst kuruluşun politize olmasını engelleyecek mekanizmalar düşünülmelidir.
-
Rektör belirlemede, mevcut seçim sistemi öğretim üyelerinin kamplaşmasına ve akademik hayatın kesintiye uğramasına sebep olmaktadır. Seçim sisteminin mevcut halinden derhal vaz geçilmelidir. Ya seçim sistemi farklı bir şekilde yeniden kurgulanmalıdır ya da atama yöntemi takip edilmelidir. Atama; YÖK veya benzer bir üst kuruluş, Milli Eğitim Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ya da bu kurum ve kişilerin bazıları tarafından müştereken yapılabilir.
-
Rektör her nasıl belirlenirse belirlersin, tüm paydaşlara hesap verebilmeli ve görev süresi buna göre belirlenmelidir.
-
Yeni yasada akademik özgürlüğe vurgu olmalıdır. Öğretim elemanlarının ve öğrencilerin bağımsız bir şekilde bilgi üretme, öğretme ve öğrenmeleri garanti altına alınmalıdır.