CHP kurultayı tamamlanmış, parti 2023’e göre yeniden dizayn edilmiş ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu “dostlar”la başarma sözü vermişti.
Ama çok geçmeden, muhalefetin dengesi çoktan bozulduğu tüm yönleri ile ortaya çıktı. “Radikal sevgiciler” sağa sola hakaret etmeye başladılar.
2023 için muhalefete akıl veren çok. Siyasal mühendislik arayışları ve stratejiler havada uçuşuyor. Yerlisi, yabancısı hiç boş durmuyor. “Dostluklarını” göstermek için çırpınıyorlar.
Geçen şubatta yayınlanan, Rand raporunda “2023 seçimlerinde demokratik muhalefet adı altında diğer partiler koalisyon kurarak iktidarı ele alabilir. ABD, NATO ve AB ile iyi ilişkiler geliştirebilirler. Bunun için de ABD inisiyatif kullanmalıdır” denilerek muhalefetin dostlarına mesaj gönderilmişti.
Rapor yazıldığı bir dönemde, geçmişte ABD Başkan Yardımcılığı yapmış bugün Demokratlar’ın başkan adayı Joe Biden da “Erdoğan’ı yıkmak için muhalefeti destekleyeceğiz” diye açıktan mesajını göndermiş.
Şurası kesin; Türkiye siyasetine dışarıdan ya da içeriden yapılan müdahalelerle geçmişte sonuç alınıyordu. Örneğin CHP’de Genel Başkan değişiminin normal yollardan gerçekleşmediğini artık bilmeyen yok. O dönemde yapılan yazışma ve belgelerin birçoğu ortaya çıktı.
2009 yılında yayınlanan Silkort Enstitüsü Raporu’nda, “Baykal istifaya zorlanmalı, Kılıçdaroğlu genel başkan olmalıdır. Kılıçdaroğlu gelirse, parti politikaları değişir!” diye açıktan yazıldığı bir dönemde, ABD’nin Ankara Büyükelçisi de Washington’a “Çıkarlarımız için Baykal, CHP'nin başından gitmeli” diye öneride bulunuyormuş.
“Baykal gitsin de nasıl giderse gitsinciler” bugünlerde “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin diye” her türlü “yardıma” açık olduklarını belli ediyorlar.
O kadar ki, beklenen “yardım” belki gelmez endişesi ile, “muhalefeti destekleyeceğiz” diyen Biden’a “haddini bil” diyemediler.
Kendileri cevap veremeyince, muhalefet adına da Biden’a gerekli tepkiyi veren çevreleri ve özellikle İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u hedefe koydular. CHP’lilerin bu konuda Altun’a kızmasının tek bir nedeni, “dostlarımızla aramızı niye açıyorsun” olabilir. Değilse, ne diye İletişim Başkanı’na topyekûn saldırsınlar...
İçeriden ve dışarıdan muhalefete akıl veren çok olunca, yol kazaları kaçınılmaz oluyor.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na CHP’nin adayının Abdullah Gül olma ihtimali sorulduğunda “Bize gelen böyle bir şey yok” diye cevap verdi. Böyle bir cevapla Gül’ün adaylığını reddetmediği gibi, adayın bir yerlerden belirleneceğine dair kuşkuları artıracak bir cümle de kurdu.
Anlaşılıyor ki; kendisi çıkıp “ben aday değilim” diye açıklama yapıncaya kadar millet ittifakı Abdullah Gül’ün ismini gündemde tutacak.
Hâlbuki, Gül’ün 2023 için çatı adaylığı bir önceki seçimlerden çok daha zor.
Muharrem İnce’nin, şimdiden cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir “oluşum” ya da “hareket” başlatması Kılıçdaroğlu’nun işini epeyce zorlaştırdı.
Diğer taraftan İYİ Parti’de bir başkanlık değişimi yaşanmadığı müddetçe, bir önceki seçimde Gül’e “hayır” diyen Akşener’in önümüzdeki seçimde “evet” demesi mümkün değil.
CHP çevrelerinde Gül’ün adının sürekli gündemde tutulması önemli bir amaca matuf olabilir. O da, Gül’ün adaylığını son ana kadar tartıştırıp, seçime gidildiği dönemde başka bir sağ adaya Millet İttifak'lı unsurlarını ve CHP içi muhalefeti razı etmek.
Sonuç olarak; muhalefet yerel seçimlerde yakaladığını düşündüğü ivmeyi çoktan kaybetti. 2023’e kadar köprünün altından çok su akacak. Siyaset mühendislikleri ile belirlenen yol haritaları her gün yeni bir darbe alıyor. Böyle olduğu için dengeleri gittikçe bozuluyor. Kutuplaştırıcı radikal hakaret diline başvurmaları bu durumun en net göstergesi.
[Türkiye, 20 Ağustos 2020]