Nereden çıkıyor bilmiyorum? Bazen birileri ortaya çıkıp, Türkiye'nin NATO'dan kovulma ihtimaline dair abuk sabuk laflar ediyor. NATO'yu ne zannediyorlar? Türkiye'yi nasıl görüyorlarsa artık? NATO'nun ne anlam ifade ettiğini ve Türkiye'nin NATO içindeki konumunu kavrayamamış bir bakış açısı olduğu kesin. Öncelikle şunu söyleyelim. NATO birilerinin kabul edildiği birilerinin kovulduğu bir örgüt değil. Bu nedenle birilerinin Türkiye'yi kovmak gibi bir lüksü yoktur. NATO bir uluslararası ittifaktır ve Türkiye bu ittifakın veto yetkisine sahip bir üyesidir. Türkiye'nin NATO'dan kovulması gibi bir saçmalık olmaz. Eğer olursa, NATO'nun da sonu geldi demektir. Zira bu ittifakın mantığı birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için ilkesine dayanır. Birisi kovulursa, hepsi kovulmuş demektir. NATO bir anda anlamını yitirir. Rakipleri için caydırıcılık özelliğini kaybeder. Bazıları şöyle zannediyor. NATO'nun bir grup Batılı karar alıcısı var. Türkiye de onların aldığı kararları takip ediyor diye düşünüyorlar. Bu akla göre, NATO da AB gibi bir kurumdur ve gerektiğinde Batılı ülkeler Türkiye'ye karşı kullanabilir. Hayır. NATO vakti zamanında Sovyetler'e karşı kurulmuş bir ittifaktı. İttifaklar bir düşmana karşı kurulur. Bir anlaşmadır. O anlaşma biterse ittifak da biter. İsterseniz o ittifakla ilişkinizi hemen o anda kesiverirsiniz. Mesela Fransa altmışlı yıllarda yaptı bunu. Yunanistan yetmişli yıllarda yaptı. Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ardından Amerika'nın Yunanistan lehine tavır almamasını protesto etmek için çekildi NATO'dan. Sonra hem Fransa hem Yunanistan geri döndüler. Hatta Yunanistan dönmek isteyince, Türkiye kabul etmedi. Türkiye'yi razı etmek için birçok oyun tezgahlandı. Belki 80 darbesi olmasaydı ve Kenan Evren iktidarı gerçekleşmeseydi, Yunanistan dönemeyecekti NATO'ya. Yani aslında NATO'ya giriş çok zordur ama çıkış çok kolay. Girişiniz başkalarına bağlıdır çıkışınız size kalmış. Bir üye çıkmak isterse ona kimse engel olamaz. Fakat istemezse kimse çıkaramaz NATO'dan. Hadi diyelim diğer tüm ülkeler bir araya geldiler. Gizlice Türkiye'yi atalım diye anlaştılar. Ve dediler ki, artık biz Türkiye ile ortak savunma yapmıyoruz. Bir düşmanı Türkiye'ye saldırırsa bu bizi ilgilendirmez. Türkiye kendi başının çaresine baksın. O zaman NATO'nun düşmanları bilir ki, NATO çökmüştür. NATO her an içinden birini feda edebilir diye düşünürler. Eğer bir ittifak üyelerinden birini feda edecek olursa, birimiz hepimiz için ilkesi işlememiş olur. Bugün Türkiye'yi feda eden, yarın Yunanistan'dan vaz geçebilir. Yarın Yunanistan'dan vazgeçen öbür gün Fransa'yı terk edebilir. Almanya'yı yalnız bırakabilir. Sonuçta bütün sistem çöker. Sadece bir üyenin kurban edilmesi bile sistemin zihni olarak çökmesi anlamına gelecektir. Bunu da dost düşman herkes bilir. Batı ittifakında henüz kimse böylesi bir riski alabilecek durumda değil. Kimse Batı'nın tek askeri kurumu olan NATO'yu ortadan kaldırma cesaretine sahip değil. Özellikle Rusya'nın Avrupa üzerindeki baskısı arttıkça, herkes NATO'ya daha fazla önem verecektir. Herkes sevmese de birbirine katlanmak zorundadır. Kimse kimseyi atamaz. Bu zırvalığı artık bir kenara bırakmak lazım. Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında bile kimsenin aklına Türkiye'yi NATO'dan kovmak gelmedi. Yine gelmeyecek. Sadece bizim medyada NATO'nun ne anlama geldiğini bilmeyen ve Batı karşısında aşağılık kompleksine sahip tipler bunun üzerinden topluma korku salmak isteyecekler. Neyse ki, bizim toplum bunlardan korkacak gibi durmuyor. Bu anlamda halkımız yarı aydınların sahip olduğu aşağılık kompleksine sahip değil. Gayet özgüvenli. Türkiye'nin asıl meselesi NATO'dan kovulma ihtimali falan değil. Tam aksine. Asıl mesele NATO dışında da müttefikler bulabilmektir. Türkiye'nin hem savunma sanayisini hem de savunma planlamasını daha özgün ve bağımsız hale getirmek için yeni müttefikler bulması gerekecektir.
[Takvim, 27 Aralık 2016].