1982 Anayasası'nın kabulünden kısa süre sonra, 1980'lerin sonlarından itibaren, yeni anayasa arayışı gündeme gelmiş ve günümüze kadar kesintisiz tartışılan bir konu olmuştur. Türkiye'nin neden yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu sorusuna verilen cevaplardan birisi olarak 1982 Anayasasının askeri bir darbenin ürünü olması ve Anayasanın hazırlanmasında millet iradesinin olmaması görüşü öne çıkmıştır. Bu eksiklik Anayasanın meşruiyetinin daima sorgulanmasına sebep olmuştur. Ayrıca 1982 Anayasasında yapılan bütün değişikliklere rağmen Anayasanın üzerinde hala 12 Eylül rejiminin izlerinin bulunması temel gerekçelerden birisidir.
Devamı
Türkiye demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yer alan 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeye giden süreci ve sonuçlarını SETA Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi Miş ile konuştuk.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 93. sayısı raflarda yerini aldı.
Türkiye gibi bir ülkede darbe ihtimali hiçbir zaman ortadan kalkmaz. Çünkü demokrasiden hazzetmeyen ve oligarşik bir siyasi düzen arzulayan aktörler varlığını korumaktadır.
Meclis Başkanı Mustafa Şentop, yeni anayasa hazırlanmasına ilişkin 'Türkiye'nin ihtiyacı olan yeni Anayasa konusunda ortak bir niyet varsa ben TBMM Başkanı olarak üzerime düşen ne varsa yapmaya, elimi taşın altına koymaya hazırım.' dedi.
Darbeciler, erken ya da zamanında yapılmasından bağımsız olarak, demokratik seçimlerden nefret ederler. Çünkü her darbenin ardından yapılan ilk seçimlerde, millet darbecilere sandıkta dersini vermiştir.
Oluşturduğu hasarların etkilerini halen yaşadığımız 12 Eylül Darbesi'nin üzerinden kırk yıl geçti. Maalesef 12 Eylül demokrasiye hukuk dışı müdahale anlamında ne ilk ne de son teşebbüs oldu.
Devamı
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 27 Mayıs darbesi ve ardından gerçekleşen idamların Türk siyasetine etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın, 27 Mayıs darbesinin Türk siyasi tarihindeki yeri ve etkileri konusunda değerlendirmelerde bulundu.
27 Mayıs 1960 bu ülkenin kara bir lekesi, Cumhuriyet tarihimizin ilk darbesidir. Yaşattığı acılar ve katlettiği seçilmişler acı bir anı olarak zihnimizde duruyor.
Türkiye kendi yolunu çizecek bir iradeye sahiptir. İşte bu yüzden 27 Mayıs'ı anmanın hüznü, 15 Temmuz gecesinin zaferini kutlamanın onuruyla birleşiyor.
Geçtiğimiz çarşamba günü 12 Eylül askerî cunta darbesinin 38. yıl dönümüydü. İngiliz yayın kuruluşu BBC, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine, gizliliği kaldırılan 12 Eylül cunta darbesine ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini, üç günlük bir yazı dizisi ile yayınladı.
Sağ-muhafazakar-dindar kesimler açısından, parçalanmanın önlenebildiği ve kapsayıcılığın genişleyebildiği dönemlerde Türkiye’yi yönetme iradesinin daha güçlü olduğu görülmektedir. Bunu kısmen başarabilen isimler arasında Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal isimleri zikredilebilse de Erdoğan liderliğindeki AK Parti kendinden önceki dönemleri aşabilmeyi başaran bir hikaye ortaya koymuştur.
RUSYA, Çin ve Moğolistan'ın da katkı vermesiyle muazzam bir tatbikat yapıyor..
ABD’nin Orta Doğu’daki hukuksuz saldırılarının yol açtığı radikalizmin zamanla nasıl terörizme evrildiği hatırlanırsa, Rusya’nın ağır insan hakları ihlallerine sahne olan bu saldırılarının çok daha ağır sonuçları olacağını tahmin etmek zor değildir.
24 Haziran seçimleri sonrasında bir türlü iç krizlerinden kurtulamayan muhalefet partilerinin aksine AK Parti sorunsuz bir yenilenme yaşayacak.
Son beş yıl içinde yaşadıklarımız bir millet olma ve bir devlete sahip olmanın zorluklarını fazlasıyla gösterdi. Bu zorlukların önemli bir kısmı da aşıldı, gardımızı düşürmeyelim.
SETA Strateji Araştırmacısı Hüseyin Alptekin 15 Temmuz darbe girişimi hakkında değerlendirmede bulundu.