SETA > Yorum |
Nahda'nın Önündeki Yol

Nahda'nın Önündeki Yol

Bugün Nahda'nın önünde uzun ve ince bir yol bulunuyor. Sistem dışı bırakılmadan, meşru, sorumlu ve yapıcı bir muhalefet partisi örneği sunmak. Bu tür bir siyasetle önümüzdeki dönemde iktidara gelmenin yolunu da hazırlayacaktır.

Arap Baharı'nın sembol ülkesi Tunus'ta 26 Ekim 2014'te yapılan parlamento seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre laik Nida Tunus partisi oyların yüzde 38'ini alırken, Ä°slamcı Nahda Hareketi ise yüzde 31 ile ikinci oldu. Bu sonuçlar 23 Ekim 2011 seçimlerinde açık ara (yüzde 41 ile) birinci olan Nahda'nın yenilgisi ve Nahda karşıtı laik cephenin zaferi olarak okunacak.

Hatta muhtemelen ülkemizde bu sonuçlar kendisine AK Parti'yi model aldığını söyleyen Nahda Hareketi lideri RaÅŸid GannuÅŸi'den çok hükümetin baÅŸarısızlığı olarak sunulacak.

Bu gündelik, mevzi deÄŸerlendirmeleri bir kenara bırakarak, Nahda'nın seçimlerde ikinci olmasının bölgedeki Ä°slami hareketler ve demokrasi iliÅŸkisine yönelik taşıdığı anlamlara odaklanmak yerinde olacaktır. Arap Baharı öncesinde OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika'daki Ä°slami hareketlerin en büyük sorunu siyasal sisteme entegre edilmemeleriydi. Bırakın iktidara gelmeyi, otoriter- seküler rejimler bu hareketlerin meÅŸru muhalefet partisi kurmalarına dahi müsaade etmedi. Bu yüzden Ä°slami hareketler ne muktedir olmayı ne iktidar paylaşımını ne de yapıcı muhalefet sergilemeyi öÄŸrenebilecek siyasi tecrübe edinebildiler.

Arap isyanları patlak verdiÄŸinde örgütlü olmanın gücüyle Ä°slami hareketler ilk serbest seçimlerde özellikle Tunus (Nahda Hareketi) ve Mısır'da (Ä°hvan ve Selefiler) önemli baÅŸarılar kazandılar. Ancak siyasal sistemin meÅŸru bir aktörü olma tecrübesinin eksikliÄŸi eski rejim taraftarlarının oluÅŸturduÄŸu karşı cephelerin baskısı ile birleÅŸti. Bunun sonucunda Mısır'da Muhammed Mursi yönetimi Sisi darbesiyle devrilirken Ä°hvan hem katliamlara maruz bırakıldı hem de terör örgütü ilan edildi. Tunus'ta demokrasiye geçiÅŸ sürecinde uzlaÅŸmayı prensip edinen Nahda da laik mahalle baskısından kurtulamadı. Nahda liderliÄŸindeki Troyka hükümetlerinin sonuncusu Ocak 2014'te istifa ederek yerini teknokrat hükümete bırakmak zorunda kaldı.

Bununla birlikte, Nahda Hareketi'nin Tunus siyasetinin en etkili partilerinden biri olarak ayakta kalmasının arkasında Gannuşi'nin siyasi basireti ve yeteneği bulunmakta.

CumhurbaÅŸkanı adayı çıkarmayarak, iktidarı sol ve liberal partilerle paylaÅŸarak ve anayasada ÅŸeriatın kanunların kaynağı olması gibi bir maddeyi Selefilerin bütün itirazlarına raÄŸmen öne sürmeyerek dengeli bir siyaset yürüttü. Yine siyasi kaderini Mursi'ye ve Ä°hvan'a benzetmek isteyen laik cepheyi taviz vererek de olsa yönetmeyi bildi. Böylece, Suudi Arabistan liderliÄŸindeki Körfez ülkelerinin mihmandarlığında tüm bölgede Ä°slami hareketlere yönelik bir kampanya yürütülürken GannuÅŸi, anayasa yazılmasını ve serbest parlamento seçimlerine gidilmesini saÄŸlayabildi.

Müslüman dünyanın önde gelen aydınlarından birisi olarak GannuÅŸi, demokrasiyi bir yöntem olarak erken bir tarihte benimsedi.

Kendisinin 1990'larda demokrasiyi olumlayan yazıları birçok Ä°slamcı tarafından eleÅŸtiriyle karşılanmıştı.

Mevcut seçim sonuçlarına göre, muhtemelen Nahda iktidar bloku dışında bırakılmaya çalışılacak. Laik cephenin Nahda'yı sistem dışına itme, ötekileÅŸtirme ve kriminalize etme tehlikesi de mevcut. Bu yüzden Nahda'nın bu zamana kadar gösterdiÄŸi maharetle laik siyasetçilerin manevralarını yönetebilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, tabanını radikalleÅŸmekten ve Selefilerin ele geçirmesinden korumak için de ilave enerji harcaması lazım.

Özetle bugün Nahda'nın önünde uzun ve ince bir yol bulunuyor. Sistem dışı bırakılmadan, meÅŸru, sorumlu ve yapıcı bir muhalefet partisi örneÄŸi sunmak. Bu tür bir siyasetle önümüzdeki dönemde iktidara gelmenin yolunu da hazırlay