Çok partili rejime geçilen 1946'dan bu yana gerçekleştirilen hiçbir yerel seçimyoktur ki kendisine ülkenin geleceğini tayin etme misyonu yüklenmiş olmasın. Yarın gerçekleştirilecek olan 31 Mart yerel seçimleri öncesinde de benzer bir tablo ortaya çıkmış ve siyasi partilerin odağında ekonomi, beka meselesi ve hükümet sistemi gibi yereli değil genel siyaseti ilgilendiren meseleler yer almıştır. 31 Mart bu anlamda geçmiş yerel seçimlerle benzer özellikler taşısa da onu farklı bir konuma taşıyan önemli bir faktör vardır, o da siyasi partilerin birbirleri ile gerçekleştirdikleri kapsamlı iş birlikleridir. 24 Haziran seçimlerinde yapılan ittifakların devamı niteliğinde AK Parti ile MHP Cumhur İttifakı'nı sürdürürken CHP ile İYİ Parti ise Millet İttifakı adı altında birlikte hareket etmeye devam etmiştir. HDP ise 11 ilde aday çıkarmayarak Millet İttifakı'nı desteklemiştir.
Millet İttifakı'nın seçim kampanyası temel olarak Cumhur İttifakı üzerinden şekillenmiştir. CHP Cumhur İttifakı'na beka meselesi üzerinden yüklenirken İYİ Parti söylemlerinde ekonomiyi öne çıkarmıştır. Geçmiş seçimlerde kullanılan seçim güvenliği argümanı ise 31 Mart seçimlerinde terk edilmiştir. Zira CHP, art arda kaybettiği seçimler için kullandığı argümanın tabanda artık bir karşılığı olmadığını kabul etmiştir. Bu anlamda CHP geçmiş seçimlerdeki stratejilerini terk ederek seçmen odaklı, daha kapsayıcı mesajlar vermeyi tercih etmiştir. Fakat HDP ile yapılan iş birliğine dair tabanlarını ikna etme noktasında yalnızca CHP değil, İYİ Parti de başarısız olmuştur.
Belli noktalarda söylem birliği oluşturan Millet İttifakı partilerinin özelde seçim vizyonları farklılık göstermektedir. CHP 1970'lerden itibaren sürdürdüğü sosyal demokrat belediyecilik iddiasını 2019 seçimlerinde halkçı belediyecilik şeklinde kavramsallaştırmıştır. Ekonomik kalkınma, kent ve çevre olmak üzere üç ana başlıkta sunulan seçim bildirgesi katılımcı ve çoğulcu bir yerel yönetim anlayışı vadetmektedir. Fakat CHP'nin seçim bildirgesinde sol liberal bir yaklaşım sergilemesine karşın sağ eğilimli belediye başkan adayları tercih etmesi yerel yönetim vizyonu açısından pragmatist davrandığını göstermektedir.Yerel seçimlerde ilk kez yarışacak olan İYİ Parti ise 24 Haziran seçimlerinde aldığı yüzde 10'luk oy oranını artırmaya çalışmaktadır. İYİ Parti seçim manifestosunda yerel yönetimlerde milliyetçi, çoğulcu ve katılımcı bir yaklaşım vaadinde bulunmuştur. Fakat partinin yerel seçimlere yönelik CHP ile sıkı bir pazarlığa girmesi, partinin asıl amacının yerel seçimlerde kazandığı belediyeler aracılığıyla partiyi konsolide etmek olduğunu göstermektedir. Ayrıca partinin yerel seçimlerde aday ve hizmet odaklı oy kullanma eğiliminde olan seçmeni ikna edecek bir geleneğe sahip olmaması, İYİ Parti'nin yerel seçimlerdeki en önemli dezavantajıdır.
Sonuç itibarıyla Millet İttifakı partileri 31 Mart seçimlerine yerel yönetimlerde kapsamlı seçim belgeleri ortaya koymuş ancak seçim söylemlerini genel siyasetin konuları üzerinden oluşturmuştur. Cumhur İttifakı'nın karşısında mecburen bir araya gelmiş ayrıksı partilerden oluşan ittifakın seçim sonrasında devam edip etmeyeceğini ise seçim sonuçlarının yanı sıra yine Cumhur İttifakı'nın eylem ve söylemleri belirleyecektir.[Sabah, 30 Mart 2019].