Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı Libya ordusu, Türk yapımı SİHA'ları etkin kullanarak Haftar'ın batı bölgesindeki saldırıları açısından hayati öneme sahip olan el-Vutye Hava Üssü'nü Haftar milislerinden temizlemiş, çok sayıda Rus yapımı Pantsir hava savunma sistemlerini imha etmiş, Tarhuna'yı kuşatmış, Trablus'un güneyinde ilerlemeye başlamıştır.
UMH'nin elde ettiği başarıların tamamında, Türkiye-Libya arasında 2019 yılı sonunda imzalanan askeri ve güvenlik iş birliği anlaşmasının doğrudan etkisi vardır. Zira iki ülke arasındaki anlaşmasının uygulamaya konulmasının ardından Libya ordusunun hava ve operasyonel üstünlüğü ele geçirdiği, böylece Haftar milisleri karşısında hızlı biçimde ilerlemeye başladığı görülmüştür.
UMH'nin ilerleyişi karşısında Trablus'un güneyinde konuşlu Wagner unsurlarından yaklaşık 700'ünün çekilerek, Beni Velid üzerinden Cufra Hava Üssü'ne nakledildiği kaydedilmektedir. Böylece UMH'nin Trablus'un güneyi ve Tarhuna'ya yönelik operasyonlarda eli güçlenmiştir.
Bir taraftan Wagner unsurları çekilirken, Beni Velid'de konuşlu Haftar unsurlarına silah ve mühimmat akışının devam ettiği, Rus uçaklarının ülkenin doğusunda konuşlandığı, saha kaynakları tarafından teyit edilmektedir. Beni Velid ise yaşanan çatışmanın bir parçasına dönüşmemek için ciddi caba sarf etmektedir.
ABD Afrika Kuvvetleri Komutanlığı (AFRICOM), Rusya'nın Libya'ya savaş uçağı gönderdiğini belirterek, Moskova'nın Libya kıyılarında hava sahasını kapatabileceğini ve bunun Avrupa açısından önemli bir güvenlik kaygısı oluşturacağını açıkladı. AFRICOM Komutanı Orgeneral Jeff Harrigian, Rusya'nın sonraki adımlarına işaret ederek, Rusya'nın, Libya'da kıyılardaki üsleri ele geçirirse Libya'ya uzun menzilli Geçişe Kapatma ve Alan Hakimiyeti (A2AD) silahlarını (hava savunma sistemleri) yerleştireceğini kaydetti. Bu durumun Avrupa'nın güney kanadı için büyük bir güvenlik kaygısı söz konusu olacağını ifade etti.
Bir diğer ifadeyle ABD, Rusya'nın Libya'daki varlığını kamuoyu önünde sorunsallaştırmaya başladığını, Türkiye destekli UMH'nin elde ettiği başarılar karşısında küresel aktörlerin yeniden pozisyon aldığı yeni bir siyasi ve askeri denge teşekkülünün arifesindeyiz.
Teşekkül etmekte olan askeri dengeyi Haftar'ın batı bölgesindeki askeri varlığının geleceği, Haftar-Rusya ilişkisi ve Rusya'nın Libya'daki varlığının niteliği, ABD'nin Rus varlığı karşısında alacağı pozisyon ve Fransa'nın ABD-Rusya denkleminde nasıl konumlanacağı tayin edecektir.
Bu yeni süreçte, Jufra'da konuşlu Wagner unsurlarının nereye nakledileceği, Trablus'un güneyindeki çatışmaların nasıl seyredeceği, UMH'nin Tarhuna'da kontrolü sağlayıp sağlayamayacağı, Beni Velid-Haftar ilişkisinin geleceği, el-Vutye'den Zintan'a çekilen Haftar unsurlarının tavrı, UMH içindeki siyasi çekişmelerin serencamı teşekkül eden yeni dengeyi anlamadaki verilerimiz olacaktır.
2012 yılından bu yana küresel aktörlerinin yıkıcı politikalarının uygulayıcısı konumundaki ve Haftar milislerinin banisi ve hamisi olan BAE, Libya'da kurulan dengenin uygulayıcısı olmayı sürdürecektir.
Türkiye'nin Libya politikası açısından en büyük sorumuz ise: bu veriler ışığında anlamaya çalıştığımız yeni dengenin, bütün Libya'yı kapsayan sivil ve demokratik zeminde bir siyasal çözümü nasıl etkileyeceği olacaktır. Zira Libya'nın tamamını kapsayan bir siyasal çözüm sağlanamazsa Libya krizi derinleşecek, çözümsüzlük bir çok komplikasyon üretecektir.
[Sabah, 30 Mayıs 2020].