Koronavirüs, korkulduğu gibi birçok açıdan dünyayı etkiliyor.
Şimdiye kadar hayatını kaybeden insanların sayısı açısından bakıldığında aslında daha önceki salgınlardan çok farklı görülmüyor. Ancak virüsün yayılma hızı ve özellikle belli yaşın üzerindeki insanlar üzerinde etkisi endişelere sebep oluyor.
Devletlerin bu krizi nasıl yönettiğine gelince, çok ciddi farklılıklar gösteren bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Salgının başladığı Çin’in ilk başlarda krizi yönetmekte yetersiz kaldığı, ancak sonrasında aldığı tedbirlerle hastalığın bütün ülkeye yayılmasını önleme konusunda oldukça başarılı olduğunu en son rakamlardan görüyoruz. Buna göre son 24 saatte Çin’de koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısı ilk defa 7 kişiyle tek haneli rakama düşerken, yeni vaka sayısı da 8’e geriledi.
Salgının başladığı aralık sonundan beri bu virüs nedeniyle toplam 3.179 kişinin hayatını yitirdiği Çin’de, hastalığa yakalananların sayısı da 80.813 olarak açıklandı. Bu vakaların 4.020’sinin durumunun ağır olduğu düşünüldüğünde, Çin hâlen virüsün en fazla vurduğu ülke konumunda ancak özellikle yeni vaka sayısındaki düşüş Pekin yönetiminin krizi kontrol altına almaya başladığını gösteriyor.
Buna karşılık, hastalıkla ilk mücadele etmek zorunda kalan Çin’in hataları ortadayken, İtalya ve İran’ın krizi yönetmekteki başarısızlık ve beceriksizlikleri hem bu ülke halklarını hem de komşu ülkelerdeki insanları tehlikeye soktu. Tahran ve Roma yönetimlerinin, virüsü izole etme konusunda alınması gereken tedbirleri almakta gecikmeleri ve hâlen daha bazı tedbirleri almamış olmaları bu ülkelerin kriz yönetim kapasiteleri konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
Almanya ve Fransa gibi yönetim gelenekleri çok eskiye dayanan ve bu konuda etkili kapasiteye sahip oldukları düşünülen devletlerin de korona salgınının kendi ülkelerine yayılmasını önleme konusunda başarısız oldukları görülüyor. Virüs İtalya’dan bütün Avrupa’ya yayılırken, okulların tatil edilmesi, sınırların kapatılması ve geniş katılımlı organizasyonların iptal edilmesi gibi önlemleri almakta gecikmeleri bu ülkelerdeki vaka sayısının da kısa sürede binlerle ifade edilmesine yol açtı.
Bu konuda Avrupa ülkelerini eleştiren ve AB ülkelerinden gelecek ziyaretçilere sınırlarını kapattığını açıklayan ABD’de de durum çok farklı değil. Hasta sayısının 1000’i ve ölü sayısının 30’u geçtiği ABD’de Başkan Trump virüsü hafife almakla ve gerekli tedbirleri almakta gecikmekle suçlanıyor.
Bu krize karşı tedbir alma ve hazırlık konusunda herkesin gıpta ile baktığı ülke ise Türkiye.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve ekibi bu konuda her türlü tebrik ve teşekkürü hak ediyor.
Hastalığın yaygın olduğu ülkelerle sınırların kapatılması, yurt dışından getirilen vatandaşların karantina altında tutulması ve hastalıkla mücadele konusunda önceden karantina hastanelerinin tahsis edilmesi başta olmak üzere birçok konuda alınan tedbirler virüsün Türkiye’ye geç gelmesi ve hasta sayısının bugüne kadar çok sınırlı sayıda tutulmasını sağladı.
New York Times gibi gazeteler ile BBC ve CNN gibi televizyonlar, Türkiye’nin korona salgınının önlenmesi konusundaki başarısından rahatsızmışçasına hastalıkla ilgili haberlerine Türkiye’den fotoğraflar koyup aksi bir algı oluşturmaya çalışsalar da ülkemiz şimdiye kadar bu krizi çok iyi yönetti.
Krizin ekonomik etkileri
Ekonomik etkileri açısından bakıldığında korona krizinin diğer salgın hastalıklardan çok daha fazla etkilerinin olduğu görülür.
Dünya borsalarında yaşanan panik havası ve petrol fiyatlarında yaşanan düşüş krizin şu ana kadar açıkça görülen ve hissedilen etkilerini gösterirken, başta Çin olmak üzere önemli ihracatçı ülkelerin ticaretine etkileriyle turizm sektörüne olumsuz yansımalarının rakamsal boyutlarının ne olacağı henüz kesin olarak bilinmiyor.
Kriz nedeniyle Çin’in ihracatında yaşanacak yüzde 10’luk bir düşüşün bile bu ülke ekonomisine maliyetinin yaklaşık 220 milyar dolar olacağı ya da en fazla turizm gelirine sahip ilk beş ülkenin turizm gelirlerinde yaşanacak yüzde 20’lik bir azalmanın maliyetinin yaklaşık 90 milyar dolar olacağı düşünülürse korona salgınının ekonomik boyutu daha iyi anlaşılır.
Son bir ayda korona krizi nedeniyle dünya borsalarında yaşanan krize bakıldığında, en büyük ekonomiye sahip ülkelerin borsalarında yaşanan düşüşün yüzde 20’lerle 30’lar arasında seyrettiği görülür. İtalya ve Brezilya’da bu düşüşler yüzde 38’e varırken, Almanya’da yüzde 33, Fransa’da yüzde 32, Kanada’da yüzde 30, ABD’de yüzde 28, Japonya’da yüzde 27, İngiltere’de yüzde 26, Türkiye’de ise yüzde 22 oldu.
[Türkiye, 14 Mart 2020]