SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) yaptığı gayrimeşru referandumun ardından, Türkiye, İran ve Irak'ın yaptıkları sert açıklamalar ve yaptırım tehditlerinin, Irak Kürtlerini eldeki kazanımlarını kaybetme korkusuna sevk ettiğini söyledi.
Acun, gayrimeşru referandumun ardından Irak'ta yaptığı gözlemlere ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, süreç sonrasında Erbil'de insanların kortejler halinde yürüyüş yaparak kutlama gerçekleştirdiğini ancak insanlara doğrudan temas edildiğinde tablonun renginin farklı olduğunun anlaşıldığını belirtti.
Kerkük ve Sülaymaniye'de ise coşku değil tedirginliğin hakim olduğunu ifade eden Acun, "Türkiye, İran ve Irak'ın sert açıklamalarıyla birleşen yaptırım tehditleri, Iraklı Kürtleri nasıl bir macera içine girdiklerini düşündürmeye başlamış durumda. Irak Kürtleri için rüya bitti, gerçekler başladı. Artık herkes bu işin nereye doğru sürükleneceğini konuşuyor, 'acaba bağımsızlık arayışına girmişken eldeki kazanımlardan da mı olacağız' korkusu ise bariz bir şekilde hissediliyor." dedi.
"YAPTIRIM TEHDİDİ BÜYÜK BİR KORKUYA NEDEN OLUYOR"
Acun, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) ekonomisinin çok önemli bir kısmının başta Türkiye olmak üzere Irak ve İran'a bağlı olduğunu anlatarak petrol ihracatının bütçe için vazgeçilmez olduğuna dikkati çekti.
Yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığı bölgede 1,3 milyon memurun olduğunu, yaptırımların henüz başlamadığı bu dönemde dahi ekonomik krizin yaşandığını, memurların maaşlarını düzenli alamadıklarını aktaran Acun, şu değerlendirmede bulundu:
"Yaptırım tehditlerinin gerçeğe dönüşmeye başlaması insanlarda büyük bir korkuya neden oluyor. Referandumun yarattığı gerginlik etnik ve mezhebi fay hatlarını da tetiklemeye başlamış durumda. Özellikle Kerkük'te tüm taraflar ateş üstünde. Türkmenler bir oldu bittiyle kaderleriyle oynanmaya çalışıldığı söylüyorlar. ABD işgalinden bu yana IKBY'nin adım adım Kerkük'e yeni yerleşim yerleri inşa ederek kentin demografisini değiştirdiklerini, adeta İsrail'in Filistin'e yaptığının kendilerine yapıldığını ortaya koyuyorlar.
Bölgedeki peşmerge güçleri, Türkmenler ve Haşdi Şabi arasında zaman zaman küçük çatışmalar yaşanıyor. Bunun büyük bir savaşa dönüşmesi olasılığı var. Bağdat yönetiminin peşmergenin ele geçirdiği tartışmalı bölgelere yönelik bir askeri hamle yapması ya da sınır kapılarına yönelik bir hamlesi de önemli riskler barındırıyor. Sıradan halktan siyasi aktörlere kadar bir şekilde Batılı devletlerin ve İsrail'in kendilerini koruyacağına dair inançları var. Bunu açıkça ifade etmekten de çekinmiyorlar ancak gözlerdeki tedirginlik bu inancın çok güçlü olmadığını da ele veriyor. ABD ve Batılı ülkelerin referanduma destek vermemeleri ayrıca akabinde yaptıkları olumsuz açıklamalar ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumda."
IKBY SINIR KAPISINDA BAYPAS EDİLEBİLİR
Acun, Türkiye'nin Habur Sınır Kapısını kapatmasının ardından yeni bir sınır kapısını hayata geçirebileceğine de dikkat çekerek Habur'un biraz daha batısında Ovaköy - Telafer - Musul - Bağdat hattı üzerinden IKBY devre dışı bırakılarak doğrudan Irak'a açılacak bir sınır kapısı oluşturulmasının düşünüldüğünü, bunun için de halen KDP peşmergeleri ve bazı terör örgütü PKK unsurlarının bulunduğu bölgenin Merkezi Irak Ordusu'nun kontrolüne alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
[Anadolu Ajansı, 30 Eylül 2017].