2016 yılı birinci çeyreği, hem bölgesel ve yerel jeopolitik risklerin hem de küresel ekonomik gelişmelerin Türkiye açısından belirleyici rol oynadığı bir dönem oldu. 2016 yılı ilk çeyreğinde, Aralık 2015 tarihinde son 11 yılın en düşük seviyesine gerileyen petrol fiyatlarında yaşanan iyileşme ve FED’in faiz oranlarını kademeli olarak artırma beklentisinin zayıflaması önemli gelişmeler arasında yer aldı.
Faiz artırım beklentisi ile gelişmekte olan ülkelere yabancı sermaye akışının yavaşlama beklentisi, bu ülkelerin ekonomik büyüme oranlarında zayıflamaya neden olmuştur. OECD ve IMF’nin 2016 yılına yönelik büyüme tahminlerini düşürmesi ve Çin’in 1990’lardan bu yana en düşük büyüme performansını göstermesi de küresel ekonomik ve finansal risklerin artış eğilimi göstermesine yol açmıştır. ABD’de FED’in faiz artırma olasılığı ve İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci de (Brexit) sterlin yoluyla küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü etkilemiştir.
2016 yılı ilk çeyreğine Türkiye açısından bakıldığında, siyasi-jeopolitik sorunlar nedeniyle dış ticaret performansının yavaşladığı gözlenmiştir. AB bölgesinde yaşanan toparlanma ile birlikte Avrupa pazarına ihracat artmış, bunun yanı sıra Kuzey Afrika bölgesinde de ihracat olumlu bir görünüm sergilemiştir. Bu ihracat artışlarının yanında Rusya ve Irak pazarlarına yapılan ihracatta ise düşüş yaşanmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) oranı 2016 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,8 büyümüştür. Böylece 2016 yılı birinci çeyrek GSYH cari fiyatlarla 169 milyar 478 milyon dolara ve sabit fiyatlar ile 31 milyar 679 milyon liraya ulaşmıştır. 2016 yılı birinci çeyreğindeki pozitif büyüme ile birlikte Türkiye ekonomisi, 2009 yılı son çeyreğinden itibaren 26 çeyreklik dönem boyunca aralıksız pozitif büyümesini sürdürmüştür..