Pazartesi akşamı Başkan Trump'tan, beklenen kritik telefon geldi. Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna operasyonu karşısında ABD askerleri geri çekiliyordu. Operasyona destek ya da engelleme anlamında bir müdahale olmayacaktı. Dün Trump, Tweet'leriyle bu son açıklamanın önceki Suriye'den çekilme kararının uygulaması olduğunu anlatan ifadeler kullandı: "Yıllar önce ABD yalnızca 30 gün süre ile Suriye'ye gitti. Orada hiçbir amacı olmayan bir savaşın içine çekildik. Bu saçma savaştan çekilme vakti geldi."
***
DEAŞ ile mücadelede "zafer" ilan eden Trump, seçim dönemine girerken ülkeyi bir savaştan çeken başkan adayı olmak istiyor. Suriye'den çekilmeyi zaten 2018'de ilan etmişti. Komutanlarına çok sayıda 3'er aylık uzatma vermişti. Ancak gelinen nokta sürekli oyalama ve Ankara ile sık sık gerilmeydi. Erdoğan'ın ısrarı da Trump'ın elini güçlendirdi. Fakat bu defa ok yaydan çıkmış gibi görünüyor. Bakalım statüko Trump'ı durdurmak için neler yapacak?***
Washington'da ayağa kalkanlara bakılırsa Kongre ve bürokratlar bu kararı engellemeye çalışacak. YPG yanlısı Batı medyası "Türkiye'nin Suriye'yi işgali" "Trump'ın ihaneti", "Kürtlerin yüzüstü bırakılması, kurban edilmesi" söylemini başlattı bile. ABD'nin çıkarlarını önceleyen Trump ise "sadık müttefik Kürtler" söylemine artık itibar etmiyor: "Kürtler bizimle birlikte savaştı ancak onlara bunu yapmaları için aşırı büyük miktarda para ve ekipman verdik. Kürtler, Türkiye ile onlarca yıldır savaşıyorlar. Ben, bu savaşı yaklaşık 3 yıl boyunca engelledim." ABD'nin YPG'yi uzun süreli koruyamayacağının farkında olan Trump, Türkiye'nin stratejik ortaklığını YPG'nin taktik faydasına tercih etti. Böylece, Türkiye ile işbirliği yaparak Suriye'den etap etap çekilmenin zeminini hazırladı.***
Baştan söyleyeyim, bu sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı diplomasisinin ve Suriye meselesinde kurduğu siyasi dengenin başarısıdır. Trump ile kurduğu lider ilişkisi ise Türk-Amerikan ilişkilerine istisnai bir katkı niteliğinde. Bu ilişkinin önemini H. Clinton'ın tepkisinden anlayabilirsiniz. Kararı "Kürtlere ihanet" olarak gören Clinton'ın gözünde "müttefik" Türkiye değil, YPG. CENTCOM sözcüsü diyebileceğimiz McGurk'e göre ise bu karar "fevri bir hainlik" ve "müttefikleri açığa çıkarmak." Halbuki beğenmedikleri Trump, "müttefik" Türkiye'nin YPG'den duyduğu tehdidi onlardan çok daha iyi anlıyor. Ve DEAŞ'şlı mahkumların kaderi hakkında Ankara'nın desteğini alıyor.
***
Ayrıca, Trump bu kararla ikili ilişkilerde bir sıçrama yarattı. Zira bu çekilme ile iki ülke arasındaki en sorunlu konu olan YPG tedricen gerilim alanı olmaktan çıkarılabilir. Muhtemelen kasımın ilk yarısında gerçekleşecek Erdoğan-Trump görüşmesiyle Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin temelleri atılabilir.***
https://www.youtube.com/watch?time_continue=3&v=og-MUO7OCys
***
Akıllardaki kritik soru şu: ABD askerlerinin çekilmesinin kapsamı ne olacak? Trump'ın sözünü verdiği 32 km derinliğe kadar geri çekilecekler mi? Anlaşılan, çekilmenin ilk evresi mutabakatta öngörülen Resulayn ve Tel Abyad arasından olacak. ABD askerlerinin çekildiği yerde YPG savaşmayı seçerse, Rakka ve Deyr-Ez Zor'a kadar uzanabilecek bir operasyon alanını kendi eliyle sunar.***
Siyaset kurumu operasyona güçlü bir destek vermeli. YPG ile mücadele milli güvenliğimizin hayati meselesi. Bir terör örgütü karşısında "savaşı değil barışı savunalım" argümanı hiçbir şey ifade etmiyor. CHP'den gelen ilk tepki DEAŞ'lı mahkumlarla ilgili oldu: "Egemen güçler kızgın sobanın üzerindeki kestaneyi almak için Türkiye'yi maşa olarak kullanıyor." DEAŞ ile mücadele Türkiye'nin terörle mücadelesinin de bir parçası. ABD ile ilişkileri bozmadan PKK-YPG tehdidinden kurtulacak isek DEAŞ'lıları de-radikalize etmek taşınabilir bir yük. Fırat'ın doğusunda ilk etap başlıyor. Devamı da gelecek.