İnsanın pusulası bir şaşmaya görsün! 17-25 Aralık sonrasında FETÖ'nün operasyonlarına destek vermek için hiçbir fırsatı heba etmeyen CHP lideri Kılıçdaroğlu bu tutumunu 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde mecliste düzenlenen özel oturumda da sürdürdü. Bu oturum sırasında Kılıçdaroğlu FETÖ'nün darbe girişimini örtbas etmek için kullandığı kontrollü darbe söylemini utanmadan sıkılmadan bir kez daha dillendirdi. Bu tutumuyla sadece darbe girişiminde hayatını kaybetmiş ve yaralanmış binlerce insanı, onların yakınlarını değil o gece sokaklara çıkarak canını ortaya koyan milyonlarca insanımızı da derinden yaraladı.
Uluslararası basın ve Türkiye'deki bazı kesimler tarafından şişirilen ve Türkiye siyasi tarihinin akışını değiştirecek bir olay olarak pazarlanan FETÖ ve PKK için adalet yürüyüşü istenen neticeyi vermemiş olacak ki; çakma Gandimiz Times gazetesine verdiği demeçte daha fazla sokak protestosu düzenleyeceğini açıkladı. Halkımızın büyük bir ferasetle John Dündar olarak isimlendirdiği Can Dündar ise Le Monde gazetesinde yayınlanan yazısında Türkiye'nin ve Erdoğan'ın kaderini bir sokak hareketinin belirleyeceğini yazdı. Koç Müzesi ise Kılıçdaroğlu'nun yürüyüş sırasında kullandığı ayakkabıları sergileme kararı aldı.
Söz konusu yürüyüşü henüz daha tamamlanmadan tarihi bir olay olarak lanse eden ve Gandi'nin "tuz yürüyüşü “ne benzetenler elbette kutsal ayakkabıları da bir müzede sergileyeceklerdi. Bütün bu PR kampanyasına rağmen bu kesimlerin Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşünün önemini hâlâ idrak etmiş oldukları söylenemez. Zira mezkûr yürüyüş sadece Türkiye ve bölgemiz için değil Dünya tarihi içinde en az Fransız devrimi kadar önemli bir olaydır. Bu yürüyüş sadece Türk siyasetini yeniden şekillendirmeyecek, adalet arayışı ile de uluslararası sistemdeki fay hatlarını yeniden harekete geçirerek ezilenlerin umudu olacaktır. Dolayısıyla dünya tarihi bundan sonra Yürüyüş Öncesi (YÖ) ve Yürüyüş Sonrası (YS) olarak ikiye ayrılacaktır.
Tabi bu yürüyüş etrafında koparılmaya çalışılan bu suni fırtına büyük bir komedi olsa da, bütün bunlara gülüp geçmek kolay değil. Zira Gezi ayaklanmasından itibaren dalga dalga uluslararası operasyonlara ve sonunda da kanlı bir darbe girişimine maruz kalmış bir ülkenin sürekli teyakkuz halinde olması elzem. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu bugün siyasi iradenin ve milletimizin kararlı duruşuyla büyük bir darbe yemiş olan FETÖ ve PKK'nın ve onları destekleyen uluslararası çevrelerin son umudu haline gelmiş durumdadır. Bundan dolayı parlatılmakta, desteklenmektedir.
[Fikriyat, 19 Temmuz 2017].