CHP 24 Haziran seçimlerinden sonra bile bile lades olan bir sürecin içine girdi. Sistem değişikliği tartışmalarında, yeni sistemin siyasi partilerin genel başkanlarının Cumhurbaşkanı adayı olmalarını gerektirdiği çokça dile getirilmişti. Aksi halde, Cumhurbaşkanı gösterilen kişinin kazanamasa bile partisinden çok oy alması durumunda, genel başkanın koltuğunu korumakta zorlanacağı iddia edilmişti. CHP ve Kılıçdaroğlu bu gerçeklikleri görmedi veya görmezlikten geldi. Nihayetinde, "son seçenek" olarak Muharrem İnce'nin aday gösterilmesiyle 24 Haziran seçimleri aynı zamanda CHP genel başkanlığı yarışını da kapsar hale geldi.
Bu tarihten itibaren CHP'de tüm mesajlar Türkiye'nin yönetimini değil, CHP'nin yönetimini elde etmek veya elinde tutmak için verildi. Seçmenler aslında son üç aydır gergin geçen bu yarışın izlerini çokça gördü. Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklanırken, Kılıçdaroğlu bürokrat olduğu dönemde zımni olarak siyaset yapmadıysa kendisinden daha eski siyasetçi olan Muharrem İnce'yi, "eski bir öğretmen yeni bir politikacı, sayın Muharrem İnce gel bakalım buraya" diyerek kürsüye çağırdı. Muharrem İnce de kampanyasında bir parti genel başkanı edasıyla CHP seçmenine diğer parti başkanlarının da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabilmesi için imza kampanyalarına katılmaları yönünde "talimat veriyorum" dedi. Kılıçdaroğlu İnce'ye yakın milletvekillerini liste dışı bıraktı, İnce açıkça "onlar vekilleri belirlesin, ben Bakanlar Kurulu'nu belirleyeceğim" dedi. 24 Haziran seçimlerinde İnce'nin CHP'den fazla oy alması ile işler iyice karıştı. İnce yemekteki konuşmaları deşifre etti, Kılıçdaroğlu kendisini istifaya çağıran milletvekili hakkında disiplin mekanizmasını devreye soktu. Ve buna benzer çok sayıda siyasi atraksiyon…Sonunda mesele CHP'deki muhalif kanadın olağanüstü kurultay toplamak için delegelerden imza toplamasına kadar geldi.
Dün itibariyle muhalif kanat 630 noter tasdikli imzayı CHP genel merkezine sundu. CHP'de kurultay belirsizliği bitiyor derken, genel başkan yardımcısı "geri çekilen imzalar da düşüldüğünde, noter onaylı yeterli imza yok" açıklaması yaptı. Bu açıklamalar CHP'de belirsizliğin ve tartışmaların devam edeceğini ve sürecin daha da sertleşeceğini işaret ediyor.
Gelinen bu noktada tartışmaların hukuksal ve siyasi olmak üzere iki boyutu var. Hukuksal açıdan bakılırsa, CHP tüzüğüne göre olağanüstü kurultay yapılması için imza toplanması amacıyla verilen on beşinci günün bitiminden sonra imzaların çekilmesi bir hüküm doğurmuyor. Bu konuda Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın kararları var. Yani, sadece 31 Temmuz 2018, saat 17:30'dan önce çekilen imzalar muhalif kanadın verdiği imza listesinden düşülebilir. Geri çekilen imza sayısı ve zamanını CHP Genel Merkezi açıklayacak.
Ancak, tartışmaların siyasi boyutu ve sonuçları çok daha hararetli ve ciddi. İlk olarak, muhalif kanat seçimli olağanüstü kurultay için yeterli imzayı toplayamasa bile 600 civarında bir imzayı toplamış görünüyor. Bu sayı, seçimlerden önce delegeleri belirlemiş Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Merkezi için çok büyük bir meşruiyet ve itibar kaybıdır. Siyaset yapmanın kaynağı toplumsal meşruiyettir. Bir parti yönetimi açısından bunun muadili kendi seçmen tabanındaki meşruiyetidir. Bugün itibariyle Kılıçdaroğlu bu meşruiyetten yoksun görünüyor. İkincisi, bu sayı izlenmesi gereken siyaset açısından CHP'nin ortadan ikiye ayrıldığını gösteriyor. Seçmen tabanında önemli bir kesim, sadece Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı üzerinden yürütülen ve bir başarı üretmeyen siyaseti beğenmiyor ve değişim istiyor. Son olarak, delegeye baskı ve yerel seçimler aracılığıyla dağıtılan makamlar söylemleri de dikkate alındığında, Genel Merkezin açıklayacağı imza sayısı, tartışmaların hararetini artırıp siyasal ve hukuksal süreçleri bir yolda kesiştirebilir. Nitekim, tarafların şimdiden birbirlerine mesaj verdiği görülüyor. Muhalif kanat, "CHP'yi mahkeme koridorlarına götürme gibi bir niyetimiz yok" derken Genel Merkeze böyle bir yolun da olduğunu hatırlatıyor. Genel Merkez ise "hiçbir CHP'linin böyle bir yola başvuracağına ihtimal vermediğini" belirterek, bunu siyasi olarak açıklayamazsınız mesajı veriyor.
Bütün bu yaşananlar CHP'de mesainin uzun süreceği anlamına geliyor. Ancak, asıl sorunun gözden kaçırılmasına yol açıyor: CHP'nin genel başkan değişimine değil, fikri dönüşüme ihtiyacı var.
[Fikriyat, 3 Ağustos 2018].